КъапIорэр
Гум илъыр,
Гум щыIэр арын
фай.
Гум щыIэм
ИIотакIу
ГущыI.
УдаIомэ,
ПIорэм,
АдаIонэу
ПкIэ иIэмэ,
УдэIокIомэ
Дао ухэфэнэп.
Ацумыжъ Хь.
DİNLE (DİNLEYEN)
Söylediğin
Yürekten,
Gönülde olan
olmalı.
Gönüldekinin
Anlatıcısı
Söz(dür).
Dinler isen
(Dinleyici olur isen),
Söylediğin,
Dinlenilebilesi
Değerde ise
(Bir de)
dinleyici isen
Davalık duruma
düşmezsin.
Açumıj H.
(İşin- satırların
espirisini, Gu şı’e ‘kalpte bulunan kelimeleri ile’ Guşı’e-kelime sözcüğünün
sessel olarak benzeşmesi ve lafzın çerkesçede gönüldeki ‘şey’ anlamında da
algılanabilir olması üzerine inşa etmiştim.
Kusura bakmayın.
Türkçe çevirisinde bu nüansı aktaramadım. Bir de buna da’o kelimesinin hem
‘dinle’ hem de ‘söz dinleyen kişi’ anlamlarını çağrıştırır şekilde satırlarda
kullanılması ilave olduğunda, türkçesi oldukça biçimsiz oldu.)