Blogda Ara

16 Şubat 2017

Kumpıl Murat acayip canımı sıkıyor!

Adıgeyin (eski) başı Thakuşıne Aslan süresi bitmeden kendi isteğiyle görevinden ayrıldı.

Yerine vekaleten yeğeni (de olan) Kumpıl Murat bu göreve  geldi...

Genç birisi....

Yeğen, amca dayı ilişkisi, Kremlin vs.  vs...

Pek çok şey duyuyoruz....

Bunların belki yarısı insanların  kendi kafalarından kurguladıkları şeyler, diğer yarısı da zaten bu ülkede normalden sayılıyor....

***

İşin doğrusu, bunların hiç birisi o kadar canımı sıkmıyor...

Ooooo,  hele hele  Adıgeyin ‘Başkanlı Devlet’ olması Adıgeyde de, Rusyada da başkanlı  sistemin yürürlükte olması falan hiç canımı sıkmıyor...

Laf aramızda  başkanlı devlet olması,  idarenin-yürütmenin  başkanın  elinde olması Adıgey gibi (hatta Rusya gibi) çok  uluslu  bir devlette devletin kurucu  asli unsuruna hakkını vermesi tam tersine hoşuma da gidiyor...


***


Başkanımız-Başımız Adıge....


Yok, yok bunlar benim canımın sıkılmasına sebep olan şeyler değil....


Yahu adam göreve vekaleten geldiği günün haftasında değişik şeyler yapmaya  başladı...

Havanın karlı puslu  olduğu, sıcaklığın eksi otuzları gördüğü günlerdi...

Sabahları saat yedi buçukta treleybus şaşmamaca durağımıza gelir..


***

Maykopa turist olarak gelenler bilir. Bizim yaya kaldırımlarımız Türkiyede falan  olsa pek çok şehrin anacaddesinden sayılır.  Oldukça genişlerdir yani...

Kar yağınca bir  cadde genişliğindeki  yaya kaldırımında bu karı yararak durağa gitmek çok da kolay değildir...

Yedi buçukta treleybus durağına  giderken genelde önlerinde kar kürüyücü aparatlar olan  traktörler çoktan kaldırımı temizlemiş oluyorlardı...

Bazen erken yaptıklarından üç beş santim hatta yoğun kar yağıyorsa biraz daha kalın karla kapandığı da çıkardı...(İşte yarması zor oluyor dediğim kar da anca o kadar.)

Hep bu üç beş belki  taş  patlasın on santimlik  tabakadan yakınırdım.

***



Yine turistler bilir, burada hükümet sarayı olan, içinde meclisin de, başkanlık bürolarının da, hükümetin de bulunduğu  'Beyaz Ev' diye  isimlendirilen bir  bina vardır..


O devlettir.

Sovyet mimarisinin devletin ihtişamını gözünüze sokmak amacı onda da yaşar.

Mıyekuape  gibi şirin  bir kentçikte zamanına göre oldukça büyük  bina...

Önü trafiğe kapalıydı...

Oradan ne halkın kullandığı araçlar geçer ne de yoğun  bir yaya trafiği akardı...




***

Kumpıl Muratın gözüne batmış...

Sabahın köründe belediye kar küreme işçileri hükümet binasının önünü tertemiz yaparken fotoğraflarını çekmiş.

Sosyal medyadan talimatı çakmış;

-Ulaayn  Hükümetin önündeki cadde sanki trafiğe açıkmış gibi neden buraları temizliyorsunuz. Camdan bakınca biz göreceğiz diye mi yapıyorsunuz, bir dağılın hele, kentin  içini temzilesenize’ anlamına  gelen şeyleri benim yazdığım gibi değil, devlet  idarecisi ağzı ile  yazılabilecek şekilde  ifade etmiş...

Ama anlatmak istediği, aynen  benim yazdığım şeyler.

***


Kar  yağmaya başladığıında, kar taneleri henüz yere düşmeden onu küreyecek traktörler ğaaan-düüüt  diye diye kaldırımların üzerinde cirit atıyor...


Kaldırımda mı yürüyeceksiniz yoksa karı küremek için bir önünüzden, bir arkanızdan çıkan traktörden mi kaçacaksınız onu  bilemez hale geldik...

O kadar yani..

***



Haydi bu bir hevestir, göreve yeni  geldi ya, birilerine yetkili olduğunu göstermeye çalışıyordur falan diye hiç umursamayabilirdik.


Çok da dikkatimizi çekmezdi, (kaldırımda yürürken bir önden bir arkadan  düüüt düüt, ğaaan-saan diye zırt diye ortaya çıkan traktörleri saymazsak) hiç de  rahatsızlık vermedi der geçerdik....

Ama...

Aradan üç gün geçti...

Bir yeri görev gereği ziyaret edince devlet  dairesinde bir müdürün duvarında bir tarafta Putinin diğer tarafta kendi resminin asılı  olduğunu  görmüş galiba...

Ardından akşam haberlerde duyuyoruz...

‘Siz ne yapıyorsunuz  ya, böyle saçmalıklarla uğraşmayın, sağa sola 'hele hele devletin parasıyla' benim resimlerimi asmanın bir anlamı yok’ anlamına gelen  bir  azarlama daha...


***



Adıge  Makhte alıştığımız, senelerdir gördüğümüz şeyler vardı..


Ne güzeldi.

Her gün ilk  sayfada ne olur bilirdik...

Taaa Carıma döneminden beri (belki çok daha öncelerinden itibaren) ilk sayfa başkanın, ikinci sayfa hükümetin, üçüncü dördüncü sayfa rayonların veya kültür emekçilerinin ürünleri vs. vs...

Ne güzel alışıktık...

***



Haberi türkçeye çeviriyorum. Kumpıl Murat şununla anlaşma imzaladı  bununla görüştü vs.


Görüşme o  günlerin gündemi mi, gündemi...

Önemli mi, önemli...

Hani fotoğraf...

Hani Kumpılle o ilgili kurumun anlaşmayı imzalama fotoğrafları....

Hani ilk sayfanın alıştığımız fotoğrafları...

Fotoğraf falan yok...

Geçen gün ise haberler iyice, ama iyice canımı sıktı.

Birinci sayfa haberi, şimşirleri bilmem ne tırtılı yiyormuş, mücadele  edecekmişiz, tamam  bu yıl Rusya'da ekoloji yılı falan filan ama, hani Kumpılın resmi nerede, yok...

Şimşir ağacı resmi....

Laa bu kadarda olmazkiii...

***



Çevirdiğim haberlere bakıyorum, yarısı resimsiz...


Türkiyede, türkçe okuyan insanlar resimli haberleri severler...

Azizim kısaca yeni (şimdilik  vekaleten olsa da)  cumhuriyet başımız canımı sıkıyor...

Bense inadına bu yazıya O’nun resmini koyacağım...

Bu arada sosyal medyayı da  takip  ettiğini biliyorum, ama Türkçe yazılanları okuyacak  hali yok  ya, okusa-baksa canını sıkacağım, görsün gününü...

***



Ne kadar dolmuşum ya...


Yazı iyice uzadı  ama anlatmadan edemeyeceğim...

Yine  turistler bilir. Mıyekuapde trafik sorunu  bir  yerde varsa, orası  da merkez  pazarının önüdür...

Merkez pazarının önündeki dört yol ağzı  hep  trafiğin sıkışık olduğu yerdir.

Kumpıl trafikçilere belediyeye falan talimat vermiş.

Hani yukarıda beyaz evin önünde trafiğe kapalı cadde var demiştim ya, işte  o cadde pazar yerine gelmeden bir önce yolu kesen caddedir.

İşte onun da trafiğe açılmasına, böylece pazar yerinin önünde oluşan  trafik sıkışıklığına engel olmaya  karar vermiş..

Allah Allah, Mıyekuapede trafiğin sıkışık olduğu nadide yerimizi...

Bu kentte yaşarken, pazar yerinin önünde, dolmuşun içerisinde, iki üç dakika trafiğe takılınca insan kendisini hakikatten başkentte hissediyordu...

Bu  zevkimizi de elmizden aldı ya...

Allah Allah, bakalım hayırlısıyla....

Bu arada  inadına bir değil, iki resmini yazıya koyayım da, can sıkmak nasıl oluyor görsün (türkçe de anlamaz zaten)....

AÇUMIJ Hilmi