Uzun zamandır bizim
mahallede oturuyorum.
Mahallemizin
esnafı ile aram iyidir. Sadece mahalle sakini gibi değil, kendilerinden
biriymişcesine ilişkimiz var(dı).
Beş-on yıl önce bir arkadaşımla birlikte mahalle aralarında meyve-sebze satardık.
Laf aramızda Maykop'ta hangi apartman günde kaç
kilo patates alma kapasitesine sahip, hangi sitede egzotik meyvalar rağbet
görür falan bilirim.
Mahallemizin
esnafı ile tanışıklığım taaa o zamanlara dayanır.
Beni ‘Halimçik’
diye çağırırlar. Bu ismimin Rusca söylenişinin, kısaltılmışıdır.
***
Şimdi mandalina mevsimi.
Malum, Maykop'ta mandalina
yetişmiyor. Hepsi ithal. Bir kısmı Türkiye'den
diğerleri ise Abhazya’dan (Abhazyadan olanlar ithalden sayılır mı emin değilim).
Ah ne vardı
sanki. Türkiye neden şu uçağı düşürdü...
Sokaktan eve
dönerken artık esnaftan saklana saklana eve gitmeye çalışıyorum.
Ama mümkün mü....
Esnaftan, adını
söylemeyeceğim ama Hatıkuay olanı;
- 'Halimçik! Bir gelsene.
Şu mandalinanın tadına baksana' diyor.
Allah, Allah
altından muhakkak bir şey çıkacak ama hayırlısıyla...
Tadına bakıyorum.
Güzelmiş diyorum. Ekmeğimi satın alıp kiosktan çıkmaya çalışıyorum.
-Zeba, zeba tewk’ore?? Hele, hele bir dursana nereye gidiyorsun?
Ne olduğunu
anlamadan duruyorum. ‘-Sizinkiler mandalinaları zehirlediyse, sende denedikte,
biraz bekle, zehirin etkisi hemen belli olmaz’ diyor.
Başına toplanan esnaf gülmekten kırılıyor.
Başına toplanan esnaf gülmekten kırılıyor.
Sonraki gün,
Mamhığdan olan esnaf sesleniyor ‘-Açumıjır, sizinkilerin limonlarını kimse
almıyor, mecbur hepsini sana satacağım.’ diyor...
Evin yakınlarında
birisinin ‘Açumıjır’ diye seslendiğini duyduğumda, tüylerim diken diken olmaya ‘Esnaf
acaba şimdi nasıl bir şaka düşündü’ demeye başladım.
***
Türkiyedekiler,
bu konuda siz ne yapıyorsunuz?
Koca koca
federasyonlar, siz niye varsınız.
Hey partili
federasyon, uyuyormusunuz, siz uçaklardan anlarsınız, uçak muçak tutuyordunuz
ya, o yüzden diyorum.
Hem, Murat
ağabeyde sizinle birlikte değil mi? O Rusyanın psikolojisinden anlar, Aynı Rusya gibi, O da eski komünist değil mi?
Bir el atsanız,
Murat ağabeyle falan konsolosluğa gitseniz, sizin 'konsolos sohbeti' tecrübenizde var. ‘-Uçağın parasını kendi aramızda toplayalım dedik.' falan
deseniz....
Ne hora geçer
biliyor musunuz.
***
Kaf-kaf ‘En
büyük Kaf bizim Kaf’ federasyonu…
Sizde öyle
bir köşeye saklanmayın. Sizinde uçak tecrübeniz var biliyorum.
Çerkeslerin yakınında, kıyısında bucağında olan ülke cumhurbaşkanlarına 'binsin gezsin diye' uçak
tutmalar falan….
Sizde uçaktan
anlarsınız.
Konsolosluk çay günleri deseniz. Sırf tecrübesiniz yani...
Konsolosluk çay günleri deseniz. Sırf tecrübesiniz yani...
Sizde Ankara'dan
yüklenip, uçağın parasını ‘-Biz Kaf-kaf cinsi-grubu’ olarak aramızda toplamaya
karar verdik deseniz.
Vallahii hora geçer.
Eninde sonunda
Türkiye ile Rusya anlaşacak, sanki hiç küsüşmemişler gibi olup kucaklaşacaklar bunu
biliyorum....
Bu arada sizde,
böylece kendinizi göstermiş olursunuz, uçak parası toplayamazsanızda ziyanı yok,
niyetinizi belli etmiş olursunuz...
Bende ballandıra
ballandıra bu yaptıklarınızı mahallemiz esnafına aktarırım, bu da tüm Maykop
esnafına yayılır...
Haydisenize.....
Oh bende,
kurtulurum, mahallede birisi ‘-Açumıjır!’ dediğinde, ‘-Yine nasıl bir şaka
düşündüler.’ kaygılarını üzerimden atarım.
Esnaf bu, ara
bozmaya gelmez.
Not; Fotoğraf mahallemin esnafına ait değil, ama işte aynı o hınzır gülüşle ikram edilen şeyin arkasından patlatılacak espiri....Aynı işte, aynı bakışlar...
AÇUMIJ Hilmi