Mıhamed’ın babası
Net’ahu (dökümanlarda Net’awuku olarak yer alıyor) gençliğinden yaşlılığına kadar akın-yağma işlerinden uzak olmayan bir yaşam sürdü.
Savaş hır-gürler
arasında iki kaburgası kırılmış,
bir gözü de çıkmıştı.
Yaşlılığında işlediği günahların affedilmesi muradıyla
kabeye gitti.
Ufak oğlu Mıhamed’i
de yanında götürdü.
Kabeye ulaştılar,
üzerlerine düşen vazifeleri yerine getirdiler.
Her ikisi de hacı sıfatına erdiler, fakat
vatanlarına birlikte dönmek nasipleri olmadı.
Net’ahu
vefat etti, Mıhamed sığınacak-gidecek
yeri olmadan arap memleketinde yalnız başına kaldı.
Nasibi yaver
gidip, bir hayırsever kişi tarafından Mekke Medresesine kaydedilir.
Çocukcağız,
meraklı, öğrenmeye hevesli, gönülden ilime
bağlı çıktı.
Medresede beş yıl eğitim gördü.
Daha sonra yaşamın dalgalarına kapılarak çok yol kat
etti.
Mıhamed başından
pek çok şey geçmiş olarak, iyi bir arabi eğitim elde etmiş halde ilerlemiş
bir delikanlılık yaşında Şapsığe’ye köyü
Beğundır’a geri döndü, evlendi.
Babasından kalan
tüfek paslanmış bir şekilde kılıfı içerisinde duvarında asılıydı.
İmamlık yapmaya
başlayarak, Kur’an ve diğer kitapları
okuyarak halk arasında dinadamı- dini lider
olarak yaşamaya başladı.
Bununla da
yetinmeyerek evinde bir medrese açarak
çocuklara Kur’an ve tabiat bilgisi okutmaya başlar.
Çocuklara makamla
okumayı öğretip arapça kitapları okumalarını
sağlar.
Fakat Mıhamed çocukların
bu okudukları kitapları anlamadan okuyor olmalarını kendine dert edinip derin
düşüncelere dalmıştı.
Mıhamed farklı farklı
düşüncelerin oluşturduğu fırtına neticesinde çocukları anadilleri ile eğitmesinin daha doğru olduğu sonucuna vardı.
Fakat bu
kolay-çabuk bir iş değildi, kısa bir sürede üzerinden gelinebilecek bir iş
değildi.
Her nasılsa da
azimle Adıge alfabesi oluşturdu, anadilde okuma-yazma imkanını düzenledi.
Eldeki yazılı
dökümanlarda belirtildiğine göre Mıhamed’ın oluşturduğu alfabe ile okuttuğu insanlar birbirleri
ile Çerkesçe yazışmalar yapıyorlardı (1).
XIX yüzyılın 30’lu
yıllarında çerkes köylerinde okulların açılmış olup öğrenim verildiği Bel’in
yazdıklarında da yer alıyor, bu okulların başlangıcı Mıhamed’in çalışmalarına dayanıyor.
Günümüzde bir tatil beldesi olan Gelincik |
‘Gelinciğin
doğu ve kuzey
taraflarında – sadece bu iki
bölgede, İsmail’in saydığına göre kendi
okulunun benzeri kırk kadar okul var. Bu
okullarda okul başına 10’dan başlayıp 60’a kadar öğrenci okuyor. Ortalama okul
başına yirmi öğrenci okuduğu varsayılsa bu okullarda ortalama 800 öğrenci
okuyor. Benim düşünceme göre başka bölgelerde de eğitim böylesi şekilde düzenlenmiş olmalı (2).’
Mıhamed’i
tanıyanların belirtmiş olduğuna göre, o
aynı zamanda iyi bir şairdi.
Lyule’nin 1847
yılında yayınlamış olduğu Çerkesçe sözlüğün tanıtım yazısını kaleme almış olan
Sultan Adılcerıy (Adıl-Girey) bu tanıtım yazısında Şertlıko Mıhamed’den ‘Çerkesyanın büyük şairi’ diye
bahsediyor.
Fakat çok üzücü
olan şey ise günümüzde şimdiye dek onun yazdıklarından bir şey ve öğrencilerinin yazışmalarından herhangi bir
şey elimize ulaşmış değil, hatta dökümanlarda onun yazdığı eserlerin isimlerini
dahi bulamadık.
(1) Bknz; Han-Girey. Zapiski o Çerkesii.-Nalçik 1978. Shf. 94
Pomandruyko N. D. Polnoçnıy
Kurban. // Russkiy İnvalid, 1857, No 185
Popka İ. D. Çernomorskiye
Kazaki v ih grajdanskom i voyennon bıtu. V dvuh çastyah, 1855. Shf 145 – 163
(2) Bell D. S. Dnevnik prebıvaniye v Çerkessi
v teçeniye 1837, 1838 i 1839 godov. –
profzheym, 1841. Maşinopis. – Shf. 668
(3) Adil-Girey. Slovar Russko-Çerkesskiy
i adıgeyskiy, s kratkoy grammatikoy sego
poslednego yazıka,sostavlennıy Leontiyem Lyule. // İzbrannıye proizvedeniya
adıgskih pros vetiteley. – Nalçik, 1980. – Shf. 43.
Prof. Dr. ŞHALAHO Abu
Çerkes Edebiyat Tarihi 1. cilt. Adıge Cumhuriyeti Matbası,
Mıyekuape, 2008. – Shf. 42 – 43
Çeviri; AÇUMIJ Hilmi