Blogda Ara

26 Aralık 2017

Nartlarla ümük sıkmanın alemi yok

Nartlar Çerkeslere (Adıgelere) ait destandır.

Çerkesler (Adıgeler) hepinizin bildiği gibi Kuzey kafkasyada doğup gelişmiş bir millettir.

Zaman içerisinde çevrelerindeki halklarla olan ilişkilerinde siyasi ve kültürel olarak kendilerine oldukça geniş bir hinterland da oluşturmuşlardır.

Nart destanları Çerkeslere (Adıgelere) aittir.

Çerkes (Adıge) kültürünün ortaya çıkarmış olduğu bir büyük epostur.

***



Zaman içerisinde siyasi ve (veya) kültürel olarak Çerkes (Adıge) etkisi altında kalan halklarda da Nart destanları bilinir.


Nart destanlarından bahseden tüm halkların (bu açıdan bakıldığında) en belirgin ortak noktası sadece Çerkeslerin etrafında yer alan halklar olmalarıdır.

Çerkeslerle tarihi komşuluğu olmayan hiç bir halkta, Çerkeslerin komşusu olmayan hiç bir halkta Nart destanlarından söz edilemez.

Nart eposu tamamı ile sadece Çerkesler ve onların kültürel hinterlandı da diyebileceğimiz etki alanlarındaki halklarca bilinir.

Çerkeslere yeni çağlarda komşu olmuş Rus ve Tatarlarda ise bu etkileşimi zayıf bir şekilde görürürüz.

Tatarların Çerkeslere yakın bölgede yaşayanları olan Nogay ve ‘Çerkeslerin dağlı diye tarif ettikleri’ Dağ Tatarları (Karaçay- Balkar) tarafından ise bilinir.

Çerkeslerin tarihte güneyden komşuları olan Abaza ve Gürcülerde ise Çerkeslere yakınlıkları oranında Nart destanları bilinir. Mesela Abazalar bundan haberdarken onların güney komşusu olan Gürcü halklarından migrellerde buna rastlanmaz.

Ama yine Gürcü halklarından olan Svanların Çerkeslerle olan komşuluğu sebebiyle bu destanı içselleştirdiklerini görürüz.

***



Uzun lafın kısası Nartlardan bahseden herkes sadece ve sadece  Çerkeslerin etrafında yaşamış halklardır.

Nart destanlarının merkezi hiç bir şüpheye imkan duymamacasına Çerkeslerdir.

Tarih içerisinde kültürel etki alanımızda bulunmuş her halkta (tüm komşularımızda, etnik kökenleri ne olursa olsun) Nart destanı izi görülür.  

Bunu inkar etmek olanaksızdır.

***

Arkadaşlar 21. yüzyıldayız.

Aklınızı başınıza almanız  gerekiyor.

Her biriniz Çeraşe Tembotun Zalıko Yerstemini okumuşsunuzdur.

Çerkes söylenceleri arasında Zalıko Yerstemin yer aldığından her biriniz de haberdarsınızdır.

Ünlü fars-iran destanı Zal oğlu Rüstemi duymayanınız yoktur.

20. yüzyıldaki büyük yazarımız (Çeraşe Tembot) hiç erinmeden, gücenmeden gayet rahat bir şekilde 19. yüzyıl çerkes yaşantısını ele aldığı tek atlı romanının kahramanına Zal oğlu Rüstem adını verebilmiştir.

Kültür böyle bir şey.

Çerkeslerin bir zamanların İran kültüründen etkilenmesi ne çerkes halkında ne de çerkes entellektüellerinde hiç rahatsızlık oluşturmaz.

Ama iranlı  birisi çıkıp Zaloğlu Rüstemden bahseden herkes, onunla alakalı söylenceleri dillendiren herkes İranlı sayılmalı derse ipler kopar.

***



İşte sizlerin yaptığı da öyle bir şey.

Çerkeslere komşu halkların boyunlarına ilmik geçirircesine, ümüklerini sıkarcasına ‘-Onlara da Nart diyelim. Nart şemsiyesi altında onları toplayalım’ demeleriniz çok ayıp.

Bunun adı şövenliktir.

Bunun adı diğer halkları küçük görmektir, atalarınızın oluşturduğu kültürle onları ezmeye çalışmaktır.

Hiç yakışık alır bir şey değildir.

İranlı birisi çıkıp Zalıko Yerstemle, Türk birisi ortaya çıkıp Hocayla (Nasreddin Hocayla) size böyle yaklaşırsa hoşunuza mı  gider. Gitmez değil mi?

Nartlarla komşumuz olan halkların ümüğünü sıkmayı bırakın.

AÇUMIJ Hilmi