-Akademinin kuruluş
çalışmalarını başlatan, bu gün de ona başkanlık yapmakta olan kiş, Nefış Adam.
O Adıge ulusunun yetiştirdiği en büyük, en ünlü bilimadamlarından birisi.
Büyük değişikliklerin olduğu bir dönemde
akademinin kuruluş çalışmaları önümüze geldi. Sivil toplum kuruluşlarının
kurulmaya başladığı dönemde, Çerkes bilimadamlarını bir araya toplayacak bir
akademi kurulması fikri Adam’ın aklına geldi. Kaberdey’de yaşayan bir grup
büyük şahsiyet bu konuda onunla hemfikir değildi. O dönem Kabardey-Balkar
Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığını yürütmekte olan Koko Valeri’ye bu fikirle
gittiklerinde, O, bu çalışmanın gereksiz olduğunu söyledi. Ardından Nefış Adam
Adıgey’e geldi. Mekule Cebrail ile birlikte bana konuyu açtılar.
O tarihlerde
ben Adıgey Cumhuriyeti Bilim ve Eğitim Bakanı olarak çalışıyordum. Traho Aslan
o dönem Hukuk işlerinden sorumlu bakandı. O’na bu konuda, organizasyonun resmi
olarak açılması için bize yardım etmesini rica ettim. Aslan’da konuya hemen
eğilerek üzerinden çok vakit geçmeden akademinin resmen kurulması için
gerekenleri yerine getirdi, böylece akademimiz resmen kurulmuş oldu. İlk
toplantısını Nalçik’te gerçeklşetirdik.
Akademinin kurulması ardından ilk üç yıl
içerisinde cumhuriyetimizden 30 bilimadamı akademiye katıldı. Akademiye
katılmak isteyen çok kişi vardı, fakat akademi üyeliği seçimleri sıkı idi.
Bölgelere verilen üye sayıları ile adayların sayıları birbirleri ile
örtüşmüyordu. Mekule Cebrail akademinin ilk başkan yardımcısı idi, ve uzun
yıllar bu görevi yerine getirdi. Adıgey’de akademinin bir dalı vardı. Bu dala
35 bilimadamı dahildi. Bir kaç yıl önce Adıgey dalı Adıgey merkezine
dönüştürüldü ben de bu merkezin yöneticisi olarak akademi başkan yardımcısı seçildim.
İlk yıllara kıyaslayacak olursak
akademinin çalışma şekli ile şimdiki şekli bambaşka oldu. Örneğin önceleri
yılda bir defa toplanılıyorken şimdi bölgelerde, merkezlerde alt dalların
bulunduğu kentlerde farklı farklı yerlerde toplantılar, konferanslar
düzenleniyor. Yönetim kurulu toplantılarına biz her zaman katılıyoruz, orada
ilginç görüş ve düşünceler dile getiriliyor. Bu yıl 20. kuruluş yıldönümümüz
adına Nalçikte toplanacağız. Bu toplantıaya Krasnodar, kıyı boyu Şağsığ,
Adıgey, Karaçay-Çerkes ve diğer bölgelerden gelecek bilimadamları katılacaklar.
- Akademi
kurulmasaydı bunun üstesinden gelemezdik diyebileceğimiz ne gibi konularda
çalışmalarınız var.
- Burada şunu belirtmek istiyorum,
cumhuriyetlerimizin bribirlerinden kopuk olarak varlıklarını sürdürmelerinin
yanısıra bilimadamlarımız da birbirlerinden kopuk ayrı ayrı
çalışıyorlardı. Yazdıkları bize, bizim
yazdıklarımız onlara ulaşıyorduysa da bir araya gelemiyorduk. Bu şekilde
dilimizin, tarihimizin, gelenek-göreneklerimizin birbirleri ile olan ilişkilerini ortaya koyma
imkanına sahip değildik. Daha ayrıntılı söylemek gerekirse çok kişiydik ama
birarada değildik. Mesela, örneğin günümüzde Adıge Tarihi konusunda pek çok
kişinin bir arada olduğu ortak bir çalışma akademimiz sayesinde yapılıyor. Aynı
şey dil konusunda da geçerli.
- Çerkes
tarihi yazımı konusuna biraz değinebilirmisiniz?
- Kurgulanan farklı prospektler vardı.
Bunlar 5 ciltlik ve 8 ciltlik olmak üzereydi.. Bu eser üzerinde çalışacak
bilimadamlarından oluşmuş grup da belirlenmiş durumda. Bu grubun başkanlığını
Hotko Samir yapıyor. Genç bir bilimadamımız, çalışma konusunda uzman
yaklaşımlara sahip.
- Kaç
cilt olması üzerine anlaştınız?
- Günümüzde imkanlarımız elverdiği ölçüde
ilk cildini yayınladık. 2. cildinin hazırlıkları devam ediyor. Diğer cilteleri
de hazırlandıkça yayınlanacak. Bu çalışmada merkezimiz, akademinin Adıgey
merkezi. Neden diye soracak olursanız bizim cumhuriyetimizde tarih bilimdalında
çalışanların sayısı diğer cumhuriyetlere oranla daha fazla.Adlarını anmam
gerekirse bu çalışma grubunda Çırğ Ashad, Hotko Samir, Penefu Asker, Mekule
Cebrail ve yakınlarda aramıza katılan Kandur’lardan genç bir bilimadamı da var.
Üzerinde şüphe duymadan söyleyebileceğimiz şey Adıgey’in tarih konusunda diğer
cumhuriyetlerden ileride olduğudur.
- Akademinin varlığının bilimadamlarımızı bir araya getirdiği ve çalışma
şevklerini arttırdığını söylememiz mümkün mü?
- İlkin, evet, bu konudaki memnuniyetleri
üzerine şüphe duyulacak bir nokta yok. İkincil olaraksa bu, belirli görevleri
de bununu yanısıra yerine getiriyor. Biz akademi çalışanıyız ve akademinin
planları çerçevesinde yıl boyunca yaptıklarımızı değerlendiriyor iki yılda bir
yaptıklarımızı sunuyoruz.
- Akademinin
kuruluşunun Adıge ulusu için büyük önemi vardı. Ulusal bilincin artmasına
hizmet etti, organizatör ve biraraya getirici oldu. Çerkes Tarihinde bunun
büyük önemi var. Önceleri çok daha popülerken sonraları ilginin azalmaya
başladığı gibi bir izlenime sahibim. Siz böyesi bir bakış açısına sahipmisiniz?
- Evet benimde izlenimlerim var. İlk
önceleri sevinç içerisinde, daha mutlu olduğumuz bir dönem vardı. Bilimsel
işlerden ziyade birbirimizle
buluşmamızın bir araya gelip toplanabiliyor olmamızın getirdiği sevince fazla kapılmıştık.
Arkadaşlık ve dostluk ilişkileri daha fazla ön plana çıkmış, bilimsel
çalışmalar daha gözardı edilmişti. Ardından akademi bilimsel edinimler
kazanımlar elde edilmesi yolunda yol almaya başladı. Mesleki toplantıların
organizasyonu üzerine daha fazla düşmeye başladı. Kutlamalarımız daha az
bilimsel çalışmalarımız daha fazla olmaya başladı. Bu gün akademiye katılmak
isteyen soydaşlarımızın sayısı daha çok fazla. Son yıllarda yurtdışından ABD,
Kanada, İsrail ve Almanyada yaşayan soydaşlarımızdan üyeler almaya başladık.
Bunun yanısıra Rusyanın büyük kentlerinden Moskova, Petersburg’tan Çerkes
olmayan bilimadamlarını da üyelerimiz arasına kattık. Yurt dışında ve Rusya’da
yaşayan ünlü bilimadamlarının akademimiz içerisinde yer alması onun önemini
daha da arttırdı.
Akademimizin günümüzdeki çalışmaları
memnuniyet verici düzeyde. Organizasyon işlerinde en çok aktif olan kimse ise
Hafıtse Muhammed. O ‘kim kimdir’ ve ‘takvim’i de yazdı. Başka konularda da
çalıştı..
-Batırbıy, bilim tarihini gözden geçirdiğimizde kökeninde ulus olan böylesi
akademiler, bu konuda benzer örnekler var mı?
- Rusya Bilimler akademisi öyle değil mi! O’da kurulurken kökeninde ulus vardı.
Evet, gerçekte, ilk akademisyenlerinin çoğunluğu Rus kökenli değildi, fakat
Lomonosov ulusu ön plana çıkartmıştı.
-Rusya
Bilimler Akademisi devlet desteği ile varlığını sürdürüyor, biz, bizim
akademimizi onunla kıyaslayabilirmiyiz?
- Doğru, O devletin
desteği ile varlığını sürdürüyor. Fakat günümüzde akademinin kendi gücü ile
varlığını devam ettirebilmesi gerekiyor diyenler de varlar. Biz de
cumhuriyetlerimize defalarca, devlet bütçesinde bir satır halinde dahi olsa
akademimizin yer alması için müracaatlarda bulunduk, ama olmuyor. Bütçeye
konuluyor, Moskovaya bütçe gönderildiğinde bu satır gereksiz diye çıkartılıyor.
Bu yüzden bu öylesine basit bir şey değil, devlet bütçesinden böylesi toplumsal
bir organizasyona destek olunması kolay değil.
Bizim mücadelesini verdiğimiz şey ise az
bir devlet desteği. Örneğin yıl içerisinde yönetim kurulunun toplantılarının
yapıldığı kentlere gitmemiz gerekiyor. Ben, Adıgey Bilimsel Merkezi Sekreteri
Khuako Fatimet ve başka bilimadamları ile bu toplantılara katılıyoruz. Fakat bu
konu da hiç kimse bize destek olmuyor.
- Devlet desteği olmadan böylesi büyük bir
organizasyon uzun yıllar varlığını sürdürebilir mi?
- Sürdürebilir, bu organizasyonu kuranlara
bağlı bir şey. Ulus için çalışmayı herşeyden öne çıkartıyorsanız, akademide
yaşamını devam ettirir.
- Akademide Adıgeyden kaç kişi var? Her biri elinden geldiği ölçüde, samimiyetle akademi çalışmalarına
katılıyorlar mı?
- Adıgeyde 87 bilimadamı akademi üyesi.
Fakat her birisi, gerçekten akademi çalışmalarına katılıyor demek te doğru
olmaz. Gerçekten akademinin, şube ve merkezlerindeki sekreterlerinin
çalışmalarının büyük önemi var. Bizim merkezimizin sekreteri Khuako Fatimet’in
sayesinden her şeyden haberdarız. Bizleri o organize ediyor, birbirimize
bağlıyor. Bu konuda ondan çok razıyız.
-
Teşekkürler
SİHU Goşnağu
Adıghe Makh 23-08-2012
Çeviri; AÇUMIJ Hilmi