Blogda Ara

19 Ekim 2010

Annem Anadilde Eğitim İstiyor!


Gelinle kaynana; fıkraların konusu, ailelerin öyküsü, geleceğin kurgusu.

Dünya dünya olalı, benim tanıdığım bir gelinle bir kaynana var ki, onların anlaştıkları gibi güzel anlaşan kimseyi görmemiştir. Annemle bizim evdekinden bahsediyorum. Birbirlerinden kilometrelerce uzaktalar. “Pek görüşmüyorlar.”, diyeceğim ama bu internet yok mu? 

Görüşüyorlar, görüşüyorlar… Aralarındaki bu ilişki, hem çok uzakta hem çok
yakındalarmışçasına, birbirleriyle iletişim kurabiliyor olmalarından kaynaklanıyor da olabilir.

Belki çok sık değil ama beni sıkacak kadar aralıklarla görüşüyorlar… Bana, genel görüşme sıklıkları, benim sakal traşını ihmal etmemle eşzamanlıymış gibi geliyor…

Ne zaman iki üç gün üst üste traş olmasam, evde ‘-ya birisi gelirse, öylemi çıkacaksın insanların karşısına?’ azarını işitirken, monitörden sohbet programı vasıtasıyla hemen annem arar. O’ da kilometrelerce öteden ‘sabun yok mu, bulamadın mı? Yüzünü yıkamayacak mısın?’ gibi sorular sormaya başlar.


***

Bizim evde sadece Çerkes(Adıge)ce konuşulur. Çok nadiren başka dilleri kullanırız. Türkiye’de bize, ev ortamımıza oldukça uzaktır. Türkiye’de olan biten haberler; referandum veya başbakanın değişmesi gibi önemli bir haber olsa bile veya Allah muhafaza darbe bile olsa bizim evde pek yankılanmaz.


Türkiye ile alakalı ‘Allah muhafaza’ bir felaket olsa, sel olsa, dereler taşsa geçen yıllarda İstanbul’da olduğu gibi, işte o zaman evimizde konu olur, Türkiye bize...

Birde yaz tatilleri yaklaştığında ‘Bu yıl Türkiye’ye gider miyiz, gidebilir miyiz, yurtdışında tatil kaç paraya çıkar?’ gibi hesapların yapıldığı aylarda Türkiye’den bahsederiz.

Haa birde kayınbirader birkaç yıl öncesine kadar Hasan Şaş diye birisinden bahsedip duruyordu. Soyadı Şaş yaa, Çerkes(Adıge)ce Pşaş (Kız) kelimesine sevimlilik katılarak söylenen Şaş sözcüğüne benziyor yaaa... İlla Hasan Şaş Çerkes(Adıge) olmalıydı, onun gözünde. Henüz 12-13 yaşlarında bir çocuk için bir futbolcunun Çerkes (Adıge) olması ne kadar önemlidir.

-‘Yok, bilmiyorum.’ her seferinde dememe rağmen –‘Ama benim arkadaşım O muhakkak Çerkes dedi.’ diye başlayıp, “Türkiye’de kaç tane Çerkes futbolcu vardır? Bunların hepsi bir karma oluştursa brezilyayı yener mi?” diye süren, benimde canımı sıkan kayınbiraderimle aramda bir muhabbet konusudur Türkiye. Futboldan da hiç anlamam ki.

***

Dün gece, bizim evdeki sordu:

-Türkiye’de anadillerde eğitim verilmeye başlanacakmış...
- Eeee....;
- Türkiye’de Çerkes(Adıgece) okullar açılınca annen Türkiye’ye gideceğimizi düşünüyor...
-Allah, Allah..

İnternet üzerinden konuşmuşlar. Türkiye evimize girdi, nihayet...

***

Son 4-5 yıldır imkanlarım müsait olduğu için Adıge Dili ve Edebiyatı bölümünde okuyorum. Açık öğretim.

Bu yıl son yılım. Okulu bitirince ne işime yarayacak, neden okudum çokta net bir cevap vermem mümkün değil. Öğretmen olmayı düşünmüyorum. Hele hele Türkiye’ye bir terslik olmazsa geri dönmeyi hiç düşünmüyorum.

Annemde babamda bunu çok iyi biliyorlar. Çerkesya’da yaşamamdan, buraya yerleşmemden huzursuz da değiller. İlk geldiğimde, Abhazya’ya savaş varken geldiğimde, elbette ki huzursuz olmuşlardı. Fakat şimdi Maykop’ta yaşamam onlar için gayet normal ve hatta belki olması gereken şey...

Onların hep kinayeli kinayeli sordukları şey, tatilde Türkiye’ye gidip gitmeyeceğimiz. Özlüyorlar, ben de onları özlüyorum. Fakat her yıl bir ülkeden kalkıp diğer ülkeye gitmek öyle çokta basit ve kolay bir şey değil... Elli kilometre yüz, iki yüz kilometre uzağımızda olsalar ne ise.

Onları buraya getirmemde, gelmeleri de zor. Annemi babamı buraya getirmem için tüm yaşamları boyunca alıştıkları, alıştıklarından da öte canları saydıkları akrabalarımızı, torunlarını, diğer çocuklarını, komşularını, kısaca herkesi buraya getirmem gerekir... Gönül de istemiyor değil ya...

***

Annemle daha sonra bende konuştum. Geri dönmeyi düşünmediğimi anlattım. O’da zaten bildiğini ama devletin anadillerde okullar açacağını, böyle bir düşüncenin olduğunu, öğretmenleri nereden bulacaklarını bilmediğini, işte o zaman benim Adıge Dili ve Edebiyatı okuduğumu hatırladığını anlattı.

Annemanadilde eğitim hakkı; huzurumuzu kaçırdı biraz.

Evdeki de soruyor; ‘-Eğer, geriye dönme niyetin varsa, ben buradan bir adım atmam... Eee senin aklında böyle bir şey olmasaydı, annen öyle söylemezdi?’

Gelin, kaynana, anadilde eğitim hakkı...

Artık Türkiye evimizde!

Sağ olsun bu fikir akıllarına gelenlere, henüz Türkiye kararını vermediyse de bizim eve bu konu da Türkiye’de girdi bile...

Açumıj Hilmi Özen