Kırım ve Ukrayna’da
olan olaylarla alakalı televizyonlarda, basında çıkan haberleri her birinizin
duyduğuna eminim.
Kırım’ın biz
Çerkesler için en önemli yönü, atalarımızın bu eski vatanımız (Antik Çerkesya - Xekuj)da
bıraktığı tarihi izdir.
Dünya üzerindeki tüm Çerkesler yok olsa dahi, bir zamanlar Çerkes adında bir milletin yaşadığının, asırlardır silinmeyen, yüzyıllar boyunca da ayakta durması muhtemel kanıtlarından birisi Kırım’da bulunur.
Eski, antik Çerkes
kenti, Çerkes kalesi olarak günümüzde de anılan atalarımızın izi.
Günümüzde Bahçesaray
denilen bölgeye yakın bir mevkide kalıntıları bulunan bu şehirden geriye sadece dağa-kayalara oyulmuş taştan binalar kalmıştır. Bu binaların önünde uzanan vadideki
yerleşkeden ise geriye hiç bir şey kalmamıştır.
Osmanlı
kaynaklarında 1500’lü yıllardan itibaren bu kalenin varlığından bahsedilir.
1600’lü yıllarda
Osmanlı kaynaklarında Çerkes Kermen olarak geçen bu yerleşkede hala Çerkes
nüfusunun var olduğu belirtilmektedir.
Evliya Çelebi’de
bu yerleşkeden bahsederken, burayı tatar akınlarından kaçan o dönem hristiyan
olan Çerkeslerin kurduğundan bahseder. Arkeologlar ise daha eski çağlara işaret eder.
Kırım tarihinde
Çerkes kenti-kalesi olarak yer alan bu
yerleşkenin esasında ilk ne zaman kurulduğu bilinmez. Yarım adanın, oyması kolay kayalık arazilerinde
benzer mimariye sahip aynı döneme ait başka kentler varsa da bunlar arasında en çok
dikkat çekeni bu kalıntılardır.
Bu kalıntılar literatürde Çerkes Kermen, Çerkes-kermen olarak yer alır.
Bu kalıntılar literatürde Çerkes Kermen, Çerkes-kermen olarak yer alır.
AÇUMIJ Hilmi