Blogda Ara

17 Temmuz 2011

Araçlarımız, Görevlerimiz Amacımızın Yerini Tutamaz!


Çerkesleri Çerkes yapan şeyler  bellidir. Dilimiz, geleneğimiz, dinimiz, vatanımız, ortak bir tarihimiz ve ulusun geleceği için aynı kaygıları duymamız bizi diğer uluslardan ayıran şeylerdir.

Çerkes-Rus savaşlarının ardından dünyanın her tarafına dağıtılmış olan ulusumuzun, bu dağıtılmışlığından kaynaklanan sorunları vardır.

Çerkesce’yi korumak-geliştirmek vazifemizdir ama temel amacımızı bu oluşturmaz.

Sürgünün ardından hem kendi vatanımızda hem de diasporada başka milletlerin arasında yaşamak zorunda kalmışlığımızın neticesinde Çerkesce’nin gelişiminde ve korunmasında problemlerle karşılaşmaya başladık.


Vatanımızda, tarihi Çerkesya topraklarının bir kısmının üzerinde ayrı ayrı yapılar halinde kurulu olan devletlerimizde dahi dilimizin korunması ve geliştirilmesi konusunda sorunlarla karşılaşmaktayız. Diasporada  ise, özellikle Türkiye'deki durumun vehameti her birimizce malum.

Bu aşamada Çerkes sorunun çözümü için Çerkesce’nin korunmasını-geliştirilmesini amaç edinmiş insanlarımız da var.

Çerkes sorunun çözümü için Çerkesce'nin korunması ve geliştirilmesi için çalışmak amacımız olamaz. Çünkü; vatanımızdan sürüldüğümüz, ülkemizin yok edilip parçalandığı günde ve sonrasındaki ilk 50 -100 yıl içerisinde hemen hemen tüm Çerkes nüfusu anadilini bilmekteydi. O tarihlerde anadilinden başka bir dil bilen sayımız bile oldukça azdı. Fakat bu Çerkes Sorunu’nun o tarihlerde yok olduğu anlamına gelmez.

Eğer, dil üzerinde tüm gerekenler yapılsa, yapılabilse; tüm Çerkesler anadiline son derece hakim olsalar,  gelişmiş bir edebiyat oluştursalar dahi Çerkes sorunu var olmaya devam edecek.

İşte bu yüzden, Çerkesce’yi kurtarmak sorunlarımızın çözümünde amacımız değilidir. Sadece araçtır. Hem de en önemli araçlardan birisidir. Üzerinde çok durmamız ve çalışmamız gereken temel vazifelerimizden birisidir, Ama asıl amacımız olması mümkün değildir.

Çerkeslerin dini problemleri üzerine çalışmak vazifemizdir ama sorunlarımızın çözümünde temel amacımız değildir, olmamalıdır.

Çerkes-Rus savaşlarının ardından özellikle vatanımızda kalan Çerkesler, bir başka dine sahip kitlenin arasında azınlık konumuna düşmüş olmaları, ardından gelen SSCB yönetiminin dine ve din eğitimine olan yaklaşımının neticesinde dini eğitimden yoksunluk sorunu ile de karşı karşıya kalmışlardır.

Çerkeslerin (özellikle vatanımızdakilerin) dini problemlerinin çözümü ile Çerkes sorununun ortadan kalkacağını düşünmek doğru değildir. Çünkü dünya üzerindeki tüm Çerkeslerin, dinimizi bilmeleri ve yaşamaları halinde dahi Çerkes sorunu çözümlenmez. Örneğin diasporamızın dini bilgiler anlamında, vatanımızdaki Çerkeslere kıyasla daha ileride olmalasına rağmen Çerkeslikleri hala sorun altındadır.

Bu yüzden Çerkes sorunun çözümünde dini problemlerin kaldırılması temel amacımız değildir. Sadece  çözüm yolunda atılacak bir adımdır. Hem de en önemli adımlardan birisi. Üzerinde hiç durmadan çalışmamız gereken bir büyük vazifemizdir, ama temel amacımız değildir.

Çerkes geleneklerinin korunup geliştirilmesi vazifemizdir ama temel amacımız olamaz, olmamalıdır.

Çerkesleri diğer milletlerden ayrı kılan şeylerin arasında binlerce yıldan süzülüp gelen gelenek ve göreneklerimiz önemli yer tutar. Vatanımızda ve diasporada gelenek göreneklerimiz gün geçtikçe dejenere olmaktadır.

Bunların korunup geliştirilmesi için yapılan çalışmalar son derece gereklidir, fakat; Çerkes sorununun çözümünde temel amacımız bu değildir. Çünkü; günümüzden 50-100 yıl önce, milletimiz dünyaya dağılmış konumuna rağmen gelenek ve göreneklerimizi son derece iyi biliniyordu. Fakat Çerkes sorunu aynı şekilde o gün de vardı.

Dünyanın her tarafındaki Çerkesler, gelenek ve göreneklerimizi son derece iyi bilerek uygulasalar dahi Çerkes sorunu çözülmüş olmaz.

Bu yüzden Çerkes sorununun çözümünde xabzenin canlandırılması temel amacımız değildir. Üzerinde hassasiyetle durmamız gereken en büyük vazifelerimizden birisidir. Bu, sadece sorunun çözümünde olmazsa olmaz adımlardan birisidir, ama temel amacımız değildir.

Çerkeslerin temsil sorununu çözmek vazifemizdir ama amacımızın temelini oluşturmaz.

Günümüzde dünyaya dağıtılmış olan Çerkesleri temsil eden mekanizmalar hem vatanımızda hem de diasporada yoktur.

Vatanımızda kurulu olan Cumhuriyetlerimiz kendi sınırları içerisinde yaşayan Çerkesleri dahi istenen şekilde temsil etmezler. 

Çerkes cumhuriyetlerinde parlamentolara seçilen temsilciler bu ülkede yaşayan diğer milletlerinde oyları ile seçilirler. Ve bu yapının devamı geliştirilmesi ülke selameti için de gereklidir. 

Fakat Çerkeslerin gereken şekilde temsil edilmeme durumları varlığını sürdürür.  

Mesela; Adıge Cumhuriyetinde Parlamentonun yarısının cumhuriyete isim veren Çerkes ulusuna mensup kişilerden oluşması gerekir. Bunun anlamı şudur; Ülkede yaşayan diğer milletlerin oyları ile de Çerkes milletvekilleri seçilir, kısaca bu milletvekilleri sadece Çerkeslerin değil ülkede yaşayan diğer halklarında temsilcisidir.

Yaklaşık % 20 Çerkes nüfus oranına sahip Adıgey'e kıyasla Kabardey –Balkar Cumhuriyetinde Çerkeslerin temsil durumu nispeten daha iyi bir durumdadır. Karaçay-Çerkes ve Şapsığ'da veya diğer bölgelerde ise Çerkeslerin temsil edilme problemleri daha yoğundur.

Bunun neticesinde Örneğin Şapsığ bölgesinde sadece Çerkeslerin oyları ile seçilen bir parlamento kurulmuştur. Benzeri şekilde sadece Çerkeslerin oyları ile seçilecek yapılar oluşturulması çalışmaları diğer bölgelerde de yürütülmektedir. Mesela Adıge Cumhuriyeti toplumsal hareketi Adıge Xase isminin açılımına, ‘Çerkes Parlamentosu’ ibaresini de ilave etmiştir. Bu isim değişikliği RF kanunları çerçevesinde yapılmıştır, son derece hukukidir.

Kısaca vatanımızda Çerkeslerin böylesi çalışmaları gün geçtikçe artan bir tempo ile yürütülmektedir.

Diaspora’da (özellikle konu edinmek istediğim Türkiye’de) ise Çerkesleri temsil eden yapılar nerede ise yok denilecek derecededir.

Sayısı milyonları aşan Türkiye'deki Çerkes diasporası bırakınız Türkiye Büyük Millet Meclisinde temsil edilmeyi kurucusu olduğu derneklerde bile üyesi olan Çerkesler, kendi Çerkes (Adıge) kimlikleri ile temsil edilmez.

Türkiye'de Çerkeslerin temsil sorunu ileri boyutttadır. Fakat tüm bunlara rağmen hem vatanımızda hem de diasporada tam anlamı ile Çerkesler temsil edilseler bile Çerkes sorunu çözülmüş olmaz.

Bu yüzden Çerkeslerin sorunlarının çözümünde temsiliyet probleminin aşılması yönünde çalışmak her birimizin vazifesidir ama temel amacımız değildir. Bu sadece, kullanmak istediğimiz araçların en etkilisidir.

Türkiye'deki yapılarımızın öz benliklerine sahip çıkmalarını, Çerkes adını-kimliğini kurdukları yapılara verdikleri bunu belirttikleri gün (ki çok yakın), üzerinde çalışmaya başlayacağımız en büyük adımlardan birisi bu temsil sorunu üzerine yeni bir yapılanma başlatmak olacaktır, fakat kesinlikle nihai amacımız bu değildir, çünkü temel sorunumuzu çözmek için yeterli değil. 

Çerkes Soykırımının kabul edilmesi için çalışmak vazifemizdir ama temel amacımız değildir ve olamaz.

19. yüzyılda başlayan Çerkes soykırımı günümüzde etkilerini sürdürmesi hasebiyle devam ediyor sayılabilir.

Çerkes soykırımının RF tarafından kabul edilmesi için çalışmalıyız ve bu her birimizin vazifesidir. Rusya'nın Çerkes soykırımını kabul etmesi halinde bile, eğer Türkiye’de Çerkesliğimizi kanıtlayacak şekilde kayıt altına alınmama sorunumuz devam ettiği müddetçe soykırımının Rusyaca kabulünün anlamı  eksik kalacaktır. Türkiye'deki Çerkesler bunun getirilerinden faydalanmakta sorunlarla karşılaşacaklardır.

Soykırımının Rusyaca kabul edilmesi yönünde çalışmalar sürüdürülürken aynı şekilde Türkiyece soykırımın tanınması ve Çerkes kimliğinin kayıt altına alınması yönünde çalışmalar yapılması gerekmektedir ve bu yönde çalışmak temel vazifelerimizdendir.

Tüm bunlar dahi amacımızın temelini oluşturmaz. Çünkü çözümleri halinde bile asıl sorunumuz hala var olmaya devam edecektir.

Çerkeslerin vatanlarına dönüşlerini sağlamaya çalışmak vazifemizdir; ama, Çerkes sorununun çözümünde temel amacımız olamaz

Çerkeslerin dağıtılmışlığı, farklı farklı ülkelerde yaşıyor olmaları en büyük sorunlarımızdan birisidir. Bu sorunun tek çözümüde Çerkeslerin vatanlarına dönmelerini sağlamak bunun için gerekenleri yerine getirmektir.

Bu her birimizin temel vazifelerindendir.

Vatanına dönebilen dönmeli, dönemeyen dönmek isteyenleri  desteklemeli, böylesi destek sağlayamayanlar ise hiç olmazsa gönülden diğerlerinin arkasında olmalıdır ve bu, vatanında yaşayanlarda dahil olmak üzere her bireyimizin vazifesidir.

Tüm kurum ve kuruluşlarımızın da temel vazifelerindendir. Hiç dönmeyecek olanlarda Türkiye'de Çerkes olarak kalabilmenin gerektirdiği şeyleri temin için çalışmalıdır.  

Çerkeslerin tamamı vatanlarına döndürülseler dahi, Çerkes sorunu çözülmüş olmaz.

Özellikle günümüzde, vatanımızda, RF devleti tarafından Çerkeslerin dört farklı ulus gibi algılanarak resmi, idari bölünmüşlüklerini kabul eden bir şekilde tüm ulus vatana getirilse dahi Çerkes sorunu çözülmüş olmaz.  

Sorunun çözümünde en önemli, kilit rolündeki ‘dönüş’ sadece amacımız için en gerekli araçlardan birisidir ve uygulanması için çalışmak her birimizin vazifeleri arasında yer alır.

Kısaca; Amacı Çerkes kimliğinin kabul ettirilmesi ve Çerkesya inşaası olmayan her hareket, güdükdür. Amacı ortak bir kimlik altında Çerkesya inşaa etmek olmayan hiç kimseyi vatana dönüşe ikna etmek nerede ise mümkün değildir.  

Vatanlarına döndüklerinde Çerkes sorununun çözüleceğini, sorunlarının ortadan kalkacağını insanlara kabul ettiremezsiniz, zaten öyle de değil. Her dönüşcünün, vatana döndüğünde vatanında yaşayanların içinde bulunduğu çözmesi gereken sorunlar yumağı ile karşılaşacağını bilmesi gerekir.

Çerkesya inşaası mücadelesi asıl vatanda verilir. Ve dönüş sadece mücadelenin verildiği asıl platforma katılmaktır, çözüm yolundaki araçlardan en önemli birisidir.

Amacımız ise:

Şu an, vatanlarında dahi, Rusya Federasyonu idari-politik yapılanmasında parçalanmış olarak ‘Adıgeyli, Çerkesli, Kabardeyli, Şapsığ’ şeklinde yer alan Çerkeslerin kendi ulusal kimlikleri ile kendi dillerinde kendilerini andıkları ‘Adıge’, dünya genelinde anıldıkları ‘Çerkes’ ismi ile kimliklerinin kabul edilmesini sağlayarak; Türkiye, Suriye, Ürdün, İsrail vs. de yaşayan Çerkeslerin bu ulusun sürülen parçaları olduğunu, ve bu yüzden ‘sürgün ulus’ olduklarının Rusya ve Türkiye başta olmak üzere ilgili devletlerce kimliklerinin yanısıra tescil edilmesini sağlayarak; Bu ulusun: Çerkes ulusunun, tarihi toprakları üzerinde şu an yaşayan uluslarla birlikte yeniden bir Çerkesya inşa etmesini sağlamak temel amacımızdır.

Kısaca; Çerkes kimliğinin Rusya, Türkiye ve dünyada tanınmasını sağlamak ve Çerkesya'yı inşa ederek MİLLİ BİRLİĞİMİZİ sağlamak temel amacımızdır.

Bu amacın gerçekleşmesi içinse yukarıda saydıklarımız ve diğerleri  en temel, en çok üzerinde durmamız gereken araçlar, üzerinde çalışmamız gereken vazifelerimizdir.        

Fakat bu vazifeler ve araçların, amacın önüne alınarak adeta tabulaştırılması doğru değildir.

AÇUMIJ Hilmi