Tulskiy,
Mıyekuapenin tahminim 20
kilometre kadar yakınında şirin bir kasaba.
Mıyekuapeye
kıyasla biraz daha yüksek bir arazide yer alıyor.
Bu yüzden
mevsimler burada daha düzenlidir, Mıyekuape’de olduğu gibi bir bahar gelmiş –
bir kış gelmiş oyunları yoktur...
Bu bölgede sıcak
su kaynakları da vardır.
Sıcak sudan sera
ısıtmasında falan faydalanılarak gelişmiş çiftçilikte yapılır.
Hani hep insan,
ah şunu yapmasaydım der ya, bende zaman zaman 'Neden Maykopa yerleştim,
Tulskiye falan yerleşsem de olurdu’ derim.
***
Yanılmıyorsam sabahları Tulskiye
giden az oluyor.
Daha ziyadesiyle
kasaba yaşayanları erkenden tam tersine Maykopa işe geliyorlar.
Bindiğim minibüs-dolmuş
neredeyse bomboştu.
Mıyekuape kent
sınırlarını geçtiğimiz gibi içimi bir ürperti kapladı sormayın.
Tarlaların
kenarında, yolun üstünde sağda solda bir sürü asker.
Ellerinde
tüfekleri, sanki çok acil bir durum varmış gibi sağa sola yayılmış askerler...
Çerkesçe siguç’e
yizığ derler ya onun gibi, hele hele bir durun, türkçede de benzeri bir deyim
bulayım; ‘Ödüm şeyime karıştı’, aman bu da tam karşılığı değil ama
anlamışsınızdır.
‘Şimdi durup
dururken savaş mı başladı, sabahın köründe ne işim vardı ki’ diye kendi kendime
söylendim durdum...
Akşam işin
doğrusunu öğrendik.
Tüm güney federal
bölgesinde askerlere ve tabii basınada önceden haber verilmeden aniden askeri
tatbikat yapılmaya başlanmış.
Adıgeydeki, Krasnodardaki,
Rostovdaki askerler sabahın köründe, ben daha Tulskiye gitmek için evden
çıkmadan üç dört saat önce yollara dökülmüşler...
Geniş kapsamlı
bir tatbikatmış...
***
Eskiden çerkes
köylerinde alkol neredeyse hiç bilinmezmiş.
İkinci dünya
savaşında köylerdeki hemen hemen bütün erkekler askere alınmış...
Tüm savaş boyunca
cephede kalmışlar.
Savaş sürdüğü
müddetçe cephedeki askerlerin günlük istihkakı içerisinde bir miktar alkolde
varmış.
Alkolün kalorice
zengin olduğunu, bunun yanısıra muhakeme yetisine getirdiği darbe ile insanın
korku gibi refleksleşmiş hislerini de olumsuz etkilediğini hepiniz bilirsiniz...
Ne ise, bu
şekilde ikinci dünya savaşı sonrasında cepheden köylerine geri dönen askerler
vasıtasıyla içki Çerkes köylerine girmiş...
***
Rusya’da alkol
satışlarının denetimi regionlar, bölgeler tarafından yapılır.
Bazı bölgelerde
geceleri alkol satmak yasaktır, bazı bölgelerde alkol satabilmek için gerekli ruhsatı
alabilecek işyerlerinin sayısı çok kısıtlıdır...
Adıgeyde de alkol
satışı çok kolay değildir.
Belli büyüklükte
bir mağazanız olmalı, ne bileyim okullara falan yakın yerlerde dükkanınız
bulunmamalı, akşamları belli bir saatten sonra satış yapmamalısınız vs. vs.
Ne alkol
kullanandan ne de satandan olmadığım için ayrıntısını tam bilmiyorum, ama
kısıtlamaların olduğundan haberdarım...
Rusya Federasyonu Maliye Bakanlığı regionların-bölgelerin alkol satışları ile alakalı bu
düzenlemeleri ortadan kaldırmak için çalışma yürütmeye başlamış...
***
Türkiye’de oldukça uzun zamandır, ne olursa olsun bir şekilde bunun sorumlusu
veya suçlusunun Erdoğan olduğuna dair oldukça yaygın bir kanaat var, bundan da
haberdarım...
Bana bu, uzaktan
hep komik gelmiştir.
Ama ‘gülme
komşuna gelir başına’ derler ya, o misal....
Rusya’da da yavaş
yavaş herşeyin suçlusu bir şekilde Erdoğanmış havası oluşmaya başladı....
Belkide içki
satışları ile alakalı düzenlemenin sorumlusu, suçlusu Erdoğandır...
Belki, ikinci
dünya savaşında dağıtılan istihkak misali, hergün bir miktar alkol almalıyız...
Belki bu da bir
tatbikattır...
Ne bileyim, şu
sıralar olan tatbikatların müsebbibi bir şekilde Erdoğan değil mi?
Belki bu da öyle
birşeydir.
AÇUMIJ Hilmi