Ah Maykopta
cevizlere su yürüdü.
Malumunuzdur,
dünyada Çerkesler cevizle de özdeşleşmiş bir şekilde tanınırlar. İngilizcede
circassian walnut diye anılan ağaç anam-babam bizim bildiğimiz cevizdir.
Mayısta
Maykopta cevizlere su yürür.
Maykopta
cevizler kapkara kan ağlarlar.
***
Coğrafya
biraz da kaderdir.
Maykoptan
taa kuzey buz denizine uzanan kuş uçuşu yol üzerinde neredeyse hiç dağ yoktur.
Bazı yıllar
kutuplardan Mıyekuapeye kadar soğuk yel esebilir.
Dünyaca
ünlü ceviz ağaçları bu dondurucu soğuktan nasibini alır.
Misalen her
beş, on yılda bir gelen bu yıkıcı soğuk hava dalgasında ağaçların, sert kabuk
bağlamamış dalları ne kadar iri olsalar bile dondan zarar görür.
Yaralanırlar.
Bu
yaralarda kurtçuklar falan yuvalanır, kurumuş dalların kesilen budanan yerleri
ağaçlara su yürümesi ile adeta kapkara bir kan gibi akar.
***
Ben
Düzceliyim, doğduğum büyüdüğüm yer orası.
Ağaçları,
köyleri, köyde toprakla haşır neşir çerkesleri orada gördüm, aralarında
yetiştim.
Düzcenin yanyana bir köyü Abdzah iken diğer köyü Şapsığdır.
Benim yetiştiğim köy türkçede Sıracevizler adı ile de
bilinen bir Şapsığ köyü.
Günümüzde köyümde sıra sıra ceviz yetiştiğini düşünüyorsanız
yanılıyorsunuz.
Ceviz kütüğü para eder olunca hepsi satılmış.
***
Komşu köyler arasında Abdzah köyleri de var.
Onlar da cevizi bilirler. Ama ne hikmetse küçükken anlam
veremediğim bir şekilde cevizi, dışbudak ağacını (k’aye) genelde hep sanki
söğüt budar gibi budadıklarını görürdüm. Bizim tarlalarımızda kavak gibi
salınan bu ağaçları neden onların böyle budadıklarına anlam veremezdim,
kütükleri kütük olmaz, para etmezken onlar inadına ağaçlarını böyle budamaya
devam ederlerdi.
Kültür böyle bir şey işte.
Tarım kültürü, coğrafya....
***
Savaş kötü bir şey.
Hele hele tüm bir halkı yerinden yurdundan eden savaş çok
daha kötü bir şey.
Sadece o halkı değil, o halkla birlikte gelişmiş tüm kültürü
de yerinden söküp atıyor.
Bütün dünyada tanınan ceviz ağaçları artık Maykopta mayısta
gövdelerine yürüyen suyla kapkara kan ağlıyorlar.
Bu ağlak ağaçlar dünyada bize nam olmuş ağaçlardan çok
uzaklar.
Olmuyor, olamıyorlar...
***
Düzceye kutuplardan esen soğuk yel zor erişir, erişse de
sertliğinden geriye bir şey kalmaz.
Ama eski abdzahlar yine de cevizleri söğüt gibi budamaktan
kendilerini alamazdı, yenileri ise belki cevizin ağaçta yetiştiğini de bilmez
ya neyse.
Söğüt ağacı gibi yapılandırılan cevizin dallarını ayaz yaksa
ne olur ki, budarsın bir daha çıkar. Düzcede
o ayaz yoktur ama, Abdzahlar dededen babadan gördükleri usul üzerine
ceviz budasalar yine öyle budarlar herhalde (Benim söylediğimde laf yani, bu
işle uğraşacak birileri kalmamıştır ya neyse).
Kültür böyle bir şey işte, tarım kültürü diyerek burun
kıvırsak da durum bu.
***
Maykopun yeni sakinleri cevizi burada görmüşler, üstünden
asrı aşkın zaman geçmişse de ağaçları söğüt gibi budama aşamasına bir türlü
geçememişler, Adıgeler ise kolhozlar döneminde avuç içi kadar bahçelerini
cevize zapt ettirememiş onu unutmuş gitmişler.
Maykopta yine mayıs ayı.
Maykopta yine cevizler kap kara kan ağlıyorlar.
AÇUMIJ Hilmi