Blogda Ara

8 Mart 2019

ÇERKESÇENİN GÜZELİ ÇOK GÜZEL - BU GÜN SEKİZ MART…


Sekiz mart dünya kadınlar günü..

Hepimiz severiz, acı çeker, güleriz.

İnsanız biz.

Bu hislerimizi çok güzel anlatan bazı kimseler de vardır, onlara aşık, şair veya ne bileyim işte iyi adammış deriz.

***


Ah, Kırımıze, ah....


Seni doğumunun yüzüncü yılında dünyaya anlatmak varda, anlatabilecek dil bende yok.

Suç sende değil.  

Suç bizde...

Adam gibi asimile dahi olamadık. İki arada bir derede nesilleriz.

Ne Çerkesçemiz senin diline, ne de Türkçemiz anlattıklarını anlatacak seviyeye ulaşmış değil.

***


Çerkesçe çok güzel bir dil. Herkesin dili kendine güzeldir...

Amma Çerkesçe de güzel be, kabul edin, insan böyle söylemeden edemiyor.

Hele hele çerkesçedeki güzel kelimesi yok mu?

DAXE.....

‘Güzel kız’ Çerkesçe nasıl denir?

Hepiniz bildiniz değil mi! Pşaşe dax... Peki (пшъашъэ гохь) pşaşe goh ne demek. Gönül alıcı kız dediğinizi duyuyor gibi oluyorum, halbuki hiç de öyle değil (size şu an türkçedeki gönül almak deyimi biraz uygun geldi, o kadar)

Güzel yemek demek zorunda kalırsanız, hele hele bunu ‘deşxın dax’ şeklinde söylerseniz, çerkesçe düşünenler gülerler...

Bunun yerine ‘deşxın goh’ demelisiniz.... Yemek türkçe deyimdeki şekli ile gönlünüzü almış olamaz değil mi?

***


Kırımız, seni ve emsallerini dünyaya taşımayarak, en azından Türkiyeye tanıtamayarak, Bizler türklere karşı da borçluyuz.

Bilgi-duygu paylaştıkça çoğalmaz mı, Türkleri senden, sanatından mahrum etmek belki günahımızdır da...

***


Bana güvenmeyin, bakın Türkçem yetmedi...

Bu gün kadınlar günü, Kırımıze ne demiş;

О ярэби, ярэби
Мы чIым тетыр пшъэшъаби,
Зым адырэр нахьы дах,
Гури нэри ащ пIэпах.

Aha da, Türkiyedeki o kadar kadının, kızın günahına girdik. Bu satırları Türkçeye çevirecek bir babayiğit yok mu?

Yok, yok hiç birinizi türkçe fakirdi falan diye ortaya çıkmayın, Yunus Emre, Nazım,Aşık Veysel türkçe yazmıyormuydu. Suç dilde değil, 150 sene o ülkede yaşayıp adam gibi o ülkenin dilini çğrenmeyen, adam gibi kendi diline de sahip çıkmayanlarda.

***


Haydi deneyelim bakalım, becerebilirsek dört satır çevireceğiz.

О ярэби, ярэби
Ya Rabbim, yarabbi

Мы чIым тетыр пшъэшъаби,
Bu yer’in üstünde çok da kız var,

Зым адырэр нахьы дах,
Biri diğerinden daha güzel,

Гури нэри ащ пIэпах.
Bu ‘durum da’ onlar gönlü(mü) de, gözü(mü) de elimden alıyor.

Olmadı değil mi?

Hele hele son satır hiç ama hiç olmadı. Yazarlık, şairlik bu işte.

Yukarıda değindik ya, gu (yürek) ve hın (almak) bir araya gelince, bir başka ‘güzel’ anlamındaki kelime ortaya çıkıyordu, Şair ona atıfta bulunmuş, haydi sıkıyorsa bunu türkçeye aktaralım.

Aman Allah’ım, şairlikle de yetinmemiş dilimizde henüz oluşmamış bir kelimeyi de inşa etmiş НЭХ- Neх...Gözü de aldırmış... Hemde buradaki almak, harmandan almak, ürünü kaldırmak anlamındaki gibi daha da derin... Гохь yetmemiş гох eklemiş, göz möz derken Allahtan canı ilave etmemiş...


Türkiyedeki kadınlar, Kırımıze gibi, bayanlara centilmen olan cömert olan birisini size tanıştırmadıkları için gördüğünüz tüm çerkeslere kızabilirsiniz, bunu hak ediyorlar.   

İşte bu da onu ‘aydın’  kılıyor.  

Sanatta aydınlık böyle olur herhalde.

Dil böyle zenginleştirilir.

Bize НЭХ kelimesini bir araya getirmeden bu sözcüğün gerekliliğini ve taşıyacağı anlamı aktarabilmek, az şey değil.

Türkiyede kenardan köşeden ‘-Haydi bu akşam şu aciz, zavallı  zayıf Çerkesçeye bir kaç kelime daha kazandıralım’ diyenlerin yaptığı gibi değil, dile işte böyle kelime ilave edilir.

Aciz olan dilimiz değil, asıl acizler ‘onu’ bilmediğinin farkında olmayanlarımız.

AÇUMIJ Hilmi