Blogda Ara

10 Mart 2010

Namaz Kılmak Her Zaman Farz Değildir Ama...

Türkiye’de yaşayan Çerkes(Adıge)lerin büyük çoğunluğunun İbni-haldun’u tanıdığını sanmıyorum. 

Sadece onu da değil; ‘Marks’ dediğinizde çikolata markası olan ‘Mars’la karıştıracak olanları da bir hayli çok. 

Renanmış, menanmış pek çoğuna hiç bir şey anlatmaz. Bende onları o kadar iyi tanımam. 

Tanımadığım bilmediğim insanları referans gösterip düşüncelerimi söylememde komik olmaz mı?


Ama Namazın şartlarını, namazın şart oluşunu farz oluşunu bilmeyenimiz yoktur. 

Namaz kılmak farzdır farz olmasına ama farz olmadığı zamanlarda vardır. 

Eğer tüm namazlarınızı zamanında kıldıysanız, yeni vakit girene kadar namaz kılmanız farz değildir

Bu herkesin bildiği basit bilgiden bahsediyorum; çünkü Çerkes(Adıge)lik’te benzer nüveler taşıyor. Bir Çerkes(Adıge)nin yapması gereken her şeyi hepimiz biliyoruz. Farzlarımızı bilmeyenimiz yok gibi. 

Diaspora’da yaşarken yapmamız gerekenler o kadar net ve açıklar ki, yinelemeğe altını bir daha çizmeğe bile gerek yok. 


Dilin kültürün muhafazası ve korunması için okulların açılması, ailelerin duyarlı olması, yabancı evliliklerinin azaltılması, kültürel ve siyasi yapılanmaların Çerkes (Adıge) ekseni etrafında şekillendirilmesi, var olan değerlerin derlenmesi vs. vs.

Vatanı ben ana-baba diye ayırmıyorum, vatan benim ve benim gibi düşünenlerin gözünde tektir, Çerkesya (Adıge ç’ınatle)dir. 

Vatan dışında yaşayan her Çerkesin (Adıgenin) bence en önemli çabası kendini koruyup geliştirmenin yanında vatana kavuşmaktır.

Aynı namaz kılmak gibi; toplu, cemaatle olduğunda sevabı ve faydası daha çoktur. 

Yapmamız gerekenleri yapacak bir cemaat toplanmıyor diye yapmamız gerekenler farz olmaktan çıkmaz. 

Daha aramızda, sabah namazının vaktinin girip geçtiğinin farkına varmayanlar var diyerek ikindi namazı vaktinde iken bile namaz kılmayanların çıkması, henüz gelmemiş yatsı namazını da şimdiden kılmak isteyenlerin var olması veya cemaat toplanmadı diye namaz kılmak istemeyenlerin var olması namazın bu vakitte, bu anda bize farz olmadığı anlamına hiç gelmez.

Dedim ya, üzerimize Çerkes olmamızın yüklediği zorunluluklarımız namaza çok benziyor. 

Aynı namaz gibi vakti geldiğinde kaçışımız imkânsız. 

Cemaat toplanmadıysa da, hastaysak ta (gerekirse gözlerimizle), savaştaysak ta, yolculuktaysak ta, her halükarda üzerimize düşen bu vazifeyi yapmalıyız. 

Kabul etmeyenleri neden kabul etmiyorsunuz diye zorlamaya da hiç hakkımız yok. 

Aynı namaz gibi. 

Kabul edenlere ise neden yapmadıklarını sormak sadece hakkımız değil hatta vazifemiz. 

Aynı namaz gibi.

Cemaat toplanmamış varsın toplanmasın, aramızda daha sabah namazını kılmayanlar varmış, varsın olsun, gelmemiş vaktin telaşında olup bu vakti boşlayanlar varmış onlarda varsın olsun ama bu vakti kaçırmamak lazım.

Diasporadan vatanına gelmiş olan ben ve benim gibilerin henüz diğer vakit girmedi, gelmedi diyerek namazın farz olmadığı zamanlarda yaşadıklarını düşünmeleri de doğru değil. 

Şapkamızı çıkartıp önümüze koyduğumuzda geçmiş namazları aklımıza getirdiğimizde hatalı kıldıklarımızı, hatta kılmadıklarımızı eda etmek hala üzerimize farz

Diasporada yaşarken yapmamız gerekirken yapmadıklarımızın, yanlış yaptıklarımızın telafisi için çalışmamız farz

Kafkas Dernekleri Federasyonunun bu şekli ile oluşmasına vesile olanlar, birer birer hepimiz değil miyiz? 

Diasporanın içinde yaşadığı ülkede elde etmesi gereken haklara sahip olmaması, bu konuda bir mücadelenin yeterince verilmemiş olmasında bizimde suçumuz yok mu? 

Var hem de nasıl var. 

Hala uyanmamış olanların uyumalarında da her birimizin suçu yok mu?..

Benim en affedemediğim şey ise yapılması gerekenleri bilip te yapmayanlarımız, yapmaları gereken her şey için bir topluluğun oluşmasını bekleyenlerimiz. 

Özgür bireylerin hareketlerinin toplumsal hareketin başlangıcı olduğunu anlamayanlarımız. 

Bu her şeyi bilip her şeyi anlayan fertlerin, yapmaları gerekenleri yaptıklarında o bahsettikleri toplumsal hareketlerin var olacağını anlamamaları bana ağır geliyor. 

Çerkes(Adıge) dernekleri kurulmalı mı? Evet kurulmalı.

Diasporada eğitim öğretim iletişim (kendi dilimiz ve kültürümüzle) hakkı elde edilmesi yönünde çalışacak örgütler kurulmalı mı? Evet kurulmalı.

Vatana dönmeli mi? Evet dönülmeli.

Dilin diasporada unutulmasının önüne geçilmeli mi? Geçilmeli.

Say-say bitmeyen yapılması gerekenler, bunların nasıl yapılacağını, nasıl yapılması gerektiğini insanımız bilmiyor mu? 

Biliyor hem de, ne iyi biliyor. 

Her hangi bir Çerkes(Adıge)ye bu soruları sorduğunuzda kendi inanç çizgisi doğrultusunda onlarca yöntem sunabilir. 

Onun cevaplayamayacağı soru ise ‘-Sen bu konuda ne yapıyorsun?’ sorusudur.
Hiç bir şey yapmadan bir toplumsal hareket, bir lider, bir örgütlenme bekleyenlerimizin sayısı hiç azımsanmayacak kadar çok.

Peki, onların bu tavırları sırtlarındaki yükü hafifletiyor mu? 

Hayır, hiç bir şeyi hafiflettiği yok, cemaat beklerken vakti kaçırıp kazaya kaza ilave etmekten öteye geçmeyen bir hareket. 

İlk önce kendilerinin yapabilecekleri şeyleri yapsalar, ardından aileleri ve çevreleri ve derken...

Lamı-cimi yok, her şey çok net ve berrak. 

Vatana döneninin de sırtında çok daha önce yapması gerekenleri yapmadığının ağırlığı var. 

Vatana dönmeyen ise hem önceden yapması gerekenleri yapmamış olmasının yükünü hem de bu gün, bu vakit yapması gerekenleri yapmıyor olmasının yükünü sırtında taşıyor.

Kısaca, henüz bize; namazın farz olmadığı, tüm namazlarımızı kıldığımız, üzerimizde yük bırakmadığımız bir an görmek uzak.

Açumıj Hilmi Özen