Pşı-vorklara hiç
kimse ateş etme özgürlüğüne sahip değildi, onlarsa istedikleri gibi ateş
ediyorlardı. Dyepçen Huseyn fekol’dı. Yiğit bir delikanlıydı, iyi koşumlu bir
atı da vardı.
Bir gün kendisi
yokken, binek atı ahırdayken, telaş-kaygı
dolu bir gürültü işitildi.
Dyepçenlerin
Şumenıkolar komşusuydu. Şumenıkolar güçlü dirayetli bir vork ailesiydi. Şumenıko
bu yüzden, kendi atını da sakındığından, Dyepçenlerin ahırına gidip Dyepçen
Huseyn’in atına atladı, gürültünün geldiği yöne doğru atı sürdü.
Dyepçen Huseyn’de telaşla eve döndü, ahıra gittiğinde atı bulamayınca karısına;
- At nerede ? diye sordu.
Eşi ise Dyepçen’i;
- ‘Şumenıko
geldi, ata binip çıktı’ diye yanıtladı.
Dyepçen hiç bir
şey söylemeden Şumenıkonun ahırına gitti. Ahırda eğer de asılıydı. Onu aldı,
Şumenıkonun binmeye sakındığı iyi bakımlı binek atına atladı insanları
telaşlandıran gürültüye o da atı sürdü.
Şumenıko ile
Dyepçen Huseyn orada karşılaştılar. Şumenıko O’nun atına bindiğini görünce
hayret etmekle birlikte iyice kızdı.
Kendine güvenen
bir vorktu, bu yüzden delikanlının üzerine gidercesine;
-Neden benim
atıma bindin? diye sordu.
-Benim atım
yerinde olsaydı seninkine binmezdim, benim hareketim ancak senin davranışının
karşılığıdır.
Kibirli vork; ‘-
Ben atımın nerede olduğunu bile bile senin atına bindim, istediğime binerim, bu
benim hakkım, benim yaptığıma sen karşılık verme hakkına sahip değilsin.’ dedi.
Dyepçen; ‘- Şumenıko,
bana sorsaydın emanet at verirdim, ama böyle zıvanadan çıkmışcasına davranma,
senin arzunu ben gerçekleştirmeyeceğim’ dedi.
- Köpoğlu, köpek
soylu, sende benimsin, atın da benim. Sana istediğimi yaparım, neyin davasını
güdüyorsun? Canını almadan hemen attan atla bakayım! diye Şumenıko küfür etti.
Dyepçen; ‘-
Şumenıko bana küfretme’ dedi.
İki adam orada
takıştılar. Şumenıko çoktandır Dyepçen’i benzetmek istiyor bahane arıyordu. Dyepçen’in
atına da gönlünü kırmak niyeti ile binmişti.
Şumenıko iyice
ağzını bozmaya başlayınca Dyepçen bunu kabul etmeyerek çokca ‘ağzını kapa, sus’
diye cevap verdi. Şumenıko bununla da yetinmeyerek kamçının ucundaki deri
parçasını Dyepçen Huseynin yüzüne yüzüne sürttü-vurdu. Böylece insanların
arasında Fekol’ delikanlının onurunu iyice incitti.
Böylesi bir erlik
göstereceğini hiç kimse beklemezken Dyepçen hiç bir şey söylemeden tüfeğini
kaldırıp Şumenıkoya ateş etti. Fişek, hazırları parçalayıp, et parçasıda
kopartarak koltuğunun altından çıktı. Dyepçen Şumenıkoyu böylece yaraladı.
Pşı vorklar ise; ‘Allah
Allah, bu nasıl bir şey, bir fekol’ silahını bize nasıl kaldırır’ diye
hareketlendiler. Dyepçen’i öldürmek için aralarından bir grup öne atılır.
Aynı zamanda
fekol’lerde Dyepçen’i korumak üzere atılırlar.
- ‘Dyepçenin
etinin-kılının takipçisi olacağımıza, şu gökyüzü başımızın üzerinde şahit olsun’
diye yemin ederler.
Ressam Godova A. A. 'Çoban' isimli eseri 1957 - Zekoşnığ |
Pşı-vorklar bir
müddet geceleri Dyepçen’e pusu kurmalarına rağmen onu (bir türlü) vuramazlar. Gün
ışığı doğduğunda (pusu kurdukları yerden) yamçılarını silkeliyerek kalkıp
ayrılırlardı. Dyepçeni vurduklarında, ardı sıra iyi şeyler olmayacağına kanaat
getirince ‘mahkeme’ aracılığıyla onların aralarını yapmaya karar verirler.
Pşı-vorklar; ‘-Mahkeme
kuralım, kan akıtmadan aralarını bulalım’ diye ortaya çıkarlar.
Mahkeme heyeti
biraraya gelip sorun üzerinde görüşür. Şumenıko daha elit-varsıl (лъэрыхь),
vorktu. Bu yüzden ilk ona ‘neye razı geleceğini’ sordurttular.
Şumenıko; ‘Dyepçen
Huseyn bana eşinin bağrından süt emdirtirse onunla barışırım’ dedi.
O tarihlerde
Dyepçen Huseyn henüz yeni evlenmişti. Evlendiği eşi ise ‘daha güzeli henüz
doğmadı’ denilecek güzellikteydi. Şumenıkonun
kendisi de o kadınla genç kızlığında flört etmiş fakat kadın ona varmamıştı. Bu da Şumenıkonun kinlenmesinin sebeplerinden
biriydi. Bu yüzden kadının bağrından süt
emip bu şekilde de Dyepçen’in onuruna dokunmak, kendisi ile evlenmemiş
kadınında yüzünü karartmak fikri aklına gelmişti. Vorklar ise bu isteğinin
altında yatan şeyi bilmediklerinden ‘Bu kadarcık bir şeyle Deypçenle
barışacaksan O da bir şey demesin artık’ dediler.
Mahkeme konuyu
görüşüp, aldıkları kararı bildirmek üzere halkı topladı.
- Şumenıkonun (akıttığı)
kanının bedeli olarak Dyepçen Huseynin
eşinden süt emmesinin yeterli olacağı hükmüne vardık. Bu, aralarında bir daha böylesi
olayların olmamasını sağlayacak Tanrısal bir bağdır. Mahkemenin aldığı karar
bu. Karara Şumenıko uyacağını bildirdi, kan bedeli hususunda dava gütmeyecek,
Dyepçen Huseyn buna sen ne diyorsun?’ diyerek Huseyn’e de sordular.
Dyepçen Huseyn
yiğitliğinin yanısıra keskin zekalı ve dik duruşluydu, kendisine de
güveniyordu. Şumenıko’nun, karısı vasıtasıyla da onurunu kırıp ardından kendisini
maskara etme niyetinde olduğunu gördü. Cevap vermeden önce bir müddet düşündü.
-‘Ama hiç birşey
söylemiyorsun, bu kadar halk seni bekliyor’ dediklerinde ise;
Dyepçen Huseyn; ‘-
Sorunuzun yanıtını vereyim; Karımdan süt emmeyi bırakın bahçemdeki kart mandanın
memelerini dahi Şumenıkoya pislettirmem’ diyerek aralarından ayrıldı.
Şumenıko bu olan
olayların ardından iyice pustu bir daha sesini çıkartmadı.
TLEVUSTEN Yusuf tarafından,
halk arasında anlatılan bu olay 1957 yılında Zekoşnığ Sanat-Edebiyat
almanağında düzenlenerek yayınlandı.
Çeviri; AÇUMIJ Hilmi