Blogda Ara

5 Mart 2012

KURGANLARIMIZ TOPRAKLARIMIZDA KALSIN


Biz Adıgelere Allah işte böyle bir kader nasip etti. Dünyanın en güzel yerlerinden en iyi topraklarından birisinde yaşıyoruz. Fakat bunun bize ne gibi bir getirisi oldu? « hiç bir şey» desekte yanılmamış oluruz. Tarihi gözden geçirince veya geçmişten anlatılanları dinledikçe düşünmemize yol açan, en çok aralarında dikkat çeken şey hiç kimsenin bize faydalı olmak için yanımıza gelmemiş olması. Tüm gelenler bir şey istiyorlardı, ya insanlarımızı ya topraklarımızı ya da mallarımızı almak istiyorlardı.
Ben, tarih olarak okuduklarımda hiç bir zaman adıgelerin memleketlerinden çıkıp birilerine saldırdıklarını görmedim, şahit olmadım. Fakat üzerimize saldıran, bizle savaşmaya gelen, bizden almak isteyenimiz  her zaman eksik olmadı. Topraklarımızda bir avuç kaldığımız günümüzde bile  her yönden saldırıyorlar, herkes bir şeyler kopartmaya çalışıyor. Soyumuzun yok olma tehlikesi kapının önüne dayanmış bir şekilde, ama, bunu dert eden de az.
18. yüzyılda yaşamış Ünlü  Alman filozofu Şopengaver`in yazdıkları arasında şöyle söylediğini görüyoruz: «Ulusun kültürünü tarihini yok ettiğinizde milletin kendisi de onlarla birlikte yok oluyor.». Öyle değilmi, gerçekten  bize olanlar böyle değil mi ?! Topraklarımızda karşı koyan olmadan, içimizden engel olmak isteyenler çıkmadan, isteyen istediğini yapıyor, tarihimizi istedikleri gibi düzenliyorlar. Nereden geldik bilmiyorum belirtmiyorlar ama bu topraklarda hiç yaşamadığımızı dahi yazanlara rastlıyoruz. Gökyüzünden mi düştük? Buralara devrimin ardından mı geldik?
«Kurganlarımızı kazıyorlar» diyor seviniyoruz. Hayret edilesi şeyler çıkartıyorlar. Evet çıkartıklarını biliyoruz ama bunun ardından ne geliyor? Kazanlar para, mül ve ün olarak çok şey kazanıyor. Pek ala ama bize kalan ne? «Hiç bir şey» desekte yanılmış olmayız. Kayıplarımız olmadıysa, bunların, ulus olarak bize büyük bir faydası olduğunu görmedim. Onlar topraklarımızdan kayboluyorlar, bizim ayrıca büyük tapınaklarımız saraylarımız falan yoktu. Kurganlarımızı kazdıklarında yerle bir ediyorlar, varmıydı yokmuydu bilinmez hale geliyor. Bize geride kalan ne?  Yispvune-dolmenlerimizinde başına gelen o. Dolmenler yüzlerceydi, bu gün geride kalanlarını ise bir-iki-üç diyerek saymak mümkün. Yüzelli yıldır buralarda oturur olanlar, bizim tarihimizi düzenliyorlar, yeniden isimlendirmeler yapıyorlar. Örneğin, Krasnodar televizyonunun  yayınlarına bakınca insanı korkuyor.  Bir kaç bin yıldır Çerkesce ismi olan Tyemen (Çevirenin notu: Tyemen = sulak-bataklık yer) Ataman oluverdi! Buna da herkes razı!
Kurgan konusuna dönecek olursam; Eğer benim elimde olsaydı bir kurganın dahi kazılmasına müsaade etmezdim. Çoğunu zaten çoktandır soydular, Arkeolojik olarak önemli materyaller bulamıyorlar. Aynı dönemde yapılan kurganların hepsinden aynı şeyler çıkıyor. Ama daha öncede belirttiğim gibi kurganı kazanların iyi kazanımları oluyor. Kendi istediklerini çıkartıktan sonra geride kalacak olanlarla ilgilenmiyorlar. Halbuki  çok iyi biliyorumki Türkiye`de bu şekilde kazılan kurganlar müzeye çevrilerek insanların ziyaretine açılarak tanıtılıyorlar, bizimkiler ise yerle bir ediliyor.
Onların böyle temizlenmesine sevinenler de var, hiç sıkıntıları kalmayacak; yoklardı, burada yaşamıyorlardı, görülmediler.... Bilmiyorum biz çerkesler sanki bu kurganlar bize ait değilmiş gibi davranırken, kurganlarda gömülü olan şeylerle ilişkili değilmişiz gibi davranarak, dünya üzerinde neden duruyoruz, biz böyle ne işe yararız ki! Kurganlardan çıkartılanlar için ya dışarıdan getirdiler ya da dışarıdan gelenler burada yaptılar diyorlar.
Sanki Çerkes toprakları bir şey saklamak içindi, Adıgelerde en güvenilir insanlardı da herkes elindekini getirip bizim topraklarımızda saklıyordu, buraları mal muhafaza yerleri yapmışlardı! Biz de onlara iyilik olsun diye sakladık, şimdi istediklerinde yeniden geriye veriyoruz. İyi ama bizden geriye ne kaldı? Dünya üzerinde göğe duman çıkartmaktan başka bir şey yapmadan mı durduk, başka bir eserimiz yok mu? Bizim olan şeylerin bize ait  olduğunu kanıtlaması gerekenler neredeler?  Aydınlarımız neredeler?
Nart destanlarını oluşturan milletin gücünü anlatmak bile zor. Ya ‘100 doğru` söylencesi? Bu bile yalnız başına bir ansiklopedi eder. İsterseniz üç doğru, on doğru, 100 doğru şeklinde birbiri ile ilintili olarak anlatılabilir. Bu söylence, yaşamın her alanını kapsıyor, kısa-öz olarak bir kaç kelime ile gerçeği dile getiriyor. Öyle, fakat sahip olduğun şeyleri koruman gerekmiyor mu! Başka uluslara da öğretmen gerekmiyor mu? «Adıge Mak» gazetesinde Rusca olarak yayınlanan ‘Çerkes tarihinin çehresi` isimli ek bu konuda oldukça yardım edici niteliklerde. Bu konuda Hotko`yu tebrik ediyorum. Burada yayınlananlar Çerkesce okumasını öğrenmek nasip olmayanlar için yardımcılar! Adıge gazetesi ellerinin altında olduğunda Çerkesce okumasını öğrenmek isteyenler de çıkar.
Bu yüzden kurganlarımız topraklarımızda kalsın, onlar atalarımızdan kaldı, bizimler. Nesren kurganını yeniden kuranlara teşekkür etmek gerekiyor. Oraya da tanıtım gezileri düzenlenebilir. Eskiden olduğu gibi her gelen bir avuç toprak döktüğünde kurganımız yeniden ayaklanıp topraklarımızda dikilir.
HAVDEKO Sar / Mıyekuape
Çeviri; Açumıj Hilmi
Adıghe Makh 05-03-2012