Dün sosyal
ağlarda bir grubun etkinliğine iştirak ettim.
İşimiz oldukça
zor.
Koca koca
adamlar. Koca koca olduklarını mı nereden biliyorum?. Çerkesce üzerine konuşuyorlarda oradan biliyorum. Türkiyede Çerkesce bilen
kaç genç kalmıştır ki?
Evet, Çerkesce
kelimeler kullanıyorlar.
Çoğuda cahil,
bilgisiz.
Bilgisizler
diyorum, ama bu konuda bilgisizler, onu da belirtmekte fayda var.
Çerkesce okuma
yazma bildiklerini sanmıyorum. Çerkesce bir roman, hikaye kitabı okuduklarını
sanmıyorum. Dilbilgisi anlamında ise sıfırlar.
Hatta Çerkescenin
dilbilgisinin, temelleri güçlü bir şekilde atılmış oldukçada gelişmiş bir bilim
olduğundan haberleri dahi yok.
Çerkesce ilkokul
5. sınıf seviyesinde bir dilbilgisi kitabı alıp okuduklarını falan sanmıyorum.
Belki aralarında
Türkçe öğretmenleri, hukukçular, mühendisler teknisyenler allame-i cihanlar
var.
Ama Çerkesce ile
alakalı bilgiler, bilimler alanında süzme cahiller...
***
Aralarında
anadili Çerkesce olan, Çerkesceyi konuşanlar da vardır. Amenna, ama bu onların
cahil olmadıkları anlamına gelmiyorki.
Herhangi bir Türk
köyünün ineklerini otlatan çobanıda türkçe bilir. Hatta Türkçeden başka bir dil
de bilmez. Ama bu onu Türkçe uzmanı yapmazki.
İşte onların cahilliği
de öyle bir şey.
***
Bu konudaki
bilgisizlikleri elbetteki affedilir, hatta bu konuya ilgi duyuyor olmaları hasebiyle
de takdir edilebilir.
Fakat beyinlerinin
ipotek altına alınmış olması, işte bu üzücü..
Çerkesceyi
Türkçenin normlarına sokma çabası göstermeleri, hatta Çerkescenin Türkçenin
normlarına uymuyor olmasının eksiklik olduğunu düşünmeleri rahatsız edici.
Beyinlerinin Türk
ve Türkçülük tarafından işgal altına, ipotek altına alındığının göstergesi.
Arkadaşlar uzun
yıllar boyunca beyinlerinize-beyinlerimize yerleştirilen yerleştirilmeye
çalışılan bu düşünce şekli doğru değil.
Türk herkesten önde,
önder, Türkçe diğer dillerden üstün falan değil.
Dilde kıstasımız
Türkçe değil. Dünyada yaşayan tüm insanların Türkçe normlarına göre konuşmaları
zorunlu değil.
***
Her dil, her dil
ailesi diğerlerinden farklı.
Hiç birisinin
diğerine üstünlüğü yok. Birisinin kullandığını diğeri kullanmıyor diye aşağıda
falan olmaz.
Örneğin
İngilizler dünya üzerinde centilmenlikle tanınırlar. Dillerinde birbirlerine
hitap etmek için geliştirdikleri kelimeler hiçte az sayıda
değildir.Televizyonları, kitapları falan vardır.
Ama
ingilizler birbirlerine hitap ederlerken
AĞABEY demesini beceremezler. Bu kelimeyi Türkçedeki bu anlamı ile
kullanamazlar.
Bu ingilizcenin
aşağı bir dil olduğu anlamına gelmez. Ya
da ingilizcenin eksikli, tamamlanması gereken bir dil olduğu anlamına hiç gelmez.
İngiliz birisi
ortaya çıkıp bizim İngilizcemizde AĞABEY kelimesi Türklerin kullandığı şekilde
kullanılmıyor; bu televizyonlarımızda , kitaplarımızda, şuyumuzda buyumuzda
bizi Türkler karşısında ezik kılar, bu yüzden bizde Türkler gibi AĞABEY
demeliyiz, buna bir kelime bulalım demez.
Böyle söyleyen
birisi çıkarsa da gülünür. İngilizcede AĞABEY kelimesinin Türkçedeki gibi
olmaması hiç bir şey ifade etmez, İngilizceyi fakirleştirmez.
İngilizler de
ortaya çıkıp AĞABEY’in ingilizcesini bulacağız, ne dersiniz demezler.
***
Bunun tam terside
geçerli. İngilizcede sör, misis, mis, mistır var bunların Türkçesi yok, bu çok
acı bir durum televizyonlarda, kitaplarımızda Türkler niye İngilizler gibi sör,
misis, mis, mistır demesin, Türkçenin bu eksikliğini tamamlayalım da denilmez.
Diller
birbirlerinden farklıdırlar.
Diller farklı
farklı dil ailelerindendirler.
Birisinde olan diğerinde
olmayabilir, veya tam anlamı ile aynı karşılıkta kullanılmayabilir.
***
Çerkescedeki hitap şekillerinden ‘NEF’ kelimesini ele
alalım. A si nef, A si ç'ale nef, A si goşe nef.... Nef kelimesini dahi boş
verin bu cümlelerdeki ‘a’ hitabının Türkçede tam karşılığı yoktur. Çünkü bu iki
dil birbirlerinden farklıdır. (sinef şekli doğru yazımdır, ayrı olarak yazım sebebim anlaşılır kılmak içindir)
Bu hitap şeklinin
Türkçede tam karşılığı yok.
Bu Türkçenin
garip, zavallı, bir dil olduğunu göstermezki..
***
Adıgey,
Karaçay-Çerkes, Kabardey-Balkar cumhuriyetlerinde uzun yıllardır televizyon
yayını yapılıyor. Kitaplar basılıyor, gazeteler de yayınlanıyor.
Bu devletlerin
devlet başkanlarından bu yayınlarda bahsediliyor. Saygıyla veya yergiyle
anılıyorlar.
Günümüze kadar
kendisine tüm bu yayınlarda ‘Mis, Mistır, Misis, Sör, Ağam, Paşam, Beyim,
Beylerbeyim, gospodin, gospoja (devletlum), Seyyid, Seyyide’ diye çerkesce
dışındaki dillerde var olan hitap şekillerinden birisi ile hitap edilmedi, bunların
çerkesce karşılığı oluşturulmadı diye darılan çıkmadı.
***
'Yarın Türkiye’de Çerkesce
televizyon çıkarsa ne yaparız. Böylesi hitapları bulmalıyız.
Çerkeslerde
birbirlerine Türklerin hitap ettikleri gibi hitap etmeli, Türkçedeki hitap
şekillerinin karşılığını Çerkesceye sokuşturmalıyız....
Biz Türkiyede
Türkçe konuşup düşünürken buna alıştık. Çerkesce ağabey, mis, misis, sayın,
özel, tüzel, mistır demezsek ayıp olur. Artık Türkçe düşünmek beynimizde bu
kadar yer etmişken bunları kullanmazsak ayıp olur.'
Böyle bir mantık
olur mu?
Elbette olmaz.
***
Çerkesce ve Türkçe
farklı iki dil. Sadece bununla da sınırlı değil her ikisi de birbirinden uzak
dil ailelerinde yer alıyorlar.
Bu iki dil
birbirleri ile böylesi bir örtüşme göstermezler.
Bu ikisininde
birbirinden fakir ya da zengin olduğunu göstermez.
Eğer beyniniz
ipotek altına alınmamışsa, abesle iştigal etmezsiniz. Kırılması gereken
zincirde esasında budur.
‘Türk herkesten
önde, önder, Türkçe en mükemmel dil’ değil. Böylesi ‘en’lerin
beyninize-beynimize kazınmışlıklarından bir an evvel sıyrılmalıyız.
Zaten bir
benzerleri vatanımızda da var. Ruscanın ‘en’ olduğuna ikna olmuş Çerkesceye
viç- ov eklerini çerkescedeki benzeri «ыкъо» -oğlu eki ile sokuşturup kullanmaya
çalışanlardan bahsediyorum. Ardından çokta eleştiriliyorlar, komik durumlara da
düşüyorlar ya ne ise.
Çerkesce Çerkesce’dir.
Kendi normları vardır. Türkçenin normlarını Çerkesceye taşımaya çalışmak
gereksiz bir çalışmadır.
İki dilin hem
kelime, hem dilbilgisi hem de diğer konularda örtüşmesi gerekmez. Böyle bir zorunluluk dünya üzerinde yok.
Türkçede var olan
bir şeyin Çerkesce de olmaması kıyamet alameti değil. Tam tersi de geçerli Çerkescede
olan şeyler de Türkçe’de olmak zorunda değil.
‘Yooook, böyle
bir zorunluluk var, bunu biz halllederiz’ diyenlere kolay gelsin. Bize düşen
sadece ‘İnşaallah bir gün beyinlerine konulmuş ipotek kaldırılır’ diye temenni
etmek.
AÇUMIJ Hilmi
Not; Yukarıdaki yazıda söz konusu ettiğim
çarpık anlayışın doğru olmadığını sosyal ağlarda yer alan bu grupta
belirttiğimde beni grupları dışına çıkarttıkları için benzeri
enteresanlıklarını artık görmeyeceğim.
Onların enteresan yaklaşımlarını görmeyecek olmam,
beni huzurlu da kılmıyor. Çünkü anlaşılan bu enteresanlıklarına devam etme
kararlılıklarına sahipler.
Ah Çerkesce okuma yazma öğrenseler, ellerine Çerkesce
kitaplar alsalar, okusalar, ne iyi olurdu. Veya artık Amerika’nın
keşfedildiğini kabul etseler, bir daha Amerikayı keşfetmeye çalışmasalar,
o çok kıymetli ve ulusumuzun ihtiyaç
duyduğu emeklerini böyle heba etmeseler...