Blogda Ara

4 Temmuz 2016

Çerkesler psikolojik olarak hastalar.....

Çerkeslerin hep  genel  sorunlarından  bahsederiz, kendilerinden  kaynaklananlarını  çoğu zaman  es geçeriz....

Es geçmememiz  gereken, herkesin  bildiği  ama  bahsetmekten  imtina ettiği bir  sorunumuz da var...

Özellikle diasporada azımsanmayacak bir çoğunlukta  yaygın  olan psikolojik sorunumuz....

Hastayız, hasta....

***


Biz  soykırımdan geçirildik, soykırıma  uğradık....

Soykırım  demek  sadece insanları sıraya dizip hepsini kurşunlamak değildir.

Kültürlerini, yaşam şekillerini ortadan kaldırmak da soykırımdır....

***



Çerkesler  vatanımızdayken  sınıflı  bir yapıya sahipti...

Üst sınıftakiler, kendi çocuklarına bakmazlardı...

Akrabalarına, başka  sülalelere çocuklarını  p’ur olarak  verirlerdi...

P’ur  olarak  vermeseler dahi çoğunun evinde çocukları yetiştirecek elemanları  vardı, wuneutundan tutun....

Daha az varlıklıları ise,  yüzlerce  yıldır  birlikte oturduğu  farklı  sülalelerden ama yıllar öncesinde akraba olduğu geniş, büyük bir aile  oluşturduğu  komşulara sahipti...

Üst sınıflar çocuklarını  böyle yetiştirirdi...

***



Bunun  askeri ve  hakimiyetin yaygınlığı  anlamında önemi  büyüktü...

Çocuk  babasının  yanında  yetişmez, ama  baba  ana  sevgisini kilometrelerce uzakta bir  yerde başka  bir ailede  görürdü...

Savaşa gitmeleri gerektiğinde ve hatta  günlük  yaşamda babası amcası bu yüzden adeta  bir komutan  gibi hükümler verebilirdi...

Böylesi durumlarda ailenin bağı, ilişkili  olduğu  çevre taaaa onu yetiştiren ailenin çevresi ile bir araya  gelebilirdi...

Köklü bir sistemdi azizim.

Sülalelerin, sülalelere bağlı köle,  wuneutların,  geniş  bir toplumun içi içeliğiydi söz konusu olan...

***



Alt sınıflarda olanlar ise, çocuklarını  kendileri yetiştirirdi...

Tek, bilemedin iki  odalı  evlerde, anne, baba, dede hepsinin iç içe  yaşadığı bir ortamda...

Çocuğu  ailesi yetiştirirdi.

Günümüz  ailerini andıran bir yapıya sahiplerdi..

Bu yüzden üst sınıflardan bir baba  çocuğuyla falan kendisinden beklenmeyen şekilde ilgilendiğinde ‘-Sen ne yapıyorsun hatıweller gibi’ diye uyarılırdı..

***



Çerkesler Türkiyede  yaşamaya  başladıklarında bu yaşam şeklini terk  etmek  zorunda kaldılar...

Üst sınıfların çocuklarını  yetiştirmeleri alıştıkları  düzenin dışına  çıktı...

Sosyal yapı alt üst oldu...

***



Alt sınıflarda ise bir değişiklik  söz  konusu  olmadı...

Bir değişiklik  söz  konusu  olmadı  diyorum ama onların da hayatını  kökünden değiştiren bir değişim oldu...

Osmanlıda  özgürlüklerini kazandılar...

Osmanlı  onları resmen kölelikten kurtardı, ellerine  özgürlüklerini verdi...

Devlete duydukları minneti hayal bile etmek  zor...(Lütfen şu  yazıyı da okuyunuz )

Çocuklarını sağlıklı  yetiştirirken onlara, doğal olarak özgürlüklerini sağlayan devlete karşı duydukları derin  minneti  de  aktardılar....

***

Anne - baba sevgisinden uzak  yetişen çocuklarda görülmesi muhtemel  olan rahatsızlıklar o yüzden içimizde...


Günümüzde  iç içe  bulunduğumuz temel  sorunumuz  değil mi..

***



Alt sınıflar ise aldılar  başlarını gittiler...

Aralarında zengin  olanda  az değil, iyi mevkilere ulaşmışları da...

Çocuklarını gayet güzel alıştıkları  minval  üzerine  yetiştirdiler...

Karar  verebilen, kendi ayakları  üzerinde durabilen  nesiller yetiştirdiler...

Yalnız  ufak  bir yalnız kısmı vardı, o da babalarından aldıkları DEVLETE KAYITSIZ ŞARTSIZ BİAT etmelerine  temel olan o  sonsuz  minnet duygusu...

***



Kabul  etsekte etmesekte üst  sınıfların  evladları ise, aile  düzenleri tamamen kökünden, kendi istemleri dışında değiştiği için....

A’dan  Z’ye tamamıyla değişmek  zorunda kalan aile düzeni, çocukların yetiştirilmesi, eskiyi muhafaza etme çabası, yeniyi oluşturamama hali....

Ve  ortaya  sadece geçmişin şanlı günleri ile övünen ama kendi  başına  her hangi  bir konuda  karar verme  yetisi geliştirememiş çocuklar...

Yapabilecekleri en  iyi iş, kararları kendilerinin  vermeyeceği  işlerdi...

Öyle de yapmak  zorunda  kaldılar...

Memur  oldular, devlet kuruluşlarına kapağı attılar, karar mekanizmalarını geliştirmemek  için  ne gerekiyorsa yapar  hale düştüler...

Hiçte farkında değillerdi...

İşte soykırımın bizi ulaştırdığı günümüz durumu  bu....

***



Çözümü mü?

Eğer kendi  kendimize hala çağdaş yaşamın  gereğine  geçemediysek geride kalan tek çözüm bu  konuda asimile  olmak....

Aile yapısı, aile işleyişi açısından, en azından çocuğun  karar verme yetisini geliştireceği özgüven duygusunu arttıracağı  şekilde asimile olmak....

Çocuklarımızı  kucağımıza almak, eşimizle fotoğraf çektirebilmek, tüm aile  bir arada  fotoğraflar çektirmek  falan filan...

***



Bu arada vatanımızda bu olgunun tedavi edilmiş  olduğunu söyleyeyim,  rahat edin...

Kabul etsekte etmesekte Sovyetler birliği dönemi, komünizm bu yapıyı  vatanımızda tedavi  etti..

Komünist devrimin, Sovyetler birliğinin  üzerine yoğun eğildiği şey  sınıflı yapının ortadan kaldırılmasıydı...

Bu esnada  gerekli müdahalelerin yapılmasıydı...

Yeni düzene geçiş devlet programıydı...

Bizim için  Sovyetlerin  hiç bir  iyiliği olmasa bile bu konuda milletimizin çağdaş dünyaya geçişinde vatanımızda yaşayan kesimimize hizmeti olmuştur...

AÇUMIJ Hilmi