ЯIулэ цIынэхэмкIэ
Yaş uleleri
ile (1)
КъыздикIыгъэхэ шIуампIэхэм
Çıktıkları
(yumurta) kabuklarına
Еорэ чэтыжъыехэм фэдэ
Vuran
civcivler gibi
«-Мы кIэлэ Iулэ бетэмалыр тэ къидзыгъ»
шъумыIощтмэ;
"Bu
ule (şapşal 2) yomsuz (3) nereden (önümüze) düştü"
demeyecekseniz;
СыкъыздикIыгъэр къэбар гомыIу:
Geldiğim
yer gönlümüze hoş gelmeyecek havadis(le anılacak gibi):
Тыркум ис адыгэхэр
Türkiyedeki
Çerkesler
Джыри шыухэу мэзекIох..
Hala atlı
dolaşıyorlar, (süvariler)
Шыпэ Iупэр зыIыгъыр амышIэу,
Atın
önünden tutanı bilmeden,
Шы лъэбжъэ макъэм едэIухэзэ,
At ayak
sesini dinleye dinleye,
Онэгум хэчъыяхыгъэхэу,
Eğerin
göbeğinde uyuklaya uyuklaya
Шыухэу,
Süvariler,
Джа лъэбжъэ макъэр,
O (at)
ayağı sesi,
Якушъэ - онэгу орэдэу,
МэзекIох…
Dolaşıyorlar....
Зэу къэущыжьынхэба!
Hele bir
uyanmazlar mı!
Мыбгъум, набгъом исхэм
Burada,
(kuş) yuvasındakilerin,
Хэку ухъумакъоу къыдэнагъэхэм
Vatan
koruyucusu olarak arada-geride kalanların
Якъэбари къыIон горэ къыхэкIынба!?
IуакIэми шIыкIэ иI.
Sözün de (söylemenin de) usulü var.
Чышым тес сабыири,
Ağaç dalından ata binen çocuk da,
«-ЗекIо сэкIо» еIо.
'-Sefere gidiyorum' diyor.
Чы цIынэ пырацэм
Dallı budaklı yaş ağaç dalında
Шэсыгъэу сапэр еуты.
Atlanıp tozu dumana katıyor.
НышIур, сабыипIушIу,
İyi anne, iyi eğitimcidir,
Чыш шыум
Daldan atla süvari olanın
Ышъхьашъуи риутын,
Başına da vurur,
ЫIи кIиутын.
Eline de vurur.
Чэм лъакъо
İneğin ayağı
ШкIэ ыукIырэп зэраIоу,
Buzağıyı öldürmez dedikleri gibi,
АщкIэ Iащи шъхьащи
Bu yüzden eli de başı da sakat (4)
Хъугъэ щыIэп.
Olan yok.
Цэцэрыжъыр зимыкIасэ
Şiş kebabını sevmeyen,
Адыги, цIыфи щымыIэн фай
Çerkes de - her hangi bir insan da yoktur herhalde.
Пхъэ такъэхэр,
odundan takozları,
Чы цIынэхэр,
yaş dalları,
Зэхэугъоягъэу, хэгъэнагъэми,
bir araya toplayıp yaksanızda
Жъокъу машIо мыхъущтыр
köz ateşi olmayacaksa
ЫшъхьэкIэ щэлыды.
Üstünden parlar (yanar).
Адыгэ хасэ зыфаIоу,
Çerkes xasesi diye,
ТыркумкIэ зэхэщагъэр
Türkiyede kurulan (xaseyi)
Тырку IэнатIэм фэкIорэ
Türkiye makamlarına giden (çıkan)
Лъэоянэу агъэлыды.
Merdiven basamağı (gibi üstünden) parlatıyorlar.
***
***
Adıge Xabzesi
diye(rek)
Тижъыхэм и шытхъу
щагъэIугъэр;
Eskilerimizin
(atalarımızın) öygüsünü duyurdukları,
КIэкIэу пIопэн
хъумэ;
Kısacasını demek
gerekirse;
Псапэрэ гуапэрэ (5)…..
Psape ve guape
Адыгапсэрэ
адыгэгурэ
Çerkes ruhu ve
Çerkes yüreğini
БгъэIун пIомэ;
Duyuracağım der
isen;
КъыпIулъын фаер
Sahip olmak
zorunda olduğun şey
«Адыгэ макъ»!
‘Adıge makh’
Çerkes sesi
Сызхэтыр чыжьэрыплъ
закI
Arasında
bulunduklarım hep uzak görüşlü,
ПсэпэрышI,
гопэрышI закI
Hep psape, guape
işleyenler
Сыгур сыпсэр
дэкъацэм дедзэ закI.
Hep ruhumu
yüreğimi mengeneye atanlar.
Адыгэ макъэр
чыжьэрыплъ,
Adıge makh uzak
görüşlü,
Адыгэ макъэр
чыжьэ агъэIу!
Çerkes sesini
uzağa-uzaklara da duyuruyorlar!
Хэхэсыр шыу
тегъэпсахьыгъ,
Diaspora muntazam
(bir) süvari,
Шыр мычышмэ!
At(ı) ağaç dalından
olmasa!
ТыркубзэкIэ адыгэ
макъэр,
Türkçe çerkes sesini,
Чыжьэ зыгъэIурэр
сэрымэ,
Uzaklara duyuran bensem,
Сыгу-сыпс сыджым телъ
Yüreğim ruhum-canım
örs üzerinde.
Уэтаоу сшIэрэр-сшIырэр
Çekiç darbesi
(misali) bildiğim-yaptıklarım,
Сыгу егъэкIод закI!
Hep gukod (6)
Джары, зэрэ гукIодыр
наф,
Evet öyle, gukod ,
ПсэкIодымэ сэIо,
Ya psekod sa
diyorum. (6)
Лъэшэу сытещынахьыжьы
Kendimden
(bildiklerimden, yapıp ettiklerimden) çok ürküyorum.
Адыгэ макъэр
чыжьэрыплъ,
Adıge makh uzak
görüşlü,
Адыгэ макъэ зыIумылъыжь
Çerkes sesine
sahip olmayan
Чыш шыум,
Daldan ata sahip
süvarinin,
Сэри сыфэIотакIу!
Bende
anlatıcısıyım!
Псапэ гопэ горэ
хэлъмэ
Bunda psape ve
guape var ise
СшIэрэр-сшIырэр
Yaptığım- bildiğim
şeyler
Хабзэм ибзыпхъ!
Xabzem yibzıpx! (7)
***
АЦУМЫЖЪ Хь.***
Гур кIодымэ
Yüreği (umudu) yittiğinde
Лъачъэм хэкIы.
Ayakların (8)
koşusu eksilir.
Чышым икIи, илъи
Daldan atın
kuyruğu da, ayağı da
Сапэр ыгъэутысэу
Tozu dumana
katarak
Лъэнчъэу
лъэрчъэрэу
Tlençewu,
tlerçerewu (8) (ayaksız ‘ama’ ayağına hızlı)
ПкIашъэ быраб.
Yaprak topağı (9).
ЧIэмыт лъапсэр лъабжъэр
Olmayan kökü,
toynağı
Пырацэ быраб.
Dallı budaklı
salkım saçak topak (9).
КъычIэIукIырэр
Ondan duyulan
(ise)
Онэгу кушъэгу
орэд!
Eğer - beşik
ninnisi!
СыгукIэ, сыпсэкIэ
сыуплъэкIугъ
Canımla yüreğimle
irdeledim
КъасIорэр пцIы хэмылъэу
Söylediğim yalansız,
yalanı olmayan
ШъункIыгъэ шIуцIагъэ
хэмытэу
Karanlık, karalık
barındırmayan
Чыш орэд,
Daldan at(a)
şarkı,
Гьыны гынна,
Gını gınna,
Орида орида!
Worida worida!
ШIункIыгъи шIуцIагъи
хэмылъэу
Karanlığı,
karalığı olmadan
Ыгу стырэр сэры
гущ.
Yüreği yanan
benim guş (10)
ЗызгъэIэсэжьы,
сэшIэ;
Kendimi
sakinleştiriyorum, biliyorum;
Стыми, машIом имыIэр
Yanıyorsa da,
ateşin sahip olmadığı
Ныбжьыкъу дэдэр!
Kesinkes gölge!
AÇUMIJ H.
(1) Ule
kelimesinin türkçesini bilmiyorum, yumurtadan çıkacak civcivin gagasının
üzerinde sert bir katman vardır, bununla yumurtayı kırar, işte onun adı
Ule'dir.
(2) ule
kelimesi günümüzde deyim olarak dilimizde canlı bir yaşam sürdürür. Gagasında o
saçma sapan ulenin olduğu civcivin şapşal görüntüsünden esinlenen anlatımla,
saf, şapşal anlamında kullanılır.
(3) betemal kelimesinin türkçedeki karşılığı halk
ağızlarında uğursuz-gereksiz gibi anlam taşıyan yomsuz kelimesidir ama günlük
konuşma dilinde az kullanıldığı için dip notla açıklama gereği hissettim.
(4) Iащи шъхьащи ifadesinde kullanılan kelimelerden aşe aslında türkçede çolak demek fakat çerkesçe de Şe son eki ile bir organ adı sonlandığında bu organda sakatlık bulunduğunu ifade eder bu yüzden Iащи шъхьащи ifadesini 'eli de başı da sakat' şeklinde çevirdim, anlamını tam karşılamadığının farkındayım.
(5) Psape kelimesinin türkçedeki en yakın anlamlı karşılığı sevaptır, fakat psape, can ile ruh ile ilintilidir, bir benzeri olan guape ise yürekle alakalıdır, uzun lafın kısası psape ve guape kelimelerini karşılar türkçe sözcüklerin ne olduğunu araştırıp aktarma gereği duymadım.
(6) Psekod kelimesinin türkçede ilk akkla gelen karşılığı günah kelimesidir, ama söz cüğü açacak olursak ruhu-canı onların işlevini kaybettiren yok eden şey gibi bir karşılık buluruz, gukod kelimesi de aynı minval üzere, yüreğimizi kaybettiren- yok eden gibi algılanabilir, bu yüzden psekod ve gukod kelimelerini olduğu gibi aktarmayı uygun gördüm.
(7) Xabzem
yibzıpx! ifadesini de türkçeye çevirmekle uğraşmadım.
(8) Tle kelimesi enteresan bir sözcüktür. Türkçeye ayak veya bedenin, bünyenin alt tarafı, kısmı diye çevrilebilir, mesela Tlakho, tlapse, tlerçer, tlaçe vs. kelimelerinde bazen kök, bazen ayak ama her zaman nesnenin, canlının alt tarafına işaret eder.
İlgili kelimelerin kullanıldığı satırları bu gözle irdelersiniz.
(9) Bırab sözcüğü ile pırats kelimesine tam karşılık gelecek türkçe ifade bulamadım, ne yaparsınız dilim yetersiz.
(10) Guş kelimesini türkçeye çevirmedim. Hatırlayacak olursanız yukarıda daha önce aşe, şhaşe kelimelerine değinmiştim. Şe son ekinin organlara gelişi durumunda organın arızalı - sorunlu olduğunu belirtmiştim.
Guşe kelimesi de böyle bir kelime, günlük yaşamda defalarca duyduğumuz ayey guş ifadesi ne kadar da güçlü. Aşeyi çolak, şhaşeyi (haydi) kafadan kontak diye zorlayarak çevirebilsek dahi vallahi Guş sözcüğünü nasıl aktarabiliriz bir fikrim yok. Türkçede çerkesçedeki bu ‘şe’ son ekinin karşılığı olan bir kelime veya yapı illaki vardır diye düşünüyorum ama ben bilmiyorum. Bu yüzden kusuruma bakmazsınız diye umuyorum.