Blogda Ara

11 Aralık 2016

Sovyet Aklı; Şu Çerkes Bölgesi'nin Adını Değiştirelim !!!


Adıgey kuruluşundan günümüze 
sınır değişiklikleri
Otonomiden Cumhuriyete

Karaçay-Çerkes ve Çerkes (Adıge) Otonom Bölgelerinin isimlerinin birbirlerine benzemesi sebebiyle karıştırılmaları ihtimalinin ortadan kaldırılması için 24 Ağustos 1922 tarihinde VTsİK tarafından Çerkes (Adıge) Otonom Bölgesi’nin ismi Adıge (Çerkes) Otonom Bölgesi olarak değiştirildi. Adıgey’in isminin değiştirilmesi  bununla da bitmedi. 13 Ağustos 1928 tarihinde VTsİK tarafından ismindeki ‘Çerkes’ ibaresi  kaldırılarak ‘Adıge Otonom Bölgesi’ şekline getirildi.

90 yıl önce, 27 temmuz 1922 tarihinde Adıge ulusu için tarihi öneme sahip bir olay oldu, Adıge Otonom Bölgesi kuruldu.

İç savaşın ardından ulus-devlet tesisi konusunda Adıgey büyük ilerlemeler kaydetti. Pek çok zorlukları aşarak bunu gerçekleştirdiler.

8 Nisan 1920 tarihinde Kuban-Karadeniz Devrim Komitesi (Devkom)nin toplantısında Ekaterinador’da yaşayan müslümanların yaptıkları müracaat değerlendirilerek şöyle bir karar alındı; ‘Ulusal Konularda yönetim dairesi alt bölüm idaresince müslümanların sorunlarının ele alınacağı bir kısım oluşturulmasına ve kısım başkanlığına Mişuriye’nin başkanlık yapmasına karar verilmiştir.’ 100 bin kadar dağlı Çerkesin yaşadığı Mıyekuape,  Ekaterinador, Batalpaşinske kısımları ile Tuapse bölümlerinde de bu çalışmalar genişletilerek yürütülüyordu.

1920 yılı Ağustos ayında Adıge İşçilerinin I. Kongresinde Dağlı dairesi atanmıştı, bu dairede 1921 yılı mart ayında Kubçeroblispolkom altında Dağlı İspolkomu haline getirilmişti.

Dağlı İspolkomu Sovyet kanunlarının köylerde tesisi ve pekiştirilmesi anlamında pek çok iş yaptı. 1921 yılında Dağlı İspolkomu çalışanlarından bazıları 10’ar günlük süreyle köylerde çalışma yapmaya gönderildiler. Dağlı İspolkomunun oluşturulmasına ve sovyet kanunlarının yerleştirilmesine dair üstlendikleri vazifeler hakkında köylüleri aydınlatıyorlardı.

Dağlı İspolkomunun güçlendirilmesi ve Adıgeyde Sovyet Kanunlarının yerleştirilmesinde 20 Temmuz Tarihinde Dağlı İspolkomuna seçilen, ardından Bölge İspolkomu thamatesi ve partinin Adıge Bölge Komitesi sekreteri olarak çalışan ünlü devrimci-bolşevik Hahurate Şıhançeri’nin büyük katkıları olmuştur.

Adıge köyleri farklı bölümlere bağlı olmaları ve  bölüm ispolkomlarının köylerin yaşamlarına girmeleri sebebiyle Dağlı İspolkomunun çalışmaları sonraları daha zor olmaya başladı.

Ekatarinador dairesi kendi bölgesinde yer alan 31 köyün, Mıyekuape dairesi kendi bölgesindeki 13 köy ve Tuapse kısmında 9 köyün işlerine müdahele ediyordu. Bölüm ispolkomları da Dağlı İspolkomu da bu köylere ilişkin kararlar alıyorlardı. Diğerlerine kıyasla Mıyekuape bölümü köylerin işlerine daha çok müdahele ediyordu.

Hahurate Şıhanceri 19 Eylül 1921 tarihinde Kuban-Karadeniz Genel İspolkomu Prezidiumu toplantısında Dağlı İspolkomu hakkında verdiği raporda; Bölüm İspolkomlarının köylerin işlerine karışmasının çalışmalarını zorlaştırdığını belirtti.

Dağlı İspolkomunun 6 Aralık 1921 tarihindeki genel toplantısında Adıgelere Otonom Bölge verilmesini yerinde buldular ve bu kararın (7-12 Aralık 1921 tarihleri arasında yapılacak olan) III. Dağlı Kongresinde görüşülmesi kararını aldılar. Bu kongre Adıge ulusunun isteği doğrultusunda Pşıze bölgesi ve Karadeniz sahilinde yaşayan dağlılara Otonomi verilmesine ilişkin işlerin ivedilikle çözümlenmesi ve merkeze bu konuda uygun dilekçe gönderilmesi husunda karar aldı.

Müslüman dairesi, Dağlı dairesi ve Dağlı çevre İspolkomu Adıgeyin ulus-devlet düzeni bulmasında ilk adımlardı. Kuzey Kafkasyada yaşayan diğer milletlerle kıyaslanırsa Adıgeyin kapitalizmden geride kalan herhangi bir kent, idari bölge merkezi, yürütme organına sahip olmaması hasebiyle kadroların hazırlanması ve Sovyet idaresinin oluşturulması konularında bu adımların büyük öneme sahip olduğu barizdir.

Adıgebze isimleri olmayanlarda dahil olmak üzere köyler farklı bölgelere paylaştırıldı. İdari Aparatların yüklendikleri vazifeleri arttırarak ve çalışmalarına adıgeleri daha fazla dahil ederek Adıgey’in otonomisinin sağlanması imkanlarını arıyorlardı. VTsİK’ya yeterli dayanağa sahip defalarca yaptıkları müracaatlarla, RSFSR’sı VTsİK’si komisyonunun Adıgeydeki incelemeleri Adıge ulusuna dair bir düzgün sonuca ulaşmalarına vesile oldu.  RSFSR’sı VTsİK’si komisyonu materyal ve dökümanları iyice inceleyerek, Çerkeslerin yaşadıkları bütün yerleşkeleri gezerek 12 Temmuz 1922 tarihinde şöyle bir çıkarsamada bulundu; Pşıze bölgesinde günümüzdeki politik işlerin konumlanması itibariyle Çerkeslerin yaşadığı yerlerin Otonom bölge olarak düzenlenmesi gerçekten ihtiyaçtır...

Böylece iki yıl kadar alınması için mücadele ettikleri otonomiyi elde etmiş oldular. 27 Temmuz 1922 tarihinde VTsİK’si Prezidiumu tarafından alınan kararda şöyle söyleniyordu; ‘Kuban-Karadeniz bölgesi arazisi içerisinde yer alan Krasnodar ve Mıyekuape bölümlerinden, günümüzde Çerkes (Adıge)lerin yaşadığı yerleşkeler, bunlara bağlı araziler, kuturlar, yaylak-otlaklar, ormanlar ve bu bölgeye bağlı yerler ayrılarak Çerkes (Adıge) otonom bölgesi kurulması ...’  

Bu karara bağlı olarak Rusya Sovyet Federatif Cumhuritine bağlı Çerkes (Adıge) Otonom Bölgesi Rusya haritalarında yerini almış oldu.

Adıgey’in otonomiye sahip olması Ulus-devlet inşasında, milletin sorunlarının çözümlenmesinde özgürlük sahibi olmasının, ülke içerisinde daha kalkınmış bölgelerle ekonomik ve politik ilişkilerinin güçlendirilmesinde imkanlar sağlayarak insanlara hizmet ederek kültürel yaşamda kalkınmayı sağlayacaktı.  52 çerkes köyünde yaşayan 104 000 kişi aynı şekilde otonomiye sahip olmadıysa da Adıge Otonom bölgesi 45 köyde yaşayan 68 000 kişiye sesleniyordu.

Karaçay-Çerkes ve Çerkes (Adıge) Otonom Bölgelerinin isimlerinin birbirlerine benzemesi sebebiyle karıştırılmaları ihtimalinin ortadan kaldırılması için 24 Ağustos 1922 tarihinde VTsİK tarafından Çerkes (Adıge) Otonom Bölgesi’nin ismi Adıge (Çerkes) Otonom Bölgesi olarak değiştirildi. Adıgey’in isminin değiştirilmesi  bununla da bitmedi. 13 Ağustos 1928 tarihinde VTsİK tarafından ismindeki ‘Çerkes’ ibaresi  kaldırılarak ‘Adıge Otonom Bölgesi’ şekline getirildi.

1922 yılı Aralık ayının ilk haftalarında Adıge (Çerkes) Otonom Bölgesi sovyetleri ilk toplantısında Kuban-Karadeniz Bölgesi Devlet organlarının Otonom Bölgeye önem-kıymet vermedikleri, Adıgey’in özgürlüklerini ihlal ettikleri dile getirildi. Pratikte yapılan uygulamalar anayasal dayanağa bağlı olarak kurulmuş olan Adıge Otonom Bölgesinin statüsüne aykırı idi. Otonominin varlığının bağlı olduğu organları Kuban-Karadeniz Bölgesi çalışanlarından bazıları takmıyorlardı.

Bu durum üzerine bir defa daha sorunlar Cumhuriyet Merkez organlarına taşınmak zorunda kalınmıştı. 11 Mayıs 1923 yılında RKP Kuban-Karadeniz Komitesi toplantısında Adıge (Çerkes) Otonom bölgesine dair bir rapor sunulmuştu. Bu rapor üzerine Kuban-Karadeniz Bölgesi Sovyeti Organlarınca ‘Özgür Adıge (Çerkes) Otonom bölgesinin işlerine hiç bir kimsece karışılması, karşı durulması, kanun dışı uygulamalarda bulunulmaması’ kararı alındı.
1926 Adıge (Çerkes) Otonom Bölgesi nüfusun etnik dağılımı

Toplantılar daha ziyadesi ile köylerde, beldelerde, köy aktivistlerinin çalıştıkları yerlerde daha çok yapılmasına rağmen, Bölge merkezinin Krasnodarda olması başka bir ifade ile Adıgeyin arazisinde bulunmaması Bölge İspolkomunun çalışmalarını zorlaştırıyordu.

Adıge Ulusunun yaşamında 1936 yılında yine yeni bir olay gerçekleşmişti. 10 Nisan 1936 tarihinde VTsİK prezidiumu tarafından çıkartılan kararla Adıge Otonom Bölgesinin İdari Merkezinin Mıyekuape olması kararına varıldı. Adıgeye daha önceleri sahip olduğu bölgeler olan Cece Rayonu ile Hanskaya Belde Sovyeti bağlandı. Böylece bir tarihi adalette yerini bulmuş oldu. 1936 yılında Bölge 6 Rayon, 54 belde sovyeti ve bir kent Sovyetinden oluşuyordu.

Kafkasyada yaşayan milletler birer birer cumhuriyetlerini kurarak kendi ‘ulusal evlerini’ oluşturarak ulus-devlet inşasında yol alageldiler. Tarihin dönemleri içerisinde irdelendiğinde her iki şeklinde önemli yeri olduğu görülür. Üzerinde hiç şüphe duyulmayacak şey ise, hep bir arzunun, ulusların daha iyi yaşaması için daha düzgün imkanların temin edilmesi isteğinin uygulanmasıdır.

Adıge Otonom Bölgesinin tarihte izlediği yola geri dönüp baktığımızda Ekonomik olarak kalkınmakta olan regionlar arasında olmasının faydalarını gördüğü konusunda şüpheye düşülmüyor.

27 Temmuz 1922 yılında kurulan Adıge Otonom Bölgesi 1924 yılına kadar direk Rusya Federasyonuna dahildi. 1924 yılından başlayarak 1934 yılına kadar ise regiondaki tüm otonomiler ile Rostov bölgesi, Krasnodar ve Stavropol bölgeleri ile birlikte Kuzey Kafkasya Eyaletine, 1934-1937 yılları arasında Azov-Karadeniz Krayına dahildi. 1937 yılnda Azov-Krasnodar Krayı ufaltıldığında Adıge Otonom Bölgesi Krasnodar Eyaletine dahil edildi. 1977 yılında ise SSCB Anayasasında Rusya Sovyet Sosyalist Federasyonu Cumhuriyeti’ne dahil olan Kray ve Otonomiler belirlendi. SSCB’nin kuruluşunun 55. yılında otonom bölgelerin statülerinin bu şekilde tesbit edilmesi ile ulusların istedikleri yönetimi oluşturma özgürlüğü verilmesini sağlayan bu düzenleme büyük bir adımdı.

Otonom Bölgelerin hukuki olarak korunmasına yönelik dayanaklarının olmaması sebebiyle ulusal politikaların bölgelerde gerçekleştirilmesi konusunda her zaman ihlaller oluyordu. Örneğin 1924-1937 yılları arasında idari talimatların verilmesi sisteminde yapılan düzenlemelerde otonom bölgelerin statülerinin gereği  haklarında eksiklikler vardı ve bu bölgenin kalkınmasının daha az olmasına sebep oluyordu. Adıgey Rusya Sovyet sosyalist Federatif Cumhuriyetinden ayrılarak kendisinden daha büyük başka federatif yapılara Kuzey Kafkasya ve Azov-Karadeniz kraylarına dahil edilerek ardından idari olarak daha küçük bir birime bağlanmıştı.

Rusya Sovyet Sosyalist Federatif Cumhuriyeti tarafından 1981 yılında çıkartılan ‘Adıge Otonom Bölgesine dair’ isimli kanunla etnisiteler arasındaki ilişkiler açısından devlet politik prensiplerinin daha önce ihlal edildikleri ve anlaşılır olmayan bir şekilde düzenlendikleri ayan beyan ortaya çıkıyordu.

Bunun neticesinde yönetimin basamaklarının düzensiz oluşturulması sebebiyle kurumsal işleyişin sahip olduğu zenginliklerin, çalışmaların sonuçlandırılması konularında özgür olmaması dolayısıyla ekonomik ve kültürel gelişimin yavaşlamasına yol açtığı ortaya çıktı.

Örneğin bu işleyiş neticesinde doğru düşünülmeden oluşturulan Krasnodar Baraj gölü, 15 bin kişinin yaşadığı 20 yerleşkenin yok olmasına sebep oldu. Göç ettirilenler günümüzde dahi uygun yaşam şartlarına sahip değiller.

Adıgey doğal kaynaklar açısından zengin, fakat bunların işlendiği işletmeler zayıftılar. Örneğin  Otonom bölgede yer alan 445 işletmenin sadece % 18’i otonom bölge idaresine aitti. Adıgeyde üretilen ürünün % 80’i bölgeden alınıyordu. Örneğin Mıyekuape Birlşik Mobilya Fabrikası ‘Zekoşnığın’ 70 milyonluk üretiminin bölgeye katkısı 11,5 milyonluk kısmını geçmiyordu. 11,5 milyon rublelik üretim yapan tekstil fabrikasının sadece 400 bin rublelik üretimi bölgeye salınmıştı. Et ürünleri fabrikası, Tatlılar fabrikası, Koşhable taş kırma tesisleride aynı minval üzerineydi.

Bir başka örnek ise İnem Keramizit fabrikasınca 1989 yılında 11,8 milyon tuğla ve 177 bin metreküp keramizit üretimin % 99’u adıgey dışına çıkartıldı. Bu örneklerin açığa çıkarttığına göre Adıgeyin üretiminin karının, ancak % 23-27’lik kısmı Adıgey yaşayanlarına kalıyordu. Yani Otonom bölge yaşayanları 1 rublelik kazanca sahip olmaları gerekirken 23-27 kapik kadar kazanıyorlardı.

1990 yılında Adıgeyde satılmak üzere 120 otomobil ve 240 televizyon salınmıştı fakat bunlardan bir tanesi dahi bölgeye verilmedi.

Otonom yönetimin bu şekilde ayrıca düzenlenmiş olması ulusal kültür, sanat, ulusal eğitim, ulusal dil ve milli gelenek-göreneklerin öğretilmesinde de zararları vardı.

Örneğin Adıgey bütün Kuzey Kafkasyanın en teşekküllü poligrafi tesisine sahipti fakat Adıge Kitap Basımevinin Krasnodar Eyaletine bağlı olması sebebiyle otonom bölgenin ihtiyaç duyduğu kitapların ancak üçte biri basılabiliyordu. XX. yüzyılın 60’lı yıllarına kıyasla 90’lı yıllarında Adıgeyde basılan kitaplar iki kat daha az oldu.

Adıgabze yayın yapan televizyonumuz olmamasına rağmen Armavir ve Soçide yayınlar yapılıyordu. Radyo yayınlarının saatleri azaltılmıştı. Çocuklara yönelik dergilerimiz yoktu, Adıgabze öğretim süreleri azaltılmıştı. Bütün dünyaca bilinen ‘Mıyekuape kültürü’nü, ‘Nart destanlarını’ oluşturmuş, Kafkasyaya, Kuban ve Terek kazaklarına Çerkes ulusal giysisini vermiş olan ulus zor bir yaşam sürüyordu.

Kuzey kafkasyada yaşayan diğer ulusların, ulusal-sınırlara sahip olanların statülerinin otonom Cumhuriyete kadar ulaştırıldığı bu dönemde yukarıda değindiğimiz tüm bunlara da raslanıyordu ve burada bir daha belirtmemiz gerekiyorki Adıgeye karşı ulusa benzetilmeden ulusmuş gibi ele alınmadan ilişkiler sürdürülüyordu.

Adıgey ile Karaçay-Çerkes otonom bölgelerine kıyasla Kabardey-Balkar, Çeçen-İnguş, Kuzey Osetyaya cumhuriyet statüsü verilerek onların bu sayede ekonomik, kültürel ulusal belirteçler anlamında daha fazla özgürlüğe sahip kılındığından büyük kalkınmalar gerçekleştirdiklerine şahit oluyoruz. Sovyet kanunlarının öncesinde bütün bu etnisitelerin ekonomik, toplumsal gelişmişikleri aynı idi. O tarihlerde Adıge ulusunu diğerlerinden geri kılan tek şey ise Kafkas savaşı nedeniyle ulusun daha az sayıya düşmesiydi.

Çok ulusa ait bu devlet, ulusal sorunları oldukça iyi çözüyordu ise de büyük eksikliklerde vardı. Bunlardan kaynaklanarak ulusların arasındaki ilişki bütün sorunlardan daha öne çıkmıştı. Ulusal bilincin hızla yükselmeye başladığı bu dönemde hiç bir gelişme imkanı sağlanmayan ulus-bölge yönetimlerinin istekleri ulusun gelişimine fren oluyordu.
2010 yılı Adıge Cumhuriyeti nüfusun etnik dağılımı

Rusya Yöneticileri Otonom bölge ve rayonların kuruluş amaçlarını yerine getiremediklerini anlamışlardı. Rusyada ulus-devlet, ulus-bölge yönetimlerinin aynı şekile getirilmesinin  ve Rusya Sovyet Sosyalist Federatif Cumhuriyetine giren Sovyet Sosyalist cumhuriyetleri şekline kavuşturulmasının gerekli olduğu düşüncesine sahip olanların sayısı artuyordu.

Rusya Yüksek Sovyeti böylesi idari yapıya sahip olan bölgelere güvenerek, bölge insanlarına imkan vererek, otonom bölge ve rayonlarda yaşayanların istedikleri statüyü seçmeleri ve bu konuda ilgili devlet organlarınca incelenmek üzere önerilerini sunmalarını istemişlerdi.

Otonom  bölgelere isimlerini veren halkların huzursuzluk duydukları konular göz önüne alınarak, ulus-bölge yapısı içerisinde yer alan tüm etnisiteler, haklarının statüsünün genişletilmesine yönelik deklarasyonlar hazırladılar ve Rusya Federasyonun subyekti olmalarını sağlamak üzere önerilererini ülke ve Rusya Yüksek Sovyetlerine ilettiler. Konuya ilişkin olarak Adıgeyi ele alacak olursak, bu hususta  Adıge Otonom Bölgesi Ulusal Milletvekilleri Sovyetinin olağanüstü toplanması gerekiyordu.

5 Ekim 1990 yılında yapılan bu toplantıda Adıge Otonom Bölgesinin Adıge Sovyet Sosyalist Cumhuriyetine  dönüştürülmesi kararı alındı. Adıge Cumhuriyeti Yüksek Sovyeti tarafından 1992 yılında 5 Ekim gününün bayram olarak kutlanılması kararı alındı.

Cumhuriyet basamağına çıkmak için ikincil olarak yapılması gereken şey ise yenilenen Rusyada Adıgeyin yeri ve statüsünü belirleyen hukuki haklarını tesbit eden dökümanların kabul edilmesi geliyordu. Adıge Cumhuriyetinin anayasası hazırlanana kadar onun yerine geçerli olan döküman 28 Haziran 1991 yılında Adıge Bölgesi Sovyeti toplantısında alınan ve halkın kabul ettiği ‘Adıge Sovyet Sosyalist Cumhuriyetinin bağımsızlığına dair’ isimli deklerasyondu.

3 Temmuz 1991 tarihinde Rusya Parlementosunun oturumunda Adıge Otonom Bölgesinin Rusya Sosvyet Sosyalist Federatif Cumhuriyetine giren bir Cumhuriyet olduğuna dair kanun çıkartıldı.

Günümüzde toplumsal-politik ve ekonomik işlerin düzenlenmesinde Adıge Otonom Bölgesine, devlet haklarının statüsel olarak verilmesi bu otonomiye ismine veren ulusun sorunlarının daha kolay çözümlenmesi imkanı sunmasının yanısıra cumhuriyetin ekonomisi ve kültürünün kalkınma gücünüde geliştiriyor. Yaşam, idari birimlere gerçekten ihtiyaçları olan statünün sağlanmaması halinde ülkenin  gelişim gösteremeyeceğini bizlere gösterdi. Pazar ekonomisine geçildiğinde ise işin bu minval üzerine olduğu alenen ortaya çıktı.

1991 yılında Adıge Cumhuriyeti Yüksek Sovyeti milletvekilleri seçimi vardı. Adıge ulusundan 44 milletvekili seçilmişti. Adıgey tarihinde böylece ilk defa parlementomuz var olmuştu. Adıge Cumhuriyetinin ilk cumhurbaşkanıda seçilmişti. Seçmenler bu makama Carıme Alıyko Aslan’ı layık görmüşlerdi.

Adıgey Yüksek Sovyetinin birinci ve ikinci oturumlarında büyük öneme sahip, cumhuriyetin hükümetinin oluşturulmasına, cumhuriyet olmanın temel gereklerine dair kanunlar ve kararnameler alındı. Bayrak, Devlet Arması ve Devlet Marşının kabul edilmesi de bunlar arasında yer alıyor. Günümüzde cumhuriyet yaşayanları ve cumhuriyetimize gelen konuklar Devlet Konseyinin bulunduğu binanın üzerinde Rusya Federasyonu ve Cumhuriyetimizin bayrağının birlikte dalgalandığını görüyorlar. Adıge Radyosu hergün açılışına devlet marşı ile başlıyor.

Buna rağmen günümüzde ulaştığımız bu seviyeden bakıp 27 temmuz 1922 tarihinin önemini küçük görmek doğru değil. Bu gün sahip olduklarımıza vesile olan şey 90 yıl önce olan bu gelişmedir. Yok olmanın eşiğine gelmiş olan Adıge ulusunun doksan yıl önce elde ettiği bu otonomiyi elde etmemiş olsaydı bu günkü durumu nasıl olurdu bilmek zor. İşte bu yüzden Adıge Ulusu olarak 90 yıl önce 27 temmuz 1922 tarihinde elde etmiş olduğumuz otonomiyi bu günde kutluyoruz.

Son yıllarda başka bölgelerde yaşayan etnisiteler arasında huzursuzlukların olduğu günümüzde, Kafkasyada Adıgey Cumhuriyeti insanların barış ve huzur ortamı içerisinde yaşadıkları bir bölgedir. Gelecekte de barış ve huzur ortamının devamı devlet yöneticileri ve hükümetin kararlarında akılcılık ve insanların yaşamlarının daha da iyiliştirilmesini ön planda tutmaları halinde sağlanır.

PS; Yazının orjinal başlığı Otonomiden Cumhuriyete şeklindedir. 


MEKULE Cebrail
Tarih bilmdalında Doktor
Adıgey Cumhuriyeti Onursal Bilim çalışanı
Çeviri; AÇUMIJ Hilmi