Blogda Ara

13 Şubat 2016

Bunun suçlusu Erdoğandır ama yine neyse!

Geçen gün şahsi işlerim sebebiyle sabahın köründe Tulskiye gittim.

Tulskiy, Mıyekuapenin tahminim 20 kilometre kadar yakınında şirin bir kasaba.

Mıyekuapeye kıyasla biraz daha yüksek bir arazide yer alıyor.

Bu yüzden mevsimler burada daha düzenlidir, Mıyekuape’de olduğu gibi bir bahar gelmiş – bir kış gelmiş oyunları yoktur...

Bu bölgede sıcak su kaynakları da vardır.

Sıcak sudan sera ısıtmasında falan faydalanılarak gelişmiş çiftçilikte yapılır.

Hani hep insan, ah şunu yapmasaydım der ya, bende zaman zaman 'Neden Maykopa yerleştim, Tulskiye falan yerleşsem de olurdu’ derim.

***



Yanılmıyorsam sabahları Tulskiye giden az oluyor.


Daha ziyadesiyle kasaba yaşayanları erkenden tam tersine Maykopa işe geliyorlar.

Bindiğim minibüs-dolmuş neredeyse bomboştu.

Mıyekuape kent sınırlarını geçtiğimiz gibi içimi bir ürperti kapladı sormayın.

Tarlaların kenarında, yolun üstünde sağda solda bir sürü asker.

Ellerinde tüfekleri, sanki çok acil bir durum varmış gibi sağa sola yayılmış askerler...

Çerkesçe siguç’e yizığ derler ya onun gibi, hele hele bir durun, türkçede de benzeri bir deyim bulayım; ‘Ödüm şeyime karıştı’, aman bu da tam karşılığı değil ama anlamışsınızdır.

‘Şimdi durup dururken savaş mı başladı, sabahın köründe ne işim vardı ki’ diye kendi kendime söylendim durdum...

Akşam işin doğrusunu öğrendik.

Tüm güney federal bölgesinde askerlere ve tabii basınada önceden haber verilmeden aniden askeri tatbikat yapılmaya başlanmış.

Adıgeydeki, Krasnodardaki, Rostovdaki askerler sabahın köründe, ben daha Tulskiye gitmek için evden çıkmadan üç dört saat önce yollara dökülmüşler...

Geniş kapsamlı bir tatbikatmış...

***

Burada yaşlılar anlatırlar.

Eskiden çerkes köylerinde alkol neredeyse hiç bilinmezmiş.

İkinci dünya savaşında köylerdeki hemen hemen bütün erkekler askere alınmış...

Tüm savaş boyunca cephede kalmışlar.

Savaş sürdüğü müddetçe cephedeki askerlerin günlük istihkakı içerisinde bir miktar alkolde varmış.

Alkolün kalorice zengin olduğunu, bunun yanısıra muhakeme yetisine getirdiği darbe ile insanın korku gibi refleksleşmiş hislerini de olumsuz etkilediğini hepiniz bilirsiniz...

Ne ise, bu şekilde ikinci dünya savaşı sonrasında cepheden köylerine geri dönen askerler vasıtasıyla içki Çerkes köylerine girmiş...

***

Rusya’da alkol satışlarının denetimi regionlar, bölgeler tarafından yapılır.

Bazı bölgelerde geceleri alkol satmak yasaktır, bazı bölgelerde alkol satabilmek için gerekli ruhsatı alabilecek işyerlerinin sayısı çok kısıtlıdır...

Adıgeyde de alkol satışı çok kolay değildir.

Belli büyüklükte bir mağazanız olmalı, ne bileyim okullara falan yakın yerlerde dükkanınız bulunmamalı, akşamları belli bir saatten sonra satış yapmamalısınız vs. vs.

Ne alkol kullanandan ne de satandan olmadığım için ayrıntısını tam bilmiyorum, ama kısıtlamaların olduğundan haberdarım...

Rusya Federasyonu Maliye Bakanlığı regionların-bölgelerin alkol satışları ile alakalı bu düzenlemeleri ortadan kaldırmak için çalışma yürütmeye başlamış...


***

Türkiye’de oldukça uzun zamandır, ne olursa olsun bir şekilde bunun sorumlusu veya suçlusunun Erdoğan olduğuna dair oldukça yaygın bir kanaat var, bundan da haberdarım...


Bana bu, uzaktan hep komik gelmiştir.

Ama ‘gülme komşuna gelir başına’ derler ya, o misal....

Rusya’da da yavaş yavaş herşeyin suçlusu bir şekilde Erdoğanmış havası oluşmaya başladı....

Belkide içki satışları ile alakalı düzenlemenin sorumlusu, suçlusu Erdoğandır...

Belki, ikinci dünya savaşında dağıtılan istihkak misali, hergün bir miktar alkol almalıyız...

Belki bu da bir tatbikattır...

Ne bileyim, şu sıralar olan tatbikatların müsebbibi bir şekilde Erdoğan değil mi?

Belki bu da öyle birşeydir.  

AÇUMIJ Hilmi