Blogda Ara

6 Eylül 2010

Çerkes Ulusal Kongresi "Adıge Lhepkh Zefes"

Öyle lafı eveleyip gevelemeye uzatmaya niyetim yok. Bir konu hakkında, özellikle biz Çerkes(Adıge)ler arasında, kişisel bir talebiniz çıkarınız yok ise rahat konuşabilirsiniz. 

Hava hoş, bu, diğer milletler için de farklı değil. Eğer bir konunun üzerinde duruyorsanız ve insanlar bu konudan sizin bir çıkarınız olduğunu düşünüyorlarsa çok temkinli konuşmanız gerekiyor. 

Ben oldukça uzun süredir Türkiye’den uzakta yaşıyorum. Hatta yaşadığım ülkede oldukça sağlam bir kökte salmış sayılırım. Ve Allah göstermesin, hiçte, Türkiye’ye geri dönmeyi düşünmüyorum. 


Türkiye’de Çerkes (Adıge)ler bir örgütlenme gerçekleştirecek olurlarsa bu örgütlenme içerisinde her hangi bir şekilde yer almam söz konusu bile değil. 


Yaşadığım yaşantıdan, ülkeden, Çerkesya topraklarından vaz geçip Türkiye’de bir örgütlenmeye katılmak için geri dönmeyi aklımın ucundan bile geçirmiyorum.  

Fakat, Türkiye’de Çerkes(Adıge)lerin gerektiği gibi örgütlenmelerinin ulusuma getireceği faydalarında bilincindeyim. 

*** 

Sadece ben olmamak üzere, başka arkadaşlarımızda, son zamanlarda Türkiye'deki örgütlülüklerimizi sorguluyorlar. 

Kaffed ve diğer benzeri örgütlerin üzerinde bu yazımda bir şeyler söylemek istemiyorum. Konu ile alakalı görüşlerimi yeterince dile getirdim.  

Artık ben ve benim gibi düşünenler, Çerkesya Yurtseverleri, acilen, tüm bu yapıları değiştirerek Çerkes(Adıge) yapılanması şekline getirmemizin gerekli olduğunun altını çizdik. 

*** 

Dernek, vakıf, klüp, spor organizasyonu, kültürel organizasyonlar, festival komiteleri vb. pek çok Çerkes (Adıge) örgütlenmesinin var olduğunu hepimiz biliyoruz. 

Bu yapılanmaların Türkiye'deki Çerkes(Adıge)lerin sorunlarının çözümünde yeterli olmadığını da hepimiz görüyoruz. Bu yetersizlik nedeniyle halkın desteğini de alamadığının farkında olmalıyız.  

Mesela yirmi binden - elli bine kadar Çerkes(Adıge)in yaşadığı söylenilen bir bölgedeki derneğimiz merkezden gönderilen destek olmaz ise kapatılmanın eşiğine gelebiliyor. 

Bunun açık anlamı, bu 20 bin veya 50 bin kişinin ihtiyaçlarını karşılayamadığı ve dolayısıyla bu kadar kimsenin desteğini alamadığıdır. 

Dolayısıyla merkezdeki bilmem kim bey’in dudaklarından çıkacak (ee parayı veren düdüğü çalarmış misali) lafa bakılması da doğallaşıyor. 

Kısır döngü böyle devam edip gidiyor. 

***

Yukarıda saydığımız yapılardan farklı olarak Partileşmekte göz önüne getirilebilir.. 

Partileşmek, Çerkes(Adıge)ler için oldukça zor, hatta imkansız gibi gözüken bir yapılaşma. Gerekliliğine ise ben inanıyorum.  

Parti, seçmeni ile yaşayan bir yapı. En radikal, toplumdan uzak başlangıç ile ortaya çıkmış bir partinin bile nihai hedefi kitle katılımını sağlayarak iktidara gelmektir. 

Partileşme geleneği ve mantığı  bunu gerektirir. 

Türkiye’deki Çerkes(Adıge)lerin ülke geneline dağılmışlıkları parti kurmalarının, partileşme yolunda ilerlemelerinin temel engeli. 

Türkiye genelinde sayıları  pek çok ülkenin nüfusundan daha fazla olan Çerkes(Adıge) halkı ne yazıkki hiç bir seçim bölgesinde (muhtarlıklar hariç) çoğunluğa sahip değil. 

Ülkenin yerli halklarından, Çerkes(Adıge)lere nazaran çok daha az sayıda nüfusa sahip olan başka ulusların ise bu anlamda daha şansları var. Mesela bir Gürcü partisi kurulursa Artvin ve dolaylarındaki nüfus yoğunluğu ile kendini temsil etme yetisine sahip olabilir. 

Bu konuda başkaları gibi Osmanlı İmparatorluğunu suçlamak yolunu da seçmiyorum. Çünkü günümüzün Finlandiyası veya Danimarkası kadar büyük bir ülkenin Çerkesya’nın yaşayanlarının % 90’ının sürüldüğü bir ülkede, bunların bir arada yerleştirilmeleri için bir ülke büyüklüğünde arazinin boşaltılması gerekirdi.  

Bu dağılmışlık Çerkes(Adıge) partisi kurulmasını zorlaştırıyor. Çünkü seslenebileceği tüm kitleyi bile arkasına alsa hiç bir seçim kazanamayacaksa, böyle bir parti zor kurulur. 

***

Aynı problem benzer bir şekilde Kafkasya’da vatanda dahi yaşanıyor. Ne yazıkki vatanımızda bile dağıtılmışlığımız sonucunda nüfus yoğunluğumuz az.  

Nüfusumuzun en yoğun olduğu Kabardey-Balkar Cumhuriyeti'nde bile Çerkes olmayan diğerleri ile başa baş geliyoruz. 

Cumhuriyetlerimizde oluşturulan yapılanmalarda eşitlik esasına göre ulusumuz kendisini milletvekilleri ve meclisler vasıtası ile temsil edebiliyor. Bu meclisler, parlamentolar Çerkes(Adıge)ce de Xase olarak algılanıyorlar, Xabze (yasa) kurucu organlar.  

Birde diğer xaseler varlar. Bunlarda Türkiye'deki dernekler misali üyeleri olan dernekler. Dikkat ediyor olmanız gerekir. Vatanda xase’den bahsedilirken önüne hangi tipte xase olduğunu belirten bir ön açıklama getiriliyor. Mesela Toplumsal hareket ‘Xase’ veya  Devlet-Sovyeti ‘Xase’ gibi. 

Bu aşamada Çerkes(Adıge) ulusunu, sadece bu ulusun çıkarlarını göz etmek için de bir örgütlenme kurulması gereği zaman içerisinde ortaya çıktı. Bunun neticesinde vatanda Çerkes(Adıge) zefes(kongre)leri oluştu. 

*** 

Vatanda Adıge Xaseler ilk kuruldukları dönemde, tarihimizde xaselerin yer aldığı anlama yakın bir anlamla yola çıkmışlardı. Tüm ulus birden, gerektiğinde, kendisi için gereken kararı xase aracılığıyla alabiliyordu.  

Örneğin Abhazya-Gürcistan savaşı esnasında halkın yüksek desteği ile ortaya, Abhazya’ya yardım etmek üzere biraraya gelmiş gönüllü Çerkes(Adıge) birlikleri çıkabildi. Devlet xasesi (parlemento) ve devlet buna karşı koyamıyordu. Bu gönüllüleri gözaltına alıp hapse atan Kabardey-Balkar Cumhuriyeti yönetimi bir müddet sonra bu toplumsal hareketin önünde duramayacağını anlayıp insanları serbest bırakmak zorunda kalmıştı. 

Zaman içerisinde Xase’ler böylesi olağanüstü durumların ortadan kalkması ile niteliklerini değiştirmeye başladılar. Türkiye’deki Xaselerin yapısına bürünmeye başladılar. Bunda ortada var olan bir açığın kapatılması gerekliliği de vardı.  

Xaseler yavaş yavaş  festival düzenleyen, ulusal bayramları organize eden, daha ziyadesi ile kültür konularında, Adıge ulusunun, organizatör kurumu olma yolunda ilerlemeye başladı. 

Olağanüstü, direkt ulusun kaderini ilgilendiren, ulus için önemli olan sorunlar ortaya çıktığında Xaseler hemen ÇerkesUlusal Kongresi (Adıge Lhepkh Zefes)’ini organize etmeye toplamaya başladılar. 

Son bir ay içerisinde Kafkasya'da prezident-başkanların sıfatlarının değiştirilmesi yönünde gelişen olaylar üzerine, Xaselerin yaptıkları açıklamaları hatırlayınız. Xaselerin çözüm yolunda yapılacak şeylere karar vermek üzere, ilk önerileri,Çerkes Ulusal Kongresi (Adıge Lhepkh Zefes)’ini toplamaktır. 

*** 

Türkiye’deki Çerkeslerin Xase yapılanmalarıda bu minval üzerine. Xaseler toplumumuz için gereken, ihtiyaç duyulan bir açığı kapatıyorlar. Kültürel konularda çalışmalar yapıyorlar. Bu konuda gereken başarı  çizgisi ise yakalanabilmiş değil. Bunun ardındaki en büyük sebep ise Adıge Lhepkh Zefes gibi bir organizasyon oluşturulmamış olması. Halkın tam desteği ve yönlendirmesinin olmaması. 

Her yiğidin bir yoğurt yiyişi vardır. Bizim ulusumuz Çerkesya’da yaşarkende aynı yapılanmanın bir benzeri ile organize oluyordu.  

Bu yapı, ulusun gelenek, ananelerine, hatta kanına bile işlemiş durumda. Bir toplantı bir ufak organizasyon, üç-beş kişinin biraraya gelmesi halinde bile, hemen, bir temsilci, olayı organize edecek kimse ortaya çıkartma yetisinde oldukça ileri. 

Türkiye’de her köy, her mahalle, her bucakta yaşayan Çerkes(Adıge)ler aralarından kendilerini temsil edecek kişi veya grupları bu bağlamda seçebilirler. 

Bölgelerde seçilmiş  bu temsilcilerin oluşturacağı yapı ise Adıge Lhepkh Zefes’inin temelini oluşturabilir. 

***

Peki böyle bir öz yapıya sahip ulus bunu Türkiye’de günümüze kadar neden organize etmedi? 

Etmedi, çünkü gelecek görmüyordu. 

Türkiyede yaşayan, konu ile ilgili, hiç bir kimse, Sovyetlerin dağılacağını varsayım olarak bile ortaya atmıyor, üzerinde konuşmuyorlardı. 

Sonsuza kadar var olacak bir Sovyet rejimi üzerinden ulusal politikalar üretilmeye çalışılıyordu. Hem dönüşçü, hem kalışçı, her kesim, Sovyetlerin yıkılmazlığına inanıyordu.  

Böylesi bir ortamda nasıl  Çerkes Ulusal Kongresi toplanabilirdiki. O tarihlerde ulus kendisini çok ta Türkiyeli saymıyor, başkasının ülkesinde, başkasının topraklarında, bazı taleplerde bulunmayı uygun görmüyordu.  

Her iki kesimde ulusa sadece Sovyetlerin yıkılmazlığına inandıkları için gelecek vaad edemiyorlardı. 

*** 

Lafı uzatmayacağım demişken yine dizginleyemedim.  

Kısaca; bence, Adıge Lhepkh Zefes Türkiye'de de Çerkes(Adıge)lerin kurması gereken örgütlenme şeklimizdir. Zefes kelimesinin Türkçe’deki açılımı ise kongre olabilir. Zaten Çerkes cumhuriyetlerinde oluşturulan ‘Zefes’lerde aynı isimle anılıyorlar. 

Dedik ya her yiğidin bir yoğurt yiyişi vardır. ‘Zefes’te bizim yiyiş şeklimiz, Türkçe'de, Rusça'da veya başka bir dilde tam karşılığı olmasada biz böyle yemekteyiz yoğurdu.

Açumıj Hilmi Özen