Blogda Ara

7 Aralık 2016

ADIGELERİN BAŞLARINA GELENLERDEN...

Günümüzde Kızıl Otlak (Krasnaya Polyana) diye isimlendirilen yerde 21 Mayıs 1864 tarihinde Kafkas savaşının bittiği ilan edilerek bir askeri geçit töreni düzenlenmişti. Kuzey Batı Kafkasyada yaşayan Adıgeler ve diğer halklara karşı verilen savaşın zaferle sonuçlanmasını Rus Çarlık ordusu mensupları kutlamışlardı.

Çar II. Aleksandr Kafkasya'da bulunan Rus orduları komutanına yazdığı mektupta ''Bayım, 150 yıl kadar önce başlayan batı kafkasyayı fetih savaşını bitirmek sana nasip oldu, Rus ulusuna ilk defa 'artık Kafkasyada bizi dinlemeyecek millet kalmadı' deme hakkına sen sahipsin'' diye yazmıştı.

Çarlık ordularının başarılarının belirteci olarak 12 temmuz 1864 tarihinde Subay ve rütbesiz askerlere Kafkasyanın fethi adına verilecek 'Haç' belirlendi. Aynı zamanda bu savaşa iştirak etmiş, 20 yıl askerlik yapması gereken eratın askerlik süreleri 5 yıl kısaltıldı ve askerden ayrılacak olanlara fethedilen ülkeden elde edilen topraklardan pay verilmesi kararlaştırıldı.

Bütün bunları kanlı bir bayram olarak ele almak mümkün. Kafkas savaşlarının Adıge ulusuna getirdiği herşeyi dile getirmek zor, Rus Çarlığı tarafından uygulanan şeyler ulusu yok olmanın eşiğine getirdi.

Edirne anlaşmasının ardından Kuzey Batı Kafkasya'nın durumunu bu bölgede görevini sürdürmekte olan Rus subayları çok iyi anlıyorlardı. Örneğin F. F. Tornau şöyle yazıyordu; '1829 yılında Edirne anlaşması imzalandığında, Karadeniz'in doğu sahilleri Porteye kadar Rusya'ya ait olmuştu. Bunlar arasında Pşıze (Kuban) nehri ile deniz sahili arasındaki Abhaz devlet sınırına kadar topraklarda yer alıyordu.''

1829 yılında Edirne Anlaşması ile belirlenen şeyleri Rus çarının uygun görmesi neticesinde, Adıgeler bu anlaşmayı kabul etmedikleri için Batı Çerkesyaya Rus orduları girdi ve Kafkas savaşı daha kuvvetli alevlendi. Rus ordusu mensupları Adıge köylerini yakıyor, ailelerin sahip oldukları hayvan ve mülklerine el koyuyorlardı. Kafkas savaşına iştirak eden  M. F. Federov'un yazdıklarına göre; '1836 yılında Rus ordusu bazı Adıge köylerini yakmıştı, O tarihlerde en zalimane davrandığı söylenen kişi G. H. Zass idi. 1834 yılı içerisinde onun orduları Pşıze (Kuban) ile Labe arasındaki bölgede yaşayan adıge köylerini yıkmıştı.'

Çarlık Komutanlarının arzularının içerisinde Adıge topraklarında yaşayanların ya tamamen yokedilmesi ya da sürülmesi gerektiği yer alıyordu. Bu konu hakkında görüşme yapmak üzere Kafkas orduları Başkomutanı A. İ. Baryatinski Vladikafkas'ta bir toplantı organize etmişti. Bu toplantıda feth ettikleri topraklarda yaşayan halka ne yapılacağı konusuna değinildiğinde toplantı katılımcılarının ortak bir düşünceye sahip olmadıkları ortaya çıktı. 1864 yılında Pşıze (Kuban) ardında yapılacaklar hakkındaki planda bu bölgede yaşayan halkın tamamının göç ettirilmesi için iki hususun çözülmesi gerektiği belirtiliyordu; birincisi ya gösterilen yerlere yerleşerek Rus çarına iteat etmeleri ya da topraklarını terk edip Türkiyeye gitmeleri...

1861 haziran ayında Şapsığ, Abadzeh ve Vubıh temsilcileri Şaçe (Soçi)'de korudukları tüm topraklarda hüküm sürecek 15 kişiden oluşan bir meclis kurdular. Meclis ülkeyi 12 bölge halinde her bölgeye bir müftü ve Kadı ataması yapılması yanında başka konularda da kararlar almıştı. Tüm atananlarda Meclisin verdiği vazifeleri yerine getirmek zorundaydı. 1861 yılı  yazında Meclis üyeleri Çarlık ordusu kommutanları ile yaptıkları görüşmede savaşsız- barış içerisinde toprakların tamamının kendilerine bırakılmasını sağlamak istediler. Pşıze (Kuban) bölgesi Ordusu Komutanı N. İ. Yevdekimov bu konuya ilişkin isteklerinin hiç birisini gerçekleştirmedi.

Çar  II. Aleksandr 1861 Eylül ayında Pşıze (Kuban) ardında bulunduğunda Adıge ve Vubıh temsilcileri ile görüştü.  Temsilciler kendi dağlarında yaşama imkanı verilirse Rusya hükümetine bağlanacaklarını belirttiklerinde, Çar, Rus Orduları komutanlarının tüm söylediklerini yerine getirmeleri gerektiğini, kendilerinin aldığı kararlardan hiç bir sonuç alamayacaklarını söyledi. Dağlıların temsilcilerine Abdzahların bir ay içerisinde kendilerinin Pşıze (Kuban) nehri kenarlarına göç etmeyi ve burada onlara sonsuza kadar kullanmak üzere verilecek topraklara yerleşme kararı almaları gerektiğini ya da böyle davranmayacak olurlarsa Türkiyeye gitmelerini söyledi. Çarın söylediklerine Dağlılar razı gelmediler. Ardından Adıgeleri savaşın yıkıcı-yakıcı ateşi daha kuvvetli vurmaya başladı.

Adıgeler Pşıze (Kuban) bölgesinde kendilerine gösterilen topraklara razı olmadılar. Gerçeği dile getirecek olursak Çar ordusu komutanlarından bazıları da bunun gerçekleştirilemiyeceğine inanıyordu. Örneğin Kafkas Orduları komutanı Çar Nikolay oğlu Mikhail 1863 Ağustos ayında Rusya Askeri Bakanı D. A. Milyutin'e; ' Doğruyu söylemek gerekirse, dağlılar  göndermek istediğimizi söylediğimiz bölgede yaşayamazlar, bu yüzden onların büyük çoğunluğunu silahla bizim verdiğimiz talimatlara uymaya başlamadan yoketmeliyiz' diye yazmıştı.

Adıgelerin arzuları dışında Türkiyeye sürüldükleri zamanlarda daha önceden Adıgelerin yaşadıkları Karadeniz sahillerinde Çarlık yönetimince toplama kampları oluşturulmuştu.  Yönetim dağlıları seçimi olmayan bir durumda bırakmıştı. Buralarda pek çoğu ölüyordu.Örneğin bu kamplardan Novorosisk yakınlarında bulunanında Türkiyeye sürülmek üzere toplanan Adıgelerden 1480 kişi 1864 yılında ölmüştü.  Rusya İmparatorluğunun o dönemlerde uyguladığı politikalar gereği Türkiyeye çıkmak zorunda kalan Adıgelerden pek çoğu kıtlık ve hastalıklardan ölüyorlardı.

Yukarıda da belirttiğimiz gibi 21 Mayıs 1864 tarihinde savaş bitirilmişti. Yenilen Adıge ulusu topraklarını terketmek zorunda kalmıştı. O döneme ait belgelerden birisinde belirtildiğine göre 1864 yılında tarihin benzerini görmediği olaylar oldu; Varlıklı, silahlı, Pşıze (Kuban) nehrinin üst taraflarından Anapaya kadar olan bölgede yaşayan Kafkas dağ silsilesinin büyük kısmını elinde tutan halk birden topraklarımız üzerinde yok oldu.

21 Mayıs bütün Adıgelerce Yas ve Anma günü. Adıge Cumhuriyeti Kanun koyucu organlarının 1990 yılında aldığı kararla o tarihten itibaren 21 Mayıs Adıgeyde anılmakta. Adıgey cumhuriyetinde yaşayan tüm halklar 21 Mayıs yas ve anma gününde geçmişte olan olayları akıllarına getirerek, aralarında barış ve dostluk içerisinde yaşamanın gerektiğini hep birlikte dile getiriyorlar.

Tarih Bilimdalında Doktor ÇIRĞ Ashad

Çev. AÇUMIJ Hilmi