Blogda Ara

23 Ocak 2013

Aman dikkat, o biraz rahatsız! (III)


Bir önceki yazımda toplumuzdan olan insanların rahatsızlık boyutuna ulaşmış aşırı yaklaşımlarına örnek vermeye başlamıştım, bu yazımda da buna devam edeceğim.

Bu gün size aşırı temkinlilik neticesinde adeta davranış bozukluğunun zirve yaptığı vakalardan bahsetmenin faydalı olduğunu düşünüyorum.

Bu temkinlilik genelde iki şekilde önümüze çıkıyor. 

İlk olarak ele alacaklarım, devletlerin güvenlik kurumlarından ne hikmetse aşırı korkarak, yaşamlarını bununla alakalı olarak komik durumlara düşürecek kadar zor hale sokanlardır.

Türkiyede yaşarken geçimini kasap olarak, üç-beş bin kişinin yaşadığı köy ile kasaba arasında bir yerleşim yerinde sürdüren birisi Mıyekaupeye geldiğinde kendisinin gizli servislerce takip edildiği hissine kapılır. Dolmuşta, yolda izde karşılaştığı insanların neler konuştuğunu anlamadığı için kendisi hakkında fısıldaştıklarını düşünür. 

Bu alıştığı dünyanın dışına çıkmanın getirdiği bir şeydir belki. Oldukçada doğal karşılanabilir. 

Fakat aradan on yıl - yirmi yıl geçtikten sonra dahi aynı kaygıları saplantı halini almış bir şekilde sergiliyorsa, yapacak bir şey bulamazsınız.  Kendisi aslında Mıyekuape'de ufak bir kiosk veya ne bileyim bambaşka bir işletme işletiyor olabilir. 

Bırakın gizli servisleri, yakınında oturan komşusunun dahi aslında dikkatini çekecek bir ilginç yaşamı veya değişik bir faaliyeti de yoktur.

Ama saplantı, rahatsızlık iyice ilerlemiştir. Bir şey söyleyeceği zaman telefonunu parçalara ayırır. kapatmak onun için yeterli değildir. Tabi gizli servisler bu kadar önemli bir şahısı, telefonu kapalıyken bile dinleyebilirler.

Sizden de aynısını yapmanızı ister...

Ne yapacağınız bilemezsiniz. Şimdi telefonunuzu çıkartıp parçalara ayırsanız bir türlü, ayırmasanız başka bir türlü.. Mecbur ayırırsınız. Eli ile ağzını kapatarak çok basit bir soru sorar. 'Türkiyeye ne zaman gitmeyi planlıyorsun, yaz geliyorda?' Düşünürsünüz, şimdi bunun için mi telefonları parçalara ayırdık... Hadi gerçekten gizli servisler bu adamı takip ediyor bile olsa bu konunun ne gibi mahsuru var ki. vs. vs.

Sularına gitmekte fayda vardır. Artık siz alışmışsınızdır. Ama aynı şeyleri Türkiyeden gelen turistin karşısında da yapınca, turist ne yapacağını hepten karıştırır. Zaten Türkiyede uzun dönem yapılan Kızıl Tiranlık propagandası turistin bilincinin altına kazınmıştır.

Bu bir rahatsızlık ve oldukça yaygın. Ne yapılır ne yapılmalı bilmem. Benim yaptığım şey ise önem vermeden istediği gibi telefonu çıkartıp parçalara ayırmak olur.

Bunun da kötü tarafı, daha sonra telefonu toplayınca, tarih saat ayarlarını yapmanın gerekmesidir. Bu tip rahatsızlığpa sahip olanlar zararsızlardır. Aslında kendilerine olan zararları daha fazladır...

Ama bu konuda benim elimden bir şey gelmez.

İkinci grupta olanlar ise tam anlamıyla hem kendilerine hemde topluma zarar verenlerdir.

Bir türlü Mıyekaupe'ye veya vatanın bambaşka bir köşesine yerleştiklerini  kabul edemeyenlerdir. Akıllarının köşesinde her daim 'ya olmazsa, ya beceremezsem, ya Türkiyeye dönmek zorunda kalırsam' kaygısı son derece köklü bir şekilde yerleşmiştir.

Bunların en belirgin zararları bu temkinlikleri adına 'bir gün Türkiyeye geri dönersem' diye gördükleri yanlışlıklara kesinlikle karşı koymamaları hatta bunun yanlışlığını bile bile onlara destek olmalarıdır.

Mesela Türkiyeden gelen turist ne fikir beyan ederse onlar hemen bunu doğrularlar (işin doğrusu o kişinin statüsü ilede orantılıdır bu doğrulamaları). Olur ya, geriye dönerlerse kendilerine bir sosyal çevre bulmaları gerekmez mi? Bu tip insanlar mesela Çerkes Cumhuriyetlerinde kesin kes Adıge ulusunun birliğini falan savunurken, bir bakarsınız Türkiyedeki çevrelerle olan ortamlarda tam tersini söylerler. Bunları yazmaktan dile getirmekten falan çekinmezler. Nasıl çekinsinler ki, farkında olmamakla birlikte rahatsızlar. 

Bunların aynısı Türkiyede de vardır. Temkinlilik diz değil, gırtlak boyudur. KAFFED ile alakalı bir koltukta-mekanda söylediklerini buraya Mıyekuape'ye geldiklerinde tamamı ile unuturlar. Çünkü olur ya, ileride buraya gelecek olurlarsa, burada yerleşecek olurlarsa...

İşte böyle... Bu tip rahatsızlığa sahip olanlar karşısında ise ben doğru olmadığını bile bile tepki veriyorum. Doğru değil, çünkü bu aslında bir davranış bozukluğu, uzmanları tarafından tetkik edilmeli, elden gelen yardımda bulunulmalı. Bu yardımı verecek ne tıbbi, ne de teknik bilgiye sahip değilim. Fakat bu tutumları toplumsal olarak zararlı olduğu için mecburen müdahele ederim..

Ne ise bir sonraki yazıda görüşmek dileğiyle.