Günümüzde Kızıl Otlak (Krasnaya Polyana) diye isimlendirilen
yerde 21 Mayıs 1864 tarihinde Kafkas savaşının bittiği ilan edilerek bir askeri
geçit töreni düzenlenmişti. Kuzey Batı Kafkasyada yaşayan Adıgeler ve diğer
halklara karşı verilen savaşın zaferle sonuçlanmasını Rus Çarlık ordusu
mensupları kutlamışlardı.
Çar II. Aleksandr Kafkasya'da bulunan Rus orduları komutanına yazdığı mektupta ''Bayım, 150 yıl kadar önce başlayan batı kafkasyayı fetih savaşını bitirmek sana nasip oldu, Rus ulusuna ilk defa 'artık Kafkasyada bizi dinlemeyecek millet kalmadı' deme hakkına sen sahipsin'' diye yazmıştı.
Çarlık ordularının başarılarının belirteci olarak 12 temmuz
1864 tarihinde Subay ve rütbesiz askerlere Kafkasyanın fethi adına verilecek
'Haç' belirlendi. Aynı zamanda bu savaşa iştirak etmiş, 20 yıl askerlik yapması
gereken eratın askerlik süreleri 5 yıl kısaltıldı ve askerden ayrılacak
olanlara fethedilen ülkeden elde edilen topraklardan pay verilmesi
kararlaştırıldı.
Bütün
bunları kanlı bir bayram olarak ele almak mümkün. Kafkas savaşlarının Adıge ulusuna getirdiği herşeyi dile getirmek zor, Rus
Çarlığı tarafından uygulanan şeyler ulusu yok olmanın eşiğine getirdi.
1829
yılında Edirne Anlaşması ile belirlenen şeyleri Rus çarının uygun görmesi
neticesinde, Adıgeler bu anlaşmayı kabul
etmedikleri için Batı Çerkesyaya Rus orduları girdi ve Kafkas savaşı daha
kuvvetli alevlendi. Rus ordusu mensupları Adıge
köylerini yakıyor, ailelerin sahip oldukları hayvan ve mülklerine el
koyuyorlardı. Kafkas savaşına iştirak eden M. F. Federov'un yazdıklarına göre; '1836
yılında Rus ordusu bazı Adıge köylerini
yakmıştı, O tarihlerde en zalimane davrandığı söylenen kişi G. H. Zass idi.
1834 yılı içerisinde onun orduları Pşıze (Kuban) ile Labe arasındaki bölgede yaşayan adıge
köylerini yıkmıştı.'
Çarlık
Komutanlarının arzularının içerisinde Adıge
topraklarında yaşayanların ya tamamen yokedilmesi ya da sürülmesi gerektiği yer
alıyordu. Bu konu hakkında görüşme yapmak üzere Kafkas orduları Başkomutanı A.
İ. Baryatinski Vladikafkas'ta bir toplantı organize etmişti. Bu toplantıda feth
ettikleri topraklarda yaşayan halka ne yapılacağı konusuna değinildiğinde
toplantı katılımcılarının ortak bir düşünceye sahip olmadıkları ortaya çıktı. 1864
yılında Pşıze (Kuban ) ardında yapılacaklar
hakkındaki planda bu bölgede yaşayan halkın tamamının göç ettirilmesi için iki
hususun çözülmesi gerektiği belirtiliyordu; birincisi ya gösterilen yerlere
yerleşerek Rus çarına iteat etmeleri ya da topraklarını terk edip Türkiyeye
gitmeleri...
1861
haziran ayında Şapsığ, Abadzeh ve Vubıh temsilcileri Şaçe (Soçi)'de korudukları
tüm topraklarda hüküm sürecek 15 kişiden oluşan bir meclis kurdular. Meclis
ülkeyi 12 bölge halinde her bölgeye bir müftü ve Kadı ataması yapılması yanında
başka konularda da kararlar almıştı. Tüm atananlarda Meclisin verdiği vazifeleri
yerine getirmek zorundaydı. 1861 yılı
yazında Meclis üyeleri Çarlık ordusu kommutanları ile yaptıkları
görüşmede savaşsız- barış içerisinde toprakların tamamının kendilerine
bırakılmasını sağlamak istediler. Pşıze (Kuban )
bölgesi Ordusu Komutanı N. İ. Yevdekimov bu konuya ilişkin isteklerinin hiç
birisini gerçekleştirmedi.
Çar II. Aleksandr 1861 Eylül ayında Pşıze (Kuban)
ardında bulunduğunda Adıge ve Vubıh
temsilcileri ile görüştü. Temsilciler
kendi dağlarında yaşama imkanı verilirse Rusya hükümetine bağlanacaklarını
belirttiklerinde, Çar, Rus Orduları komutanlarının tüm söylediklerini yerine
getirmeleri gerektiğini, kendilerinin aldığı kararlardan hiç bir sonuç
alamayacaklarını söyledi. Dağlıların temsilcilerine Abdzahların bir ay
içerisinde kendilerinin Pşıze (Kuban ) nehri
kenarlarına göç etmeyi ve burada onlara sonsuza kadar kullanmak üzere verilecek
topraklara yerleşme kararı almaları gerektiğini ya da böyle davranmayacak
olurlarsa Türkiyeye gitmelerini söyledi. Çarın söylediklerine Dağlılar razı
gelmediler. Ardından Adıgeleri savaşın yıkıcı-yakıcı ateşi daha kuvvetli
vurmaya başladı.
Adıgeler
Pşıze (Kuban ) bölgesinde kendilerine
gösterilen topraklara razı olmadılar. Gerçeği dile getirecek olursak Çar ordusu
komutanlarından bazıları da bunun gerçekleştirilemiyeceğine inanıyordu. Örneğin
Kafkas Orduları komutanı Çar Nikolay oğlu Mikhail 1863 Ağustos ayında Rusya
Askeri Bakanı D. A. Milyutin'e; ' Doğruyu söylemek gerekirse, dağlılar göndermek istediğimizi söylediğimiz bölgede
yaşayamazlar, bu yüzden onların büyük çoğunluğunu silahla bizim verdiğimiz
talimatlara uymaya başlamadan yoketmeliyiz' diye yazmıştı.
Adıgelerin
arzuları dışında Türkiyeye sürüldükleri zamanlarda daha önceden Adıgelerin
yaşadıkları Karadeniz sahillerinde Çarlık yönetimince toplama kampları
oluşturulmuştu. Yönetim dağlıları seçimi
olmayan bir durumda bırakmıştı. Buralarda pek çoğu ölüyordu.Örneğin bu
kamplardan Novorosisk yakınlarında bulunanında Türkiyeye sürülmek üzere
toplanan Adıgelerden 1480 kişi 1864 yılında ölmüştü. Rusya İmparatorluğunun o dönemlerde
uyguladığı politikalar gereği Türkiyeye çıkmak zorunda kalan Adıgelerden pek
çoğu kıtlık ve hastalıklardan ölüyorlardı.
Yukarıda da
belirttiğimiz gibi 21 Mayıs 1864 tarihinde savaş bitirilmişti. Yenilen Adıge
ulusu topraklarını terketmek zorunda kalmıştı. O döneme ait belgelerden
birisinde belirtildiğine göre 1864 yılında tarihin benzerini görmediği olaylar
oldu; Varlıklı, silahlı, Pşıze (Kuban) nehrinin üst taraflarından Anapaya kadar
olan bölgede yaşayan Kafkas dağ silsilesinin büyük kısmını elinde tutan halk
birden topraklarımız üzerinde yok oldu.
21 Mayıs
bütün Adıgelerce Yas ve Anma günü. Adıge Cumhuriyeti Kanun koyucu organlarının
1990 yılında aldığı kararla o tarihten itibaren 21 Mayıs Adıgeyde anılmakta. Adıgey
cumhuriyetinde yaşayan tüm halklar 21 Mayıs yas ve anma gününde geçmişte olan
olayları akıllarına getirerek, aralarında barış ve dostluk içerisinde yaşamanın
gerektiğini hep birlikte dile getiriyorlar.
Tarih Bilimdalında Doktor ÇIRĞ Ashad
Çev. AÇUMIJ Hilmi
Kaynak; 28 Mayıs 2012 - Adıghe Makh