Blogda Ara

25 Şubat 2016

Yetenekli miymişim ne?

Son günlerde karakalem resim yapıyorum.

Zevk alarak, hoşlanarak bir şeyler çiziyorum....

Bunlar arasından bazılarını sosyal ağlarda (facebook) paylaştım.

Bazı arkadaşlarımın, dostlarımın portrelerini çiziktirdim....

Kimisi kıramayacağım dostlarım, kimise de büyüklerim...


***



Aman, aman bir çok övgü aldımki, şaşırdım kaldım....

Nasıl çiziyorsun, ne güzel oldu, ne kadar yetenekliymişsin, sen  sanatkarmışsın da haberimiz yokmuş....

Ne yalan söyleyeyim insanın hoşuna gidiyor...

Ama, gerçeği de söylemek gerekiyor. Sanatkar değilim, hatrı sayılır bir yeteneğim de yok....

***


Parkta, bahçede rastladığım arkadaşlarım, ‘-Haydi, bir resmimi çizsene’ diyorlar...


Sanıyorlarki, öyle hemen çizebileceğim....

Yanılıyorlar....

Kopya çekiyorum.

Hemde hiç azımsanmayacak oranlarda kopya çekiyorum....

İnternet üzerinde resim çizmekle alakalı yaptığım aramalarda ‘portre’ çizim(i) ile alakalı şaphelerin (normların, standartların) yer aldığı kılavuz çizimler buldum...

Bu çizimler arasında seçtiğim genel formları bir sayfa üzerine çizerek kendime bir şablon hazırladım...

Yüzlerin genel hatları, burnun bitiminden başlayan bir topu andıran kafa çanağı ve altında değişik şablonlarla ifade edilebilecek çene kemiği ile şekillenen portreler....


Bazı arkadaşların çizdiğim resimleri kendilerine benzer oluyor, bazılarınınkisi ise pekte benzemiyor...


‘Beni, düzgün çizmemişsin... Bu çizdiğin ben değilimki’ vs. gibi tepkilerde alıyorum...

‘-Benim resmimi bir daha çizsene’ de diyenler çıkıyor.

Tabii haklısınız, o çizdiğim resim siz değilsiniz.

Bu ise, baka baka yüzünüzün hatlarını yerleştirdiğim şablondaki kalıplara yüzünüzün yapısı uymuyor demektir...

***


Yaptığım resimlere dikkat edecek olursanız, hiç birinde hiç bir organın tam çizilmediğini göreceksiniz.


Çünkü bu konuda (resimde) çokta yetenekli değilim.

O çıkarttığım şablonlara uygun olarak gözlerden (gözbebeklerinden) birisini ve burun deliklerinden  birisini yerine yerleştirebildiysem işin büyük kısmını aştım demektir.

Bunlara kulağın en alt veya en üst noktasını da uydurabildiysem, etraflarına çizdiğim organın en kaba taslak şeklini andıran bir gölge-leke çiziyorum, oldu bitti...

Bazen kendi kendime bu noktaların tam yerini tesbit edemediğimde, kağıda istediğim şekilde  o üç-dört noktayı yerleştiremediğimde, monitör üzerinde arkadaşımın fotoğrafını büyütüyor, bu noktaların yerini tesbit ediyorum.

Resmin büyük çoğunluğunu (nerede ise tamamına yakınını) siz kafanızda canlandırıyorsunuz....

Kısaca hiç azımsanmayacak oranda kopya çekiyorum.



Sanat ise, sanatçı ise bambaşka bir şey...


Yukarıda size bahsettiğim şablonlara uygun çizimler yapmak belki zeneatla daha fazla alakalı...

Bu ve benzeri şablonların kesinlikle dışına çıkmadan benim yaptığım gibi ortaya konulan şeyler sanattan ziyade belki zenaata daha yakındır (bence)....

Her biriniz, benim yaptığım gibi yapabilir.

Bu eğitimle, tekrar tekrar defalarca çizmekle alakalı bir şey...

Bazen bu şablonlara tamamen uyarak, şablonun istediğinin dışında bir şey kesinlikle yapmayarak oluşturulmuş sanat eserleri de var...

Eski yunanlıların yaptıkları heykeller hep böyleler, idealize edilmiş satandartlaştırılmış şablonlara uygunlar..  

Bazende bazı sanat ekollerinde şablonların sadece bazı kısımlarının değiştirilmesi de mümkün.

Mesela eski Mısırlıların yaptıkları resimlerde insanların yüzleri profilden çizilirken sadece gözlerinin önden çizilmesi gibi..

Sovyetler döneminde çizilen koca koca eller- ayaklar da bu bağlamda....

Bir de bu şablonları tamamen değişik yorumlayıp kendi içinde mükemmel şablonlar oluşturmuş dahilerde var, mesela ne bileyim Picasso....

İşte sanat ile zenaat böylesi bir şey...

Aralarında bir sınır varsa bile bu sınırı net olarak çizebilecek kadar bu konulardan anladığımı da düşünmüyorum...

Net olarak bildiğim şey ise, benim yaptığım şeylerin zenaat kısmına gireceği...

***


Birde arkadaşlarım öneri falan sunuyorlar...


‘Yaptığın bu portreleri ahşap üzerine yapsan, dağlasan satarsın, ticaretini yaparsın...’ diyorlar.

Yok böyle bir şey...

Böylesi bir şey yapacak bende birikim yok...

Sadece yukarıda gördüğünüz o şablonlara uyan, benzeyen yüzlere sahip olanların portrelerini belki kendilerine benzetebilirim...

Bunlar dışındakiler ise beni aşar...

Söz konusu şekilde bunu gerçekten para kazanacağım bir zenaat olarak icra etmem içinse yüzlerce binlerce defa çizimler yapmam, baktığım gibi görmem ve aktarabilmem gerekir...

Arada kopya da çekmemeliyim...

İşte bütün bunlar hem ayrıca bir yetenek ve pek çok çaba-çalışma istiyor...

Ne zaman sıkılırım, ne zaman bıkarım bilmiyorum....


Ama bir zaman sonra bana bu uğraşının bıkkınlık vereceğini de biliyorum.

Yeteneğiniz az ise, yapabileceğiniz çokta şey yok, bir zaman sonra kendinizi tekrarlamaya başlarsınız.

Çünkü geliştirecek yeteneğiniz yok ise aslında geride bir şeyiniz yok demektir.

Sadece el alışkanlığınız ilerler, tek düze herkesin biraz çaba ile yapabileceği şeyler ortaya koyarsınız.

Yeni şeyler yapamayınca, devamı gelmeyecek, herhangi bir anlam ifade etmeyecek olunca bu iş tadını kaybeder.

Birde inanın herkesin resmini yapabilmem mümkün değil....

Kıramayacağım arkadaşlarımın dostlarımın, akrabalarımın ve kendi kendime çizmek istediğim şeylerin resmini yapabilirim.

Bu yüzden boşu boşuna küsmeyin derim...
  

AÇUMIJ Hilmi