Adıgeyin (eski) başı
Thakuşıne Aslan süresi bitmeden kendi isteğiyle görevinden ayrıldı.
Yerine vekaleten
yeğeni (de olan) Kumpıl Murat bu göreve
geldi...
Genç birisi....
Yeğen, amca dayı
ilişkisi, Kremlin vs. vs...
Pek çok şey
duyuyoruz....
Bunların belki
yarısı insanların kendi kafalarından
kurguladıkları şeyler, diğer yarısı da zaten bu ülkede normalden sayılıyor....
***
İşin doğrusu,
bunların hiç birisi o kadar canımı sıkmıyor...
Ooooo, hele hele Adıgeyin ‘Başkanlı Devlet’ olması Adıgeyde de, Rusyada da başkanlı sistemin yürürlükte olması falan hiç canımı sıkmıyor...
Laf aramızda başkanlı devlet olması, idarenin-yürütmenin başkanın elinde olması Adıgey gibi (hatta Rusya gibi) çok uluslu bir devlette devletin kurucu asli unsuruna hakkını vermesi tam tersine hoşuma da gidiyor...
***
Başkanımız-Başımız Adıge....
Yok, yok bunlar benim canımın sıkılmasına sebep olan şeyler değil....
Yahu adam göreve
vekaleten geldiği günün haftasında değişik şeyler yapmaya başladı...
Havanın karlı
puslu olduğu, sıcaklığın eksi otuzları
gördüğü günlerdi...
Sabahları saat yedi buçukta treleybus şaşmamaca durağımıza gelir..
***
***
Maykopa turist
olarak gelenler bilir. Bizim yaya kaldırımlarımız Türkiyede falan olsa pek çok şehrin anacaddesinden sayılır. Oldukça genişlerdir yani...
Kar yağınca
bir cadde genişliğindeki yaya kaldırımında bu karı yararak durağa
gitmek çok da kolay değildir...
Yedi buçukta
treleybus durağına giderken genelde
önlerinde kar kürüyücü aparatlar olan
traktörler çoktan kaldırımı temizlemiş oluyorlardı...
Bazen erken
yaptıklarından üç beş santim hatta yoğun kar yağıyorsa biraz daha kalın karla
kapandığı da çıkardı...(İşte yarması zor oluyor dediğim kar da anca o kadar.)
Hep bu üç beş belki taş patlasın on santimlik tabakadan yakınırdım.
***
Yine turistler bilir, burada hükümet sarayı olan, içinde meclisin de, başkanlık
bürolarının da, hükümetin de bulunduğu 'Beyaz Ev' diye isimlendirilen
bir bina vardır..
O devlettir.
Sovyet
mimarisinin devletin ihtişamını gözünüze sokmak amacı onda da yaşar.
Mıyekuape gibi şirin
bir kentçikte zamanına göre oldukça büyük bina...
Önü trafiğe
kapalıydı...
Oradan ne halkın
kullandığı araçlar geçer ne de yoğun bir
yaya trafiği akardı...
Kumpıl Muratın gözüne batmış...
***
Kumpıl Muratın gözüne batmış...
Sabahın köründe
belediye kar küreme işçileri hükümet binasının önünü tertemiz yaparken
fotoğraflarını çekmiş.
Sosyal medyadan
talimatı çakmış;
‘-Ulaayn
Hükümetin önündeki cadde sanki trafiğe açıkmış gibi neden buraları
temizliyorsunuz. Camdan bakınca biz göreceğiz diye mi yapıyorsunuz, bir dağılın
hele, kentin içini temzilesenize’ anlamına gelen şeyleri benim yazdığım gibi değil, devlet idarecisi ağzı ile yazılabilecek şekilde ifade etmiş...
Ama anlatmak
istediği, aynen benim yazdığım şeyler.
***
Kar yağmaya başladığıında, kar taneleri henüz
yere düşmeden onu küreyecek traktörler ğaaan-düüüt diye diye kaldırımların üzerinde cirit
atıyor...
Kaldırımda mı
yürüyeceksiniz yoksa karı küremek için bir önünüzden, bir arkanızdan çıkan
traktörden mi kaçacaksınız onu bilemez
hale geldik...
O kadar yani..
***
Haydi bu bir hevestir, göreve yeni geldi ya, birilerine yetkili olduğunu
göstermeye çalışıyordur falan diye hiç umursamayabilirdik.
Çok da dikkatimizi
çekmezdi, (kaldırımda yürürken bir önden bir arkadan düüüt düüt, ğaaan-saan diye zırt diye ortaya
çıkan traktörleri saymazsak) hiç de
rahatsızlık vermedi der geçerdik....
Ama...
Aradan üç gün
geçti...
Bir yeri görev
gereği ziyaret edince devlet dairesinde
bir müdürün duvarında bir tarafta Putinin diğer tarafta kendi resminin
asılı olduğunu görmüş galiba...
Ardından akşam
haberlerde duyuyoruz...
‘Siz ne
yapıyorsunuz ya, böyle saçmalıklarla
uğraşmayın, sağa sola 'hele hele devletin parasıyla' benim resimlerimi asmanın
bir anlamı yok’ anlamına gelen bir azarlama daha...
***
Adıge Makhte alıştığımız, senelerdir
gördüğümüz şeyler vardı..
Ne güzeldi.
Her gün ilk sayfada ne olur bilirdik...
Taaa Carıma
döneminden beri (belki çok daha öncelerinden itibaren) ilk sayfa başkanın, ikinci sayfa hükümetin, üçüncü dördüncü
sayfa rayonların veya kültür emekçilerinin ürünleri vs. vs...
Ne güzel
alışıktık...
***
Haberi türkçeye çeviriyorum. Kumpıl Murat şununla anlaşma imzaladı bununla görüştü vs.
Görüşme o günlerin gündemi mi, gündemi...
Önemli mi,
önemli...
Hani fotoğraf...
Hani Kumpılle o
ilgili kurumun anlaşmayı imzalama fotoğrafları....
Hani ilk sayfanın
alıştığımız fotoğrafları...
Fotoğraf falan
yok...
Geçen gün ise haberler
iyice, ama iyice canımı sıktı.
Birinci sayfa
haberi, şimşirleri bilmem ne tırtılı yiyormuş, mücadele edecekmişiz, tamam bu yıl Rusya'da ekoloji yılı falan filan ama,
hani Kumpılın resmi nerede, yok...
Şimşir ağacı
resmi....
Laa bu kadarda
olmazkiii...
***
Çevirdiğim haberlere
bakıyorum, yarısı resimsiz...
Türkiyede, türkçe
okuyan insanlar resimli haberleri severler...
Azizim kısaca
yeni (şimdilik vekaleten olsa da) cumhuriyet başımız canımı sıkıyor...
Bense inadına bu
yazıya O’nun resmini koyacağım...
Bu arada sosyal
medyayı da takip ettiğini biliyorum, ama Türkçe yazılanları
okuyacak hali yok ya, okusa-baksa canını sıkacağım, görsün gününü...
***
Ne kadar dolmuşum ya...
Yazı iyice
uzadı ama anlatmadan edemeyeceğim...
Yine turistler bilir. Mıyekuapde trafik sorunu bir
yerde varsa, orası da merkez pazarının önüdür...
Merkez pazarının
önündeki dört yol ağzı hep trafiğin sıkışık olduğu yerdir.
Kumpıl
trafikçilere belediyeye falan talimat vermiş.
Hani yukarıda
beyaz evin önünde trafiğe kapalı cadde
var demiştim ya, işte o cadde pazar yerine
gelmeden bir önce yolu kesen
caddedir.
İşte onun da
trafiğe açılmasına, böylece pazar yerinin önünde oluşan
trafik sıkışıklığına engel olmaya karar vermiş..
Allah Allah,
Mıyekuapede trafiğin sıkışık olduğu nadide yerimizi...
Bu kentte
yaşarken, pazar yerinin önünde, dolmuşun içerisinde, iki üç dakika trafiğe
takılınca insan kendisini hakikatten başkentte hissediyordu...
Bu zevkimizi de elmizden aldı ya...
Allah Allah,
bakalım hayırlısıyla....
Bu arada inadına bir değil, iki resmini yazıya
koyayım da, can sıkmak nasıl oluyor görsün (türkçe de anlamaz zaten)....
AÇUMIJ Hilmi