Blogda Ara

9 Temmuz 2016

Damgalı-armalı Çerkeslerden gücenenler olmuş ....

Biz  Çerkeslerin derin köklü bir  geçmişimiz  var.

Kılığımızdan  kıyafetimize, yediğimizden içtiğimize,  diktiğimizden ektiğimize geniş  ve köklü  bir kültüre sahibiz.

Xabzemiz,  yaşam nizamımız bizi  bilen  herkesin  haberdar olduğu  etkilendiği kültürümüzün ana dayanaklarından birisi...

Bir düşünsenize, xabzemizin gereği olan  teşrifatı  birileri Xabzemiz saysa....
Yaa, laf  aramızda  teşrifatın günümüz  Türkçesini bilen varsa, cümlede yerine iliştiriversin...

Bilmeyenlerde  googleden ararlar artık....

Alem-asten (алэм-астэн) den bahsediyorum....

Bizim xabzemizin  teşrifat kısmına alem-asten denir....

Xabzenin  özü  ve kendisi  bu  değildir... Xabzenin  gereği olan davranılardır...

Alem-asten işte...

Bunu  birisi  xabzenin yerine koysa,  milletimizin en temel  değerlerinden birisi olan xabzeyi sadece alem-asten saysa...

İşte  o  gün xabzenin  öldüğü  gündür....

***


Kendi sülale damgalarını bilen arkadaşlardan bazıları  bana kırılmışlar, kimisi  sitem  dolu  mesajlarla kimisi  de sosyal  medya  üzerinden beni kınamış...

Güldüm, böylesi durumda  ne yapılabilirki...

Korkarım  yakında  alem-astenin  xabzenin  yerini tuttuğunu  da  görmeye başlarız, ceketinin önünü ilikleyince  Çerkesleştiğini düşünenlerle de  karşılaşırız...

Allah kolaylık  versin, daha  uğraşmamız gereken çok şey  var...

***

Çerkes sülale damgaları gökten vahi ile  inmiş  değildir...

İnsanlarca,  kullanıcılarınca uydurulmuş  şeylerdir...

Hele hele günümüze ulaşmış,  ben pşıyım-mıyım diyenlerin  damgaları yüzde yüze yakın bir şekilde uydurulmuş şeylerdir...

İnal’ı duymuş  olmalısınız, 1300’lü yılların  sonu ile 1400’lü yılların başında yaşamış büyük önder...

Kaberdey, Kemguy, Nathuay vs... soyluları  pşıları onun soyundan  gelirler...

Doğrusunu  Allah  bilir...

***

İşte o ünlü  İnal, atıyorum 100 000 yıl öncesine dayanan  bir damgaya sahipte olabilir.

Ondan sonra gelen onun  torunları  olan Kaberdey- Besleney vs. pşı  sülalelerinin tamamı ise  farklı farklı  damgalara  sahiptir...

Yani ataları olan  İnalın  damgasını  falan taşımazlar, belki  binde bir ihtimal aralarında birisi..

Diğerleri ise, sülale büyüdükçe yeni sülalelere bölündükçe  ihtiyaç  ortaya çıktıkça uydurulup  yapılmış  damgalardır...

Uzun lafın kısası, ben  pşıyım zartım-zurtum  diye damgası  ile  öğünme yoluna tercih edenlerin damgalarının  antik çağlara dayanma olasılığı  yoktur..

Bu  ufak bilgi acıttıysa  özür dilerim....

***

İnal ve sonrası  dönemlerde bu  sülalenin toplumun  azımsanmayacak kesiminde idareyi ele geçirmesi sebebiyle gücünü kaybeden, malını mülkünü  kaybeden onlardan önceki  elitlerin damgaları  ise hala arkeologlar tarafından bulunmakta...

Bunlar  daha  eski tarihliler. Kökleri bir kaç bin yıl öncesine dayananları  da  var.

Aralarından İnalzadeler döneminde de varlığını  gücünü sürdürebilenlerden bazılarının damgalarının günümüze  kadar ulaşmış olması  da mümkündür...

Tabi  aynı İnalzadelerde olduğu  gibi  sülalelerinin daha sonra çoğalması yeni damga  ihtiyacını da doğurmuştur..

***

Acıttı mı  bilmiyorum ama daha  acıtıcı olanını  söyleyeyim, ‘damgayı’ asaletinin  kendisine kutsi bir şekilde bağışladığı nimet olduğunu  düşünenler  irkilsinler...

Acıdır, acı  olmasına  ama, bu  gün sülale damgasını  bilmeyen, tarih  içerisinde zamanla gücün el  değiştirmesi neticesinde  toplumun farklı sınıflarına atılmış olan birisinin atalarının  damgasının  antik  çağlara  uzanıyor olması  ihtimali daha fazladır.

Damgası olmayan  arkadaşlar,  eğer ciddi olarak  buna  gerçekten  ihtiyaç duyuyorsanız, aynı  İnalzadelerin yaptığı gibi kendinize bir  damga uydurabilirsiniz...

Böyle damga uydurmak, Tanrının sadece İnalzadelere bahşettiği bir nimet değildir.

AÇUMIJ Hilmi