Sosyal ağlarda
yazmamaya kendi kendime karar verdim.
Buralarda
yazdığım, dile getirdiğim şeyler bir kaç saat sonra ortadan kalkıyor yok
oluyor.
Adeta dipsiz bir
kuyu. Daha sonra bir başkası ile yazışmak gerektiğinde aynı şeyi, aynı
cümlelerle bir daha bir daha yinelemek zorunda kalıyorum.
İşte bu yüzden
Facebook, Twitter, Adnaklasniki, Vkantakt gibi sitelerde yazmam gereken şeyleri
buradan kaleme almaya karar verdim.
***
Adını vermeyen
bir okuyucum 92’li yıllara göndermede bulunmuş. Deyinip deyinmeme konusunda bir zaman düşündüm.
90’lı yıllarda
vatana dönmüş olan insanlar arasında sayıları azımsanmayacak bir grubun böyle
düşündüğünü ve hissettiğini biliyorum.
Bu düşünce ve
hislerini kendilerine saklasalar hiç önemi olmayacak fakat ilgili veya ilgisiz
her ortamda dile getirmeleri bazı rahatsızlıklara sebep oluyor.
90’lı yıllarda
vatanımızda yaşayan çerkeslerin diasporadan gelenlere olağanüstü ilgi
gösterdikleri, ziyafetler-eğlenceler düzenledikleri, evraklarını büyük bir
hızla kendi işleriymişcesine takip ettikleri bu günse bunun artık böyle
olmadığı yalanı.
***
90’lı yıllarda
ben de bu ülkede yaşadım.
Benimde evrak
işlerim vardı. Benim konumumda olan, benzer şartlara sahip onlarca, yüzlerce
arkadaş da vardı.
Hiç adımıza
ziyafet düzenlenmedi, koyunlar kesilmedi, evraklarımız da takip edilip bizden
habersiz halledilmedi. Üç gün üç gece süren eğlentilere davet edilmedik, ağır
konuklar olmadık.
Örneğin, yeri
geldi de söylüyorum, 90’lı yıllarda kendimi kaydettirecek ev bulamadım.
Daha önceleri de belirtmiş
olmalıyım. Rusya’da var olan, kökü taa toprağa bağlı kölelik döneminden kalan
hala günümüzde bile yoğun bir şekilde etkisi süren bir uygulama var.
Bir yere, bir eve
kayıtlı olmanız gerekiyor. Eğer her hangi bir yere kayıtlı değilseniz
elinizdeki nüfus cüzdanı, pasaport birden ikinci sınıf evrak konumuna düşüyor.
Bir yere kayıtlı
değilseniz, polis yaptığı evrak kontrollerini neticesinde siz göz altına
alabiliyor.
Kısaca 90’lı
yıllarda ben kayıtlanabilecğim bir yer bulamadığım için defalarca Kuzey kafkasyanın
çeşitli kentlerinde gözaltına alınmış birisiyim. Nezarethanelerde kalmış
birisiyim.
Ne ise lafı
uzatmayayım. Kısaca yalan söylüyorlar.
***
O yıllar
içerisinde, pek çok arkadaşım oldu, hala da bu arkadaşlıklarımı sürdürüyorum.
Çokta samimiler. Çokta candanlar.
O, bahsettikleri
şey bambaşka bir şey.
Nasreddin Hocanın
‘Ye kürküm ye’ fıkrasını
bilmeyenimiz yoktur herhalde. İşte onların bahsettiği şeyde buydu. ‘Ye kürküm ye’idi.
Eğer kürkünüz
yoksa inanın ki günümüz 90’lı yıllardan çok daha iyi. Gelirsiniz, çok zorda
kalırsanız çobanlıkta, hamallıkta yaparsınız ve aç kalmazsınız. Para
kazanabilir geçinebilirsiniz.
90’lı yıllar öyle
değildi. Eğer her hangi bir sermayeye sahip değildiyseniz, çalışsanız da, gecenizi
gündüzünüze katsanızda, hamallıkta yapsanız alacağınız para oldukça düşüktü.
***
O tarihlerde en
iyi devlet memurunun maaşı bilemediniz 10 yada olsa olsa en fazla 30-40
dolardı.
O tarihlerde 1000
– 2000 dolara ev satın almanızda mümkündü.
İşte hiç durmadan
90’lı yıllardaki ziyafetlerden, ağırlanmalardan bahsedenler de bu ekonomik
ortamın getirdiği şeyden dem vuruyorlar.
Yazık olan şey
ise hala bazılarının ayaklarının yere basmamış olması, günümüzde de uyanmamış
olmaları. En kötüsü de bu uyur halleri ile yaptıkları çıkarsamaları durmadan
sunuyor olmaları.
Size verilen
ziyafetler kürkünüzeydi. Hala
üzerinizde kürkünüzden bir parça kaldıysa bu günde size ziyafetler verilebilir.
Türkiyeden bir
haftalığına, on günlüğüne gelen, cebinde bu süre içinde harcamak üzere
bin-ikibin dolar olan birisi o tarihlerde nasıl gözüküyordu biliyormusunuz.
Size kısa bir
hesabını çıkartayım. 20 dolar maaşı olan devlet memurunun gözünden hesaplayalım 2000 / 20 = 100. Size yardımcı
olmasını paranızı bozdurmasını istediğiniz adama tam yüz aylık maaşı kadar
paradan bahsediyordunuz.
Adamın 8-9 yılda
elde edeceği maaşların toplamı kadar parayı bir iki hafta içinde
harcayacağınızı belli ediyordunuz.
Hayatı boyunca
bir daireye sahip olmamış, devletin konut sırasında yıllardır bir tuvaleti olan
oda için sırada bekleyen o memur sizin üzerinizde çok kalın samur bir kürk
görüyordu.
Kolay mı, onlarca
yıl çalışıp, sırada bekleyip kendisine verilecek dairenin, konutun ederi kadar
parayı bir-iki hafta içinde yiyeceğinizi söylüyordunuz.
Üzerinizdeki
kürkün kalınlığından haberiniz bile yoktu hatta üzerinizde kürk varmış gibi
göründüğünüzü de bilmiyordunuz.
Ardından olan
şeyler ise ‘YE KÜRKÜM YE’ idi.
***
Bunun böyle
olduğunu çok iyi biliyorum.
Çünkü o
tarihlerde benim üzerimde böylesi bir kürk yoktu ve toplumun halkın gerçekten
içinde bulunduğu durumun halin bende içindeydim. Arkadaşlarımı onlar
oluşturuyorlardı.
İnanın bu
bağlamda zerre kadar bir değişim olmadı.
İnanın eğer yine
bir hafta- on gün içerisinde insanların 100 aylık, 8-9 yıllık gelirleri kadar
para harcayacağınız bilinsin hissedilsin yine aynı ziyafetleri, yine aynı
ağırlamayı yapacak insanlar çıkacaktır.
Fakat, kürkünüz
inceldi herhalde. Mesela her ay türkiyeden gelen emekli maaşınız yine dolar
bazında aynı miktarda olmaya devam ediyor olmalı.
Ama ne yapalım,
artık burada sizin bir ayda elde ettiğiniz geliri 5-10 yılda elde edenler
kalmadılar. Hatta pek çoğu artık sizden daha fazla gelire sahipler. Üzerinizde
kürk olmadığı çoktan açığa çıktı.
***
Şu sıralar kendi
işleri için Kamboçya’da bulunan bir akrabam var.
Onunla zaman
zaman yazışıyoruz. Günümüzde Kamboçya ekonomisi, 90’lı yıllarda Rusyadaki
vatandaşın gelir durumuna yakın bir gelir vatandaşlarına sunabiliyormuş.
İsterseniz, 90’lı
yıllardaki ziyafetleri yeniden yaşamayı arzularsanız, bunlar sizin için hala
önemli şeylerse, Kamboçyayı tavsiye ederim.
Orada üzerinize
otomatikman yeniden o kürk geçer. Haydi, gelsin ziyafetler ‘YE KÜRKÜM YE’
***
Bu bağlamda
günümüzün daha iyi olduğunu söylemek gereği duyuyorum.
O tarihlerde
sermayesiz insanlarımızın burada tutunabilmeleri çok ama çok zordu. Zaten bu
yüzden dönebilenlerin içinde yerleşenlerin sayısı daha az olabilmişti.
Günümüzde ise
artık yeni gelenin çalıştığında kazanacağı para ile geçimi daha mümkün.
Sermayesi olan
içinse, zaten Türkiye’de ne iş yapacaksa aynısını yaklaşık aynı sermayeye
burada da yapması mümkün.
Dolayısıyla size
90’lı yıllar masalı anlatanlara pek yüz vermeyin. Günümüzün şartlarının bu
anlamda o zamanlara kıyasla daha normal olduğunu söylemekten ben hiç
çekinmiyorum.