Blogda Ara

7 Temmuz 2014

DYEPÇEN HUSEYN (Olmuş bir Hadise)

Pşı-vorklara hiç kimse ateş etme özgürlüğüne sahip değildi, onlarsa istedikleri gibi ateş ediyorlardı. Dyepçen Huseyn fekol’dı. Yiğit bir delikanlıydı, iyi koşumlu bir atı da vardı.

Bir gün kendisi yokken, binek atı ahırdayken,  telaş-kaygı dolu bir gürültü işitildi.

Dyepçenlerin Şumenıkolar komşusuydu. Şumenıkolar güçlü dirayetli bir vork ailesiydi. Şumenıko bu yüzden, kendi atını da sakındığından, Dyepçenlerin ahırına gidip Dyepçen Huseyn’in atına atladı, gürültünün geldiği yöne doğru atı sürdü.

Dyepçen Huseyn’de telaşla eve döndü, ahıra gittiğinde atı bulamayınca karısına;

- At nerede ? diye sordu.

Eşi ise Dyepçen’i;

- ‘Şumenıko geldi, ata binip çıktı’ diye yanıtladı.

Dyepçen hiç bir şey söylemeden Şumenıkonun ahırına gitti. Ahırda eğer de asılıydı. Onu aldı, Şumenıkonun binmeye sakındığı iyi bakımlı binek atına atladı insanları telaşlandıran gürültüye o da atı sürdü.

Şumenıko ile Dyepçen Huseyn orada karşılaştılar. Şumenıko O’nun atına bindiğini görünce hayret etmekle birlikte iyice kızdı.

Kendine güvenen bir vorktu, bu yüzden delikanlının üzerine gidercesine;

-Neden benim atıma bindin? diye sordu.

-Benim atım yerinde olsaydı seninkine binmezdim, benim hareketim ancak senin davranışının karşılığıdır.

Kibirli vork; ‘- Ben atımın nerede olduğunu bile bile senin atına bindim, istediğime binerim, bu benim hakkım, benim yaptığıma sen karşılık verme hakkına sahip değilsin.’ dedi.

Dyepçen; ‘- Şumenıko, bana sorsaydın emanet at verirdim, ama böyle zıvanadan çıkmışcasına davranma, senin arzunu ben gerçekleştirmeyeceğim’ dedi.

- Köpoğlu, köpek soylu, sende benimsin, atın da benim. Sana istediğimi yaparım, neyin davasını güdüyorsun? Canını almadan hemen attan atla bakayım! diye Şumenıko küfür etti.

Dyepçen; ‘- Şumenıko bana küfretme’ dedi.

İki adam orada takıştılar. Şumenıko çoktandır Dyepçen’i benzetmek istiyor bahane arıyordu. Dyepçen’in atına da gönlünü kırmak niyeti ile binmişti.

Şumenıko iyice ağzını bozmaya başlayınca Dyepçen bunu kabul etmeyerek çokca ‘ağzını kapa, sus’ diye cevap verdi. Şumenıko bununla da yetinmeyerek kamçının ucundaki deri parçasını Dyepçen Huseynin yüzüne yüzüne sürttü-vurdu. Böylece insanların arasında Fekol’ delikanlının onurunu iyice incitti.

Böylesi bir erlik göstereceğini hiç kimse beklemezken Dyepçen hiç bir şey söylemeden tüfeğini kaldırıp Şumenıkoya ateş etti. Fişek, hazırları parçalayıp, et parçasıda kopartarak koltuğunun altından çıktı. Dyepçen Şumenıkoyu böylece yaraladı.

Pşı vorklar ise; ‘Allah Allah, bu nasıl bir şey, bir fekol’ silahını bize nasıl kaldırır’ diye hareketlendiler. Dyepçen’i öldürmek için aralarından bir grup öne atılır.

Aynı zamanda fekol’lerde Dyepçen’i korumak üzere atılırlar.

- ‘Dyepçenin etinin-kılının takipçisi olacağımıza, şu gökyüzü başımızın üzerinde şahit olsun’ diye yemin ederler.
Ressam Godova A. A. 'Çoban' isimli eseri 1957 - Zekoşnığ 

Pşı-vorklar bir müddet geceleri Dyepçen’e pusu kurmalarına rağmen onu (bir türlü) vuramazlar. Gün ışığı doğduğunda (pusu kurdukları yerden) yamçılarını silkeliyerek kalkıp ayrılırlardı. Dyepçeni vurduklarında, ardı sıra iyi şeyler olmayacağına kanaat getirince ‘mahkeme’ aracılığıyla onların aralarını yapmaya karar verirler.

Pşı-vorklar; ‘-Mahkeme kuralım, kan akıtmadan aralarını bulalım’ diye ortaya çıkarlar.

Mahkeme heyeti biraraya gelip sorun üzerinde görüşür. Şumenıko daha elit-varsıl (лъэрыхь), vorktu. Bu yüzden ilk ona ‘neye razı geleceğini’ sordurttular.

Şumenıko; ‘Dyepçen Huseyn bana eşinin bağrından süt emdirtirse onunla barışırım’ dedi.

O tarihlerde Dyepçen Huseyn henüz yeni evlenmişti. Evlendiği eşi ise ‘daha güzeli henüz doğmadı’ denilecek güzellikteydi.  Şumenıkonun kendisi de o kadınla genç kızlığında flört etmiş fakat kadın ona varmamıştı.  Bu da Şumenıkonun kinlenmesinin sebeplerinden biriydi.  Bu yüzden kadının bağrından süt emip bu şekilde de Dyepçen’in onuruna dokunmak, kendisi ile evlenmemiş kadınında yüzünü karartmak fikri aklına gelmişti. Vorklar ise bu isteğinin altında yatan şeyi bilmediklerinden ‘Bu kadarcık bir şeyle Deypçenle barışacaksan O da bir şey demesin artık’ dediler.

Mahkeme konuyu görüşüp, aldıkları kararı bildirmek üzere halkı topladı.

- Şumenıkonun (akıttığı) kanının bedeli olarak  Dyepçen Huseynin eşinden süt emmesinin yeterli olacağı hükmüne vardık. Bu, aralarında bir daha böylesi olayların olmamasını sağlayacak Tanrısal bir bağdır. Mahkemenin aldığı karar bu. Karara Şumenıko uyacağını bildirdi, kan bedeli hususunda dava gütmeyecek, Dyepçen Huseyn buna sen ne diyorsun?’ diyerek Huseyn’e de sordular.

Dyepçen Huseyn yiğitliğinin yanısıra keskin zekalı ve dik duruşluydu, kendisine de güveniyordu. Şumenıko’nun, karısı vasıtasıyla da onurunu kırıp ardından kendisini maskara etme niyetinde olduğunu gördü. Cevap vermeden önce bir müddet düşündü.

-‘Ama hiç birşey söylemiyorsun, bu kadar halk seni bekliyor’ dediklerinde ise;

Dyepçen Huseyn; ‘- Sorunuzun yanıtını vereyim; Karımdan süt emmeyi bırakın bahçemdeki kart mandanın memelerini dahi Şumenıkoya pislettirmem’ diyerek aralarından ayrıldı.

Şumenıko bu olan olayların ardından iyice pustu bir daha sesini çıkartmadı.

TLEVUSTEN Yusuf tarafından, halk arasında anlatılan bu olay 1957 yılında Zekoşnığ Sanat-Edebiyat almanağında düzenlenerek yayınlandı.


Çeviri; AÇUMIJ Hilmi