Biz Adıgelere Allah işte böyle bir kader nasip etti. Dünyanın en güzel yerlerinden en iyi topraklarından birisinde yaşıyoruz. Fakat bunun bize ne gibi bir getirisi oldu? « hiç bir şey» desekte yanılmamış oluruz. Tarihi gözden geçirince veya geçmişten anlatılanları dinledikçe düşünmemize yol açan, en çok aralarında dikkat çeken şey hiç kimsenin bize faydalı olmak için yanımıza gelmemiş olması. Tüm gelenler bir şey istiyorlardı, ya insanlarımızı ya topraklarımızı ya da mallarımızı almak istiyorlardı.
18. yüzyılda yaşamış
Ünlü Alman filozofu Şopengaver`in
yazdıkları arasında şöyle söylediğini görüyoruz: «Ulusun kültürünü tarihini yok
ettiğinizde milletin kendisi de onlarla birlikte yok oluyor.». Öyle değilmi,
gerçekten bize olanlar böyle değil mi ?!
Topraklarımızda karşı koyan olmadan, içimizden engel olmak isteyenler çıkmadan,
isteyen istediğini yapıyor, tarihimizi istedikleri gibi düzenliyorlar. Nereden
geldik bilmiyorum belirtmiyorlar ama bu topraklarda hiç yaşamadığımızı dahi
yazanlara rastlıyoruz. Gökyüzünden mi düştük? Buralara devrimin ardından mı
geldik?
«Kurganlarımızı
kazıyorlar» diyor seviniyoruz. Hayret edilesi şeyler çıkartıyorlar. Evet
çıkartıklarını biliyoruz ama bunun ardından ne geliyor? Kazanlar para, mül ve
ün olarak çok şey kazanıyor. Pek ala ama bize kalan ne? «Hiç bir şey» desekte yanılmış
olmayız. Kayıplarımız olmadıysa, bunların, ulus olarak bize büyük bir faydası
olduğunu görmedim. Onlar topraklarımızdan kayboluyorlar, bizim ayrıca büyük
tapınaklarımız saraylarımız falan yoktu. Kurganlarımızı kazdıklarında yerle bir
ediyorlar, varmıydı yokmuydu bilinmez hale geliyor. Bize geride kalan ne? Yispvune-dolmenlerimizinde başına gelen o.
Dolmenler yüzlerceydi, bu gün geride kalanlarını ise bir-iki-üç diyerek saymak
mümkün. Yüzelli yıldır buralarda oturur olanlar, bizim tarihimizi
düzenliyorlar, yeniden isimlendirmeler yapıyorlar. Örneğin, Krasnodar
televizyonunun yayınlarına bakınca
insanı korkuyor. Bir kaç bin yıldır
Çerkesce ismi olan Tyemen (Çevirenin
notu: Tyemen = sulak-bataklık yer) Ataman oluverdi! Buna da herkes razı!
Kurgan konusuna dönecek
olursam; Eğer benim elimde olsaydı bir kurganın dahi kazılmasına müsaade
etmezdim. Çoğunu zaten çoktandır soydular, Arkeolojik olarak önemli materyaller
bulamıyorlar. Aynı dönemde yapılan kurganların hepsinden aynı şeyler çıkıyor.
Ama daha öncede belirttiğim gibi kurganı kazanların iyi kazanımları oluyor.
Kendi istediklerini çıkartıktan sonra geride kalacak olanlarla ilgilenmiyorlar.
Halbuki çok iyi biliyorumki Türkiye`de
bu şekilde kazılan kurganlar müzeye çevrilerek insanların ziyaretine açılarak
tanıtılıyorlar, bizimkiler ise yerle bir ediliyor.
Onların böyle
temizlenmesine sevinenler de var, hiç sıkıntıları kalmayacak; yoklardı, burada
yaşamıyorlardı, görülmediler.... Bilmiyorum biz çerkesler sanki bu kurganlar
bize ait değilmiş gibi davranırken, kurganlarda gömülü olan şeylerle ilişkili
değilmişiz gibi davranarak, dünya üzerinde neden duruyoruz, biz böyle ne işe
yararız ki! Kurganlardan çıkartılanlar için ya dışarıdan getirdiler ya da
dışarıdan gelenler burada yaptılar diyorlar.
Sanki Çerkes toprakları
bir şey saklamak içindi, Adıgelerde en güvenilir insanlardı da herkes
elindekini getirip bizim topraklarımızda saklıyordu, buraları mal muhafaza
yerleri yapmışlardı! Biz de onlara iyilik olsun diye sakladık, şimdi
istediklerinde yeniden geriye veriyoruz. İyi ama bizden geriye ne kaldı? Dünya
üzerinde göğe duman çıkartmaktan başka bir şey yapmadan mı durduk, başka bir
eserimiz yok mu? Bizim olan şeylerin bize ait
olduğunu kanıtlaması gerekenler neredeler? Aydınlarımız neredeler?
Nart destanlarını
oluşturan milletin gücünü anlatmak bile zor. Ya ‘100 doğru` söylencesi? Bu bile yalnız başına bir
ansiklopedi eder. İsterseniz üç doğru, on doğru, 100 doğru şeklinde birbiri ile
ilintili olarak anlatılabilir. Bu söylence, yaşamın her alanını kapsıyor,
kısa-öz olarak bir kaç kelime ile gerçeği dile getiriyor. Öyle, fakat sahip
olduğun şeyleri koruman gerekmiyor mu! Başka uluslara da öğretmen gerekmiyor
mu? «Adıge Mak» gazetesinde Rusca olarak yayınlanan ‘Çerkes tarihinin çehresi`
isimli ek bu konuda oldukça yardım edici niteliklerde. Bu konuda Hotko`yu
tebrik ediyorum. Burada yayınlananlar Çerkesce okumasını öğrenmek nasip
olmayanlar için yardımcılar! Adıge gazetesi ellerinin altında olduğunda Çerkesce
okumasını öğrenmek isteyenler de çıkar.
Bu yüzden kurganlarımız
topraklarımızda kalsın, onlar atalarımızdan kaldı, bizimler. Nesren kurganını
yeniden kuranlara teşekkür etmek gerekiyor. Oraya da tanıtım gezileri
düzenlenebilir. Eskiden olduğu gibi her gelen bir avuç toprak döktüğünde
kurganımız yeniden ayaklanıp topraklarımızda dikilir.
HAVDEKO Sar / Mıyekuape
Çeviri; Açumıj Hilmi
Adıghe Makh 05-03-2012