Blogda Ara

27 Haziran 2016

Laaa Erdoğan, atla yola çıkan eşeğin vay haline....

Durup dururken nereden çıktı ya....

Erdoğan özür dilemiş....

Allah, Allah, Türkiyenin  lafıyla  yola çıkanın vay  haline....

***


Yaaa, durup  dururken özür dilemekte neymiş....


İnsan bir beş altı  ay daha sabreder beeea!


Vay anam vay, adam özür dilemez,  kabak bizim  adıgelerin başına  patlar...

Özür diler yine  kabak  bizim başımızda...

***


Bu  sene hava ne güzel yağışlı yağışlı  başlamıştı...


Sakız kabağı  ekip satanlar yaşadı, topla  topla sakız kabağı  bitmez..

Ya tüm  serasında  binlerce-onbinlerce domates fidesi  ekip  yetiştirenler...

Fideleri  seralardan çıkartıp  hektarlarca araziye dağıtanlar....

Üç ay önce özür dileseydiniz, kıyamet mi kopardı, kimse  de domates fidesi peşinde koşmazdı...

Ne  bileyim altı  ay sonra özür dileseniz kıyamet mi kopardı....

***


Gavordovski köprüsünün  sağ  tarafında, Koşhableli çocuklar...


Şhaguaşenin hemen dibinde dereyi geçince sağ tarafta ağaçlık alan içerisinde üç-beş bungalov tipi ahşaptan  kulubecik  yapmışlar...

Türkiye ile  kriz devam etse,  bu  yıl bunların masrafını  çıkarsak, kredi falan filan halletsek, gelecek sene de  çevre düzenlemesinin üstesinden geliriz diyorlardı...

Daha dün, bir kaç gün önce  sohbet etmiştik...

Sol tarafta, eskiden daçaların yer aldığı,  alanda ise, dere kıyısında, güzel  güzel bir sürü et kızartması falan yapılabilecek çardaklar, hepsi  de şimdilik  yarım yamalak  yapılmışlar...

Daçalarını, yazın....

Laaaa, durup dururken özür dilemek de nereden çıktı…

***


Benim  hala umudum var,  belki  tercüme hatasıdır…


Belki başka bir  şey demiştir…

İki gün  üç gün sonra doğru tercümesi piyasaya çıkar belki…

Ya da ne  bileyim, anlaşma - kucaklaşma, sarılışma işleri belki hızlı  olmaz…

Koşhableli  çocukların  işleri istediği gibi  olur mu  bilmem ama, bir beş altı  ay daha domates alınmasa…

Hiç  olmasa, Bjeduğlar karlı  çıksa…

AÇUMIJ Hilmi