Adıgağe, bu milletin kendisini tanımlama ve ifade etme şekli. Adıgağe bizim
milletimizin yüzyıllar, hatta bin yıllar içerisinde gelişmiş bir öz varlığını
ortaya koyma şeklidir.
Adıgağe ilk ortaya çıkışından günümüzdeki halini almaya kadar oldukça
birbirine zıt uygulamayı deneye deneye ulusumuzun kendisini ifade etmek için
geliştirdiği davranışlar-uygulamalar bütünüdür.
Örneğin Nart destanlarında Jıvuç’ Xase (yaşlıları öldürme Xasesi)
toplanırdı.
İçimizde çocukluğunda, babasını öldürmek üzere dağdaki yara çıkartırken bir
ağaç köküne, taş parçasına takılan delikanlıya, babasının ‘-Oğlum bende babamı
atmaya götürürken buna takılmıştım’ diye gülümsemesini anlatan öyküyü
duymayanımız yoktur herhalde.
Ama sonraki yüzyıllarda, büyüklerin
dağ yarlarından atılmasını boşverin, neredeyse tüm sözlerinin kanundan daha
fazla yaptırıma sahip olduğu dönemlerin izlerini hissetmeyenimiz de yoktur....
***
Özellikle son yüzyıllarda Adıgağe geçirdiği tüm tarihsel evrim boyunca olmadığı
kadar büyük bir bütünlük içerisinde islamiyeti teşvik eden bir baskı unsuru
niteliğini de ihtiva eder hal almıştır.
Hatta günümüzde İslamiyet’in kendisine dahi ters düşecek oranda islamiyeti teşvik
edici nitelikler kazanmıştır. Bu içerisinde garip bir paradoksuda barındırır.
Siz bakmayın bazılarının Adıgağe ile islamiyetin alakası yokmuş gibi
söylemler ortaya koyduğuna...
Pratikte durum çok daha farklıdır.
Adıgağe İslamiyetin kabul etmeyeceği derecede islamiyeti içselleştirmiştir.
Paradoksal bir durum ama her gün yaşadığımız şey....
***
Çarpıcı olması hasebiyle çok dikkat çekici örnekler sunmak mümkün.
Örneğin tüm yaşamı boyunca ‘Ben müslüman değilim, ben ateistim’ diyen bir
Adıge vefat ettiği gibi Adıgağe devreye girer.
İslamiyet ‘ben müslüman değilim’ diyenlerle alakalı olarak cenaze
törenlerinin, definlerinin islami şartlara uyularak yapılmasını gerekli görmez.
Ama araya Adıgağe girdiği an durum dinimize dahi uymayacak şekilde değişir.
Cenaze Adıgağe’ye uygun defnedilir. Mevta kabrine kıbleye çevrilip
defnedilir, üstüne de kefen geçirilir.
Hiç kimsede, arkasından ‘Ama bu adam müslümanım demiyorduki, onu neden
böyle defnettik’ demez.
Evlenildiğinde de, aynı durum sözkonusudur.
Adıgağe böylesi toplumsal, bireysel, ailevi pek çok temel ve önemli hususta
kişilerin kendi duruşları ve arzularının aksine onlara karşı müslümanmış gibi
davranmamızı zorunlu kılar.
Bu, Adıgağe’nin islamiyeti milletimizle nasıl özdeşleştirdiğinin en güzel
kanıtlarındandır.
Siz istesenizde istemesenizde Adıgağe sizi kıbleye çevirtip gömdürür.
İlginçtir ki islamiyet aslında bunu
bu şekilde yapmanızı size bildirmez. Bu şekli ile Adıgağe İslamiyetin
kendisinden daha fazla islamiyeti topluma zorunlu kılarak bir şekilde ‘din dışı’
da olur.
Böylece ilginç bir parodoks olmakla birlikte, Adıgağe, özellikle son
yüzyıllarda Adıgelerin Müslüman olmasına en büyük teşviki veren milli niteliğimiz
olma özelliklerine de bürünmüştür.
Siz istesenizde istemesenizde, ‘Ben müslüman değilim, islamiyete göre
yaşamak istemiyorum’ deseniz bile günümüzde Adıgağe, bedeninizin defnedildiği
kabirle, size kendi öz bedeninizle bile gelecek yüzyıllara Adıge milletinin
müslüman olduğunu kanıtlar kalıntılar bıraktırır.
Bin yıl sonra canlılarınızın yaşamını öğrenmek üzere köyleriniz eşildiğinde
size ait bulacakları ibadethane camidir.
Evleriniz arabalarınız eşildiğinde ise belki üzerinde durup bir vakit
namaz bile kılmadığınız namazlıklar bulurlar. Arabalarınızda sanki arabayı
kullanırken bile tesbih çekiyormuşsunuz gibi tesbihler çıkar. Ölülerinizi merak
eden Arkeologların ulaşacağı şey ise Adıgelerin müslüman olduğuna şahitlik
edercesine kıbleye doğru uzatılıp yatırılmış cansız bedenlerinizdir.
Diasporada da durum aynıdır. Bin yıl sonra Düzce’de Uzunyayla’da bir Çerkes
köyü eşildiğinde farklı bir şeyle karşılaşılmaz.
Kısaca bin yıl-onbin yıl sonraya ulaşabilecek tüm kalıntılarınız sizlerin
müslüman olduğunuza şehadet edecek şeylerdir. İlginç olan ise bunu dinimiz
değil (çünkü örneğin müslüman olmayanın müslüman gibi defni dinimizce kabul
dahi edilmez) Adıgağe ister.
Fakat yukarıda da değindiğim gibi Adıgağe aynı zamanda gelişen değişen bir
yapıda ihtiva eder.
Bu yüzden gelecekte Adıgağe’nin bu tip baskıdan sıyrılacağını da tahmin
etmek ve beklemek anormal olmasa gerek. Adıgağe inşaallah gelecekte İslamiyetin
kendisinin dahi kabul etmediği bu şekildeki toplumsal baskı oluşturma
niteliğini de değiştirecektir.