Blogda Ara

19 Aralık 2016

Tabancanın kılıfı

Dünya tarihinde tüm işgalcilerin yaptıkları şeylerin en başında geleni işgal ettikleri yerleri silahsızlandırmak olmuştur.

Bir yeri işgal edip, işgal ettiği milleti, toplumu silahsızlandırmayan işgalci herhalde yoktur...

Daha sonra hakimiyetini  devam ettirmek için yerli işbirlikçileri silahlandırmayan işgalci de yoktur...

Stalinden Hitlere kadar  tüm diktatörlerde halkı  silahsızlandırmış, sadece kendi denetimlerindeki grupları silahlandırmışlardır.

İşgalin, sömürünün, diktanın, tamamen hakimiyet kurmanın temel ihtiyaçlarından birisi de sanıyorum karşı grupları-toplumları, sınıfları halkları silahsızlandırmaktan geçiyor olmalı...

***


Bence, bir insanın sahip olması gereken en temel özgürlüğü ise yaşama özgürlüğüdür.


Yaşamını, hayatını koruma özgürlüğüdür.

Hayatın korunması ise ne yazık paradoksal bir şekilde silahlanma ile  ilintilidir.

Yine bence, yaşamınızı kendiniz yerine bir başkasının koruması, bu  korumayı  en örgütlü yapı olan devlete dahi teslim etmek her zaman yeterli olmaz.

Bir gün, devletin yanlış işleyişi, el değiştirmesi, yıkılması, yıkılma eğilimi göstermesi, adaletten uzaklaşması  vs.  vs. gibi durumla karşılaşabilir, elinizde mutfak  bıçağı ile evinizi  koruma durumunda kalabilirsiniz.

Devletin  diktası, sultası ne  kadar artar ise, bu diktayı  üstünde kurduğu  halkın da silahsızlandırılması o kadar artar, hep böyle ola gelmiştir.

Elbetteki,  dikta rejimi olmayan her idare halkın silahlılığıyla orantılıdır çıkarsaması da doğru değildir.

Kesin  diyebileceğimiz şey ise tüm dikta, zulüm, işgalci yönetimlerin günümüze  kadar, bu  zulmü uyguladıkları halkı silahsızlandırmaya çalışmış olmaları...

***

12 eylülü  hatırlayanlarınız, duyanlarınız hemen  anımsayacaklardır; askeri idarenin en yoğun üzerinde durduğu şeylerden birisi de halkın tamamen silahsızlandırılmasıydı...

Pek çoğunuz görmediyse dahi babalarından duymuştur; ‘Dedemizden kalan bir  kama vardı, jandarmaya verdik’ veya ‘Bizim evdeki kamayı jandarmalar ortadan ikiye kırdı’ ....

Halbuki kama dediğin nedir ki, yirminci yüzyılda kama ekmek bıçağından biraz daha hallice bir silah  değil mi?

Tabanca kılıfının caydırıcılığından fazla caydırıcılığı olduğu bile  şüphelidir ya neyse.

Dikta için, adı silah olsun da ne  olursa olsun yasak olmalıydı....

***


Yine bence diyeceğim; Türkiye de bu gün duyduğunuz, kaygılandığınız canınızın derdine  düşmenize sebep olabilecek sorunların altında halkın silahsızlandırılmış olmasının da payı oldukça çoktur...


Dişinden tırnağına, Türkünden, Kürtüne,  Çerkesine, Sünnisine, Alevisine,  ülkede yaşayan  herkes, silah edinme özgürlüğüne sahip olsaydı...

Olaylar, Türkiyenin bu gün içinde bulunduğu duruma gelmezdi kanaatine de sahibim.

Ne Kürt sorunu bu günkü şeklinde sorunlaşabilirdi, ne de bu gün ülkenin önünde gözüken çatışma-anlaşamama ihtimali ortaya  çıkardı...

***


Çerkeslerin Türkiye’de  tamamen silahsızlanması Evren döneminde kamaların kırılması ile de neticelenmiş değil...


Yanlış hatırlamıyorsam bir beş-on yıl öncesinde düğünlerde silah atmanın (bence çok da  derin ve isabetli düşünülmemiş  bir şekilde) toplumun kendi içinden çıkmış dinamiklerle yasaklanması  ile azımsanmayacak bir oranda noktalandı.. 


İnşaallah yarın bir gün  bunun vebalini insanlarımız üzerlerinde hissetmezler.

AÇUMIJ Hilmi