Blogda Ara

21 Ocak 2013

Aman dikkat, o biraz rahatsız! (II)


Bir önceki yazımda toplumuzdan olan insanların rahatsızlık boyutuna ulaşmış aşırı yaklaşımlarına örnek vermeye başlamıştım, bu yazımda da buna devam edeceğim.

Milletimizin özellikle diaspora ile alakalı kısmından olanlarda rastladığımız bir başka rahatsızlıkta yaşamadıkları ülkeyi ve burada yaşayan Çerkesleri ellerinden gelen her türlü şekilde küçük görüp aşağılamaya çalışmalarıdır.


İlginçtir ki, ben Mıyekuape’de yaşadığım süre boyunca, Mıyekuape’de doğmuş büyümüş bir Çerkesten Türkiyeyi ve Türkiyede yaşayan Çerkesleri adeta aşağılarcasına sözler işitmedim. Fakat Türkiyeden gelmiş, diasporada doğup büyüdükten sonra vatanına yerleşmiş olanlarla sohbet etmeye başladığımda bu rahatsızlığa yakalanmış olanlarına sıkça rastlarım.

Bazende tam tersine Türkiyede yaşamını sürdürürken vatanda yaşayanlar, Çerkes cumhuriyetleri ve Rusya’yı ellerinden geldiği oranda aşağılamaya çalışanlara rastlarım.

Bunun sebebinin ne olduğunu bilmiyorum.

Her iki ülkeyi de görmüş olan birisinin daha objektif olmasını beklerken bu objektiflikten daha uzak nasıl olunur bilmiyorum.

Bunun kesin bir sebebi olmalı ve irdelenmeli. Fakat ne yazık ki benim bu konuda ne eğitimim ne de bilgim yok.

Ben sadece gördüklerimi algılıyor ve yorumluyorum.

Böylesi bir rahatsızlığa daha ziyade diasporada ve diaspora kökenlilerde rastlanıyor.

***

Mesela, buraya Mıyekuape’ye yerleşmiş birisinin Türkiyeden gelen bir turisti sıkıştırdığını görürsünüz. ‘Evet, Türkiyede sen kalmaya devam ette gününü gör. Orada kalıp, gariban, özgürlük mücadelesi veren Kürtlere karşı çocuklarını askere gönderip savaştır. Anca onu yaparsınız, Türkleri koruyacağız diye Kürtleri öldürmekten başka bir şey anlamazsınız’

İçinizden Allah-allah bu nasıl bir söylem diye geçirirsiniz. Sanki Türkiyedeki tüm Çerkesler ellerine kama kılıç alıp Kürtleri kesiyormuş gibi...veya ne bileyim işte...

Bu konudan rahatsız olmak başka işin suyunu çıkartıp davranış bozukluğuna varan bir mahiyette tüm Türkiyeyi, orada yaşayan tüm Çerkesleri suçlamak başka...

Böyle bir durumla karşılaştığımda ben genelde, ilk önce tam tersi örnekleri vererek bu yaklaşım tarzındaki aşırılığı göstermek isterim. ‘İyi ama o çocuklar burada askere alınıp Çeçenlerin karşısına dikilirlerse ....’ der Türkiyede yaşayan Çerkesi bunaltmak için söylediklerinin yersiz olduğunu hatırlatmaya çalışırım.

Şayet hala anlamıyorsa artık boşveririm ‘he, he doğrudur herhalde, bilmemki, olabilir- belkide öyle, olmaz ya...’ gibi cevaplarla geçiştiririm.  Bundan sonraki günlerde de tavrım değişmez.

***

Tam tersi durumlarla da karşılaşırım. Türkiyeden gelen adam anlatırda anlatır. Öyle aşırıya gider ki ....

Rusya çok kötüdür, Rusya devletinden maaş alan bir memur Rusya’da sadece günümüzdeki değil tüm geçmiş günlerdeki devlet tarafından işlenen her şeyden sorumludur. Rusyada devlet memuruysanız, öğretmenseniz, polisseniz, savcıysanız, gazeteciyseniz, oysanız buysanız yandınız demektir.

Böylesi bir aşırılığın ne anlamı var diye düşünmesini sağlamak için, genelde artık adeta ezberlediğim şeyleri tekrar ederim.

- Türkiye’de ne iş yapıyorsunuz?

Cevap hazırdır, nasılsa bir kulp takılamayacak bir işle iştigal ediyordur.

- Müzik öğretmeniyim.

Aman ne güzel. Fakat işin ucu öyle değil ki. Eğer aşırılıkçı, adeta davranış bozukluğuna yakın bir söyleminiz varsa cevabım yanlışlığı göstermek üzere hazırdır;

Her sabah gariban Kürt, Boşnak, Arnavut, Çerkes çocuklarına ‘Türküm doğruyum diye yemin ettiriyorsunuz!’ Anlatmak istediğimi anlarsa amenna, fakat genelde bu tip davranış bozuklukları olanlar anlamamaya kendilerini odaklamış olduklarından başarılı da olamam. Ya bana kızarlar ya da küserler.

Ardından yapabileceğim tek şey ise boşverip ‘he, he doğrudur herhalde, bilmemki, olabilir- belkide, öyle, olmaz ya...’ gibi cevaplarla geçiştirmek olur.

Ülkelere ait yapılan – varılan aşırılıkçı, davranış bozukluğuna ait izler taşıyan daha yüzlerce örnek göstermek mümkündür.

Lafı uzatmamak için burada kesiyorum. İnşaallah benzeri rahatsızlıklara bir başka yazımda devam edeceğim.

Not; Akıl akıldan üstündür demişler. Yukarıda anlattığım aşırılıklar karşısında benim genelde verdiğim tepkiler sanıyorum ki çok verimli olmuyor. Başka ne yapabilirim bilmiyorum. Bilenleriniz varsa önerilerinize açığım.... Gerçekten de böylesi durumlarla çok karşılaşıyorum...