Blogda Ara

27 Haziran 2011

Mıyekhuape'de Bir Yer


Geçmişimize bağlılık, onunla geleceğimizi aydınlatmak ulusumuzun geleneklerinin içerisinde en geniş kökleri olan bir nüvemizdir.

Türkiye'nin ortasında, veya dünyanın bam başka bir yerinde, bir Çerkes köyünde, gelin yeni evine getirilirken bir tören yapılır.

En önde bir atlı ardında thamateler, onun ardında başka thamateler, daha gençler, daha da gençler halkalar oluştururlar. 


En sonda da gelin alma alayı vardır.


Her halkada, her yarım ay şeklinde dizilmiş grupta, geleneğimizde başka bir yerde hiç rastlamadığımız bir şekilde, önce yaşlılar yüksek sesle ağır bir melodi ile Wooo woo Wo!
Reeedada! derlerken onları aynı ses tonuyla daha gençler, daha da gençler  takip ederler.Tempo ile büyüklerin hemen ardından, bazende büyüklere duyururcasına daha kuvvetli bir şekilde Wooo woo Wo Reeedada! derler.

Wooo woo Wo Reeedada! – Eyy ey/Seen sen Redade!

Bazıları derki, Redade yaklaşık bin yıl önce olan bir Çerkes-Rus savaşında canını teslim eden, o ünlü Redade’dir, zamanın Rus beyi (çarı) Mistislav’la mücadele ederken ölen Redade’dir.

Gelin, yeni yaşamını sürdüreceği yere doğru giderken, çevresinde yer alacak hemen hemen tüm yaş gruplarından erkekler tarafından, kulaklarında Redade’nin ismi yankılarak geleceğe adım atar.

Bin yıldır bu öyle sürüp gider.

Gelinlerin ‘Redade’ bilinç altlarına adeta kazınır. En az bir kilometre kadar bir yolu yavaş adımlarla ve bu minval üzere yürürler....Her yeni gelin, ilk önce Redadeyi duyar. Kendisinden Redade gibi nesiller beklendiği yeni çevresinin tüm yaş gruplarında ki erkekleri tarafından  adeta hatırlatılır.

Wooo woo Wo! diyen thamatelerin bulunduğu, gelinin önünde ilk sırada giden halka Çerkes geleneğinde başka hiç bir yerde rastlayamayacağınız şekilde davranır. Bu seslenişle birlikte yavaş yavaş halkanın içine doğru kolkola girmiş thamateler eğilebildikleri kadar eğilirler. Thamateler eğilir, ardından diğer halka, sonra diğeri eğilebildikleri kadar eğilirler, gelin ise arkalarında eğilmeden yürür.

Geçmiş bin yılamı eğilirler yoksa gelinle gelen, geleceğemi eğilirler, bilmiyorum. Ama Wooo woo Wo! dedikçe halkanın içine eğilen insanlar eğildikçe geçmişle geleceğin arasındaki bağı sanki daha da güçlendirirler.
İnsanlar evlerinden çıkar, gelin alayını izlerler, herşey ve herkes ağırbaşlıdır.... Yapılan şey bir eğlence değildir.

Ortada olan unutulmayan bin yıllardır.

***  

Mıyekhuape’de, Çerkes-Rus savaşlarında vatanımızı-ülkemizi savunurken canını vermiş atalarımız için insanların ellerini kaldırıp dualar okuduğu bir yer var:

Son on-onbeş yıl içerisinde Mıyekhuape’de yeni bir gelenek Çerkes xabzesinin içine yerleşmeye başladı. Mıyekhuape’de düğünlerin bir aşaması merkez camisi ve etrafında yapılmaya başlandı. Caminin alt katı bir nev’i düğün salonu. Burada bir kürsüde imam ve evlenen tarafların şahitleri, thamateler oturuyor, salonda ise konuklar. Dini nikah kıyılır.

Caminin yanında, resmen caminin bahçesi olmasada, bir yeşil alan uzanır. Ortasında ise, yakın bir zamana kadar, Çerkes-Rus savaşlarında  vatanı için kurban olmuş atalarımızın anısına yapılması planlanan anıtın bulunacağı yeri gösteren bir taş bulunuyordu.

Camide dini nikahı kıyılan gelin ve konuklar bu taşın yanına gelirler. Çiçekler bırakırlar.

Burada, Çerkes-Rus savaşlarında vatanımızı-ülkemizi savunurken canını vermiş atalarımız için ellerini kaldırıp dualar ederlerdi.

Taş, basit bir taştı. Meydan basit bir meydandı, ve resmi olarak hemen hemen hiç bir şey ifade etmiyordu. Ve resmi olarak yeni gelinlerin buraya gelmeside gerekmiyordu. Resmi olarak bu meydan camiye de ait değildi. Ve yine resmi olarak bu meydana Çerkes-Rus savaşlarında vatanı için feda olmuş insanlar için de bir anıt dikilmeyecekti. Ve burada, bu savaşlarda ölen birisinin gömülü olduğu hakkında falan da bir bilgi yoktu. Burası bir şehitlik te değildi.
Ama, insanlar yine de buraya geliyorlardı. Yinede burası insanlar için önemli bir yerdi. Burası, Çerkesler için özel anlamı olan bir yerdi. Üzerinde anıt yoksada çerkesler için önemli bir yerdi.

***

Bu yıl Mıyekhuape merkez camisinin yanında, işte o meydanda, işte tam o taşın bulunduğu yerde bir anıt inşasına başlandı. Resmen yapılıyor, resmi olarak artık bu meydan o anıt için ayrılmış durumda, orada bir anıt yapılacak. İsmi bambaşka olacak ‘ Ulusal anıt’, meydanın adı da farklı olacak ‘Ulusal anıt meydanı’.

Üzerinde ne olacak, ne olmayacak sanatsal değeri ne kadar olacak bilemiyorum. Adı farklı, şekli farklı.
Üzerinde Thağelıc’ın Mezıthanın da yer alacağı bir anıt olacak.

Çerkesler hiç bir zaman putperest olmadılar, Çerkesya topraklarının hiç bir yerinde hiç kimse dikili bir put, bir tanrı benzetmesi ile karşılaşmadılar. Eski çoktanrılı Çerkes dinine inanan atalarımız hiç bir yerde Mezıtha’nın, Thağelıc’ın üzerine işlendiği bir anıt dikmemişler.

Ve, bu gün, bambaşka bir isimle bambaşka bir şekilde,  belkide çok sanatsal, belkide çok güzel olacak bir anıt yapılmaya başlandı.

Atalarımızn eski dinlerinin tanrılarının kabartmalarının yer aldığı bir anıt dikilecek. Dünyaca bilinen Maykop medeniyetinin kurucusu olan, olağan üstü sanatsal değerlere sahip bu kültürü oluşturan atalarımızın inandıkları tanrıları bir anıtın üzerinde canlandırmak akıllarına gelmemiş olmalı. Belkide dinleri buna müsaade etmiyordu, bilemiyorum. Belkide öylesine, tanrıları adına heykeller yapmak akıllarına bile gelmemiştir.

***        

Üzerinde hiç bir anıtın olmadığı, resmi olarakta caminin bahçesi olmayan o bahçe, o meydan, o taş..... Mıyekhuape’de işte öyle bir yer vardı.

Yarın ise bambaşka isimle bambaşka bir şekilde ‘ Ulusal Anıt’ dikilecek oraya.

Camiden çıkan yeni gelinler ellerinde çiçekler yine buraya götürülecek.  O anıtın ismini de, üzerine işlenen motifleride, ona yüklenmek istenen, değiştirilmeye çalışılan her şeyi yine umursamayacaklar. Belki biraz kırgın olacaklar ama yine 

Çerkes-Rus savaşlarında vatanı için canını veren atalarımızın adına insanlar burada ellerini kaldırıp dualar okuyacaklar. Thağelıcın Mezıthanın kabartmaları, ‘Ulusal Anıt’ yazısına rağmen, onlar bambaşka bir şey için ellerini kaldıracaklar...

Mıyekhuape’de böyle bir yer, kim ne derse desin, ne yaparsa yapsın olmaya devam edecek.

Ve, bir gün yeniden inşaallah yeni bir anıt dikilecek, adı başka, şekli başka olacak... Ve, Mıyekhuapede atalarımızın anısına, her durumda, her şartta dualar edecek insanlar da inşaallah hep olacak.

Açumıj Hilmi Özen