Blogda Ara

8 Kasım 2011

Bireysel Dönüşler


Müsadenizle öncelikli olarak Tüm okuyucularımızın ve Çerkes ulusu ile Müslüman aleminin Kurban bayramlarını kutluyorum 

Bireysel Dönüşler

Çerkeslerin 19. yüzyıl sonunda başlayan günümüzde de süren en büyük problemleri ülkelerinin yıkılmış-parçalanmış olması ve büyük çoğunluğunun vatanlarından sürülmesidir. 20. yüzyıl içerisinde hiç durmadan da daha küçük kitlelerle yurt dışına çıkışlar devam edegelmiştir. Devrim sırasında ve sonrasında, 2. dünya savaşı sonunda da yurt dışına çıkmak zorunda kalanlar olmuştur.


Çerkesler, Çerkesim demeye devam ettikleri müddet boyunca isteselerde istemeselerde vatanları ile anılacaklar. Bütün Çerkesler vatanlarının bölünmüş parçalanmış Çerkesya olduğunun bilincindeler. Çerkeslerin anavatanına geri dönüşünün insanlık gereği doğal bir hakları olduğunu olduğunu bilmeyen Çerkes yoktur.

Bu konu üzerinde tartışılacak, söylenilecek, müzakere edilecek hiç bir şey yoktur.

Konu hakkında üzerinde durulması gereken tek şey bunun nasıl organize edilebileceğidir. Bu doğal hakkımızın temini için gerekli olan şeyler nelerdir ve nasıl yapılabilir işte üzerinde konuşulması gereken sadece budur.  

***

Vatana herkes dönmeli, bunu milletimiz de biliyor...

Son yirmi yıl içerisinde, vatanımıza yerleşmek amacıyla gelen, gerekli evrakları hazırlamak için yetkili makamlara müracaat edenlerin sayısını, hiç kimse tam olarak bilmiyor. Bu sayı binleri çok defa geçiyor. Bu sayı Suriye Ürdün vd. ele alınacak olursa onbinlere dahi ulaştı.

Bu kadar çok insan içerisinde, döndükleri vatanlarında - Çerkesya’da kalabilenlerin sayısı ise oldukça az.

Yerleşme teşebbüsünde bulunanlardan bir kaç kat fazlası da vatanına geri dönüp dönemeyeceğini kontrol etmek amacıyla Çerkesya’da bulunmuştur. Bunlar herhangi bir resmi müracaat yapmış olmalarına rağmen kendi şartlarına göredönüşün tetkiğini yapmıştır.

Vatana dönüş konusunda teşebbüste bulunan (tetkik etmek amacıyla dahi) gelen insanların tamamına buradan çok teşekkür ediyorum.

Diasporda yaklaşık bin kadar Çerkes köyü olduğu varsayılırsa, bir şekilde her köyden en az üç-dört kişinin vatana dönüş konusunda teşebbüsde bulunduğunu söylemek abartılı olmasa gerek. Bir Çerkes köyünde insanlar için, kendi komşusu, akrabası yakını, köylüsü olan bu üç dört kişinin etkisi kadar bizlerin etkili olmamız mümkün değildir

Tüm bu insanlar köylerinde-çevrelerinde Çerkeslerin vatanlarına dönüşlerinin gereksiz olduğunu ima dahi etmemişlerdir. Bu insanların hepsi köylerinde vatanlarının durumu ve şartlarını kendi anladıkları ölçüde kendi konumlarının gerektirdiği açıdan ele alageldiler. Ve vatana dönüşün gerekliliği konusunda aleyhte propaganda yapmadılar.

Bu şahısların antipropaganda yapmıyor olmaları nedeniyle biz bu gün hala ‘dönüş –dönüş’ diyebiliyoruz. Onlar sadece dönüşün zorlukları, gidilecek ülkenin şartları hakkında konuştular.

Bütün bunların hepsi dönüş fikrinin milletimizin benliğine işlemiş olarak sürüyor olduğunun kanıtıdır.

Bütün Çerkesler vatanlarına toplansalar iyi olur, Çerkesler olarak kendi ülkemizde hepimiz bir arada olsak ne kadar güzel olur. Dünya üzerinde ben Çerkesim dedikten sonra bunu dile getirmeyecek hiç kimse yok.

***

SSCB’nin dağılması ardından milyonlarca Rus, Rusya sınırları dışında kaldı. Bunlarla alakalı olarak Rusya federasyonun çıkardığı kanunlar var. BDT. üyesi ülkelerin vatandaşlarının eski SSCB. ülkeleri yaşayanlarının vatandaşlık işlemleri farklı ve daha kolay olmakta, bunu düzenleyen kanunlar uzun süredir yürürlükte. Eski SSCB ülkelerinin dışında, başka ülkelerde yaşayan Rusların vatandaşlığını kolaylaştıran ek kanunlarda var.

Bunlarla alakalı prosedürü düzenleyen soydaşlarla alakalı RF. kanunu daha önce de vardı. Bu kanun üzerinde yapılan değişikliklerle (1) günümüzde Çerkesler de Soydaş statüsüne alındılar.

Rf.nun uyguladığı soydaşlar kanununda dikkat çeken iki önemli husus var.

Birincisi Soydaşların RF vatandaşlığını almaları konusunda gösterilen kolaylıklar. İkincisi ise RF vatandaşlığına geçmek istemeyen soydaşların yaşadıkları ülkede desteklenmeleri konusu.

Rf. bu kanunu ilk yürürlüğe koyduğunda Rusya dışında, dünyanın çeşitli bölgelerinde yaşayan Rusların korunmasını amaçlıyordu. Amerika Almanya, Polonya Avustralya, Latviya vs. gibi onlarca ülkede yaşayan Rus kökenli insanların sayısı milyonları aşıyor.

İşte bu kanunun ilk çıkarılış sebebi ve uygulama şekli Rusya dışında yaşayan Rusların haklarının korunması idi.

Fakat günümüz Rusyası, Federasyonal bir devlet olduğu için ve RF içerisinde yaşayan diğer milletlerinde diasporalarını bu kanun çerçevesinde ele alması gerekliliği hukuken vardı ve ilgili düzenlemeler bu halklarında yoğun talepleri ile şekillendi. Bu günkü hali ile bu halklarında Rus diasporası kadar bu kanunlardan yaralanması söz konusu.

Bu kanuna göre Rf. Federasyonu içerisinde yer alan idari birimler eğer soydaşların kendi bölgelerine gelmesini istiyor ve onlara yurtdışında da yardım etmek istiyorlarsa bunu nasıl gerçekleştireceklerini anlatan programlar hazırlamaları gerekiyor. Getirilecek soydaşların, istihdam, barınma, adaptasyonlarını temin etmeleri gerekiyor. Gereken bütçenin bir kısmının Federal Merkezce diğer kısmının ise bölge yönetimince karşılanması kanunla belirleniyor.

Bu bağlamda yurt dışındaki soydaşların (kapsamı içinde olan Çerkeslerde dahil) Rf vatandaşlığına geçişleri için teoride sağlanmış kolaylıklar var. Rf içerisinde böylesi programları hazırlamış bölgelerde var. Bu bölgeler insana çok ihtiyacı olan kuzey (sibirya) bölgeleri. Kanun gereği belli bir müddet bu bölgelerde yaşanılması zorunluluğu da bu programlarda yer alıyor.

Vatandaşlık anlamında bu gün pratikte olan uygulamada diasporadan bir Çerkesin bu programlardan faydalanması halinde Sibirya’ya yerleşmesi gerekiyor. O takdirde vatandaşlık işleri, iş, barınak ve adaptasyonlarının Rf ve bölge yönetiminin sorumluluğu altında gerçekleştirilmesi kanunen garanti altına alınmış oluyor. Kısaca 19. yüzyılda ulusumuza gösterilen iskan yerlerinin daha nazik bir tecellisini önümüzde buluyoruz. ‘Eğer RF. vatandaşlığı istiyorsan, Buyur Sibirya’da ev, iş, aş dahil olmak üzere tüm kolaylıklar önünde’.

Sözkonusu Kanun ile alakalı olarak günümüzde, tarihi Çerkesya toprakları üzerinde kurulu olan idari yapılanmaların yaklaşımlarına değinmemiz gerekirse;

Tarihi Çerkesya toprakları içerisinde kurulu olan Krasnodar, Stavropol Eyaletleri ile Rostov oblastına dahil ilgili bölge, Kuzey Osetya’nın Mezdegu bölgesi yöneticilerinin Çerkeslerin vatanlarına geri dönüşü konusunda her hangi bir kaygı duyduklarını, bir çalışma içerisinde olduklarını söylemek yalan olsa gerek.

Kabardey-Balkar Cumhuriyeti yöneticileri böylesi bir program hazırlamayacaklarını ve bu çerçevede çalışmayacaklarını resmi bir açıklama ile birkaç yıl öncesinden bildirmişlerdir (2).

Karaçay-Çerkes cumhuriyetinin günümüzdeki yöneticilerinin, Türkiyeden diasporadan Çerkesleri vatanlarına döndürecek bir program hazırlamalarını bırakın, sınırları içerisinde yaşayan Çerkeslere karşı uyguladıkları politikalar bile hepimizin malumu.

Adıgey Cumhuriyeti ise bu kanun çerçevesinde bazı çalışmalar yapmış ve gerekli Rf kurumları ile ilişkiye geçmiştir (3). Fakat Adıgey Cumhuriyeti de hazırladığı programda diaspora Çerkeslerinin vatanlarına döndürülmeleri için bir çalışmaya yer vermemiştir (4-1).

Bu kanunun, soydaşların dönüşü konusunun yanısıra, dönmeyip diğer ülkelerde kalmayı sürdürecek olanlarına ilişkin maddeleride vardır. İşte Adıgey cumhuriyetinin hazırladığı program bu çerçeveden ele alınabilir(4-2).

Devletlerimizin bu konuda bir program hazırlamamalarının altında yatan-görünen sebep, ülkedeki bütçe açığı ve işsizlik oranlarıdır (5). Cumhuriyetlerimizin şu ya da bu sebeplerden dolayı kendi sınırları içerisindeki harcamalar için Federal merkezden gönderilen bütçe desteğine ihtiyaçları vardır. Ayrıca SSCB döneminde konut sorununun çözümü için gerçekleştirilen obşejitiyeler hala işlerliliğini sürdürmektedir. Bunun anlamı tek odalı, içerisinde banyo, tuvalet mutfak vs. olmayan bu ihtiyaçların ortak banyo-tuvalette giderildiği yurt benzeri binalarda yaşayan hatırı sayılır miktarda bir nüfus ta vardır.

Kısaca Cumhuriyetlerimizde iş ve konut sorunu varlığını sürdürmektedir. Bu bağlamda, iş ve konut sorunu çözülmemiş, merkezden Federal bütçeden aldığı desteğe muhtaç bölge yönetimlerinin böylesi bir program hazırlamaları zor gözükmektedir.

Aksi takdirde, merkez, Moskova; «-Madem insan kaynağına ihtiyacınız var, madem istihdam edecek kimse bulamıyorsunuz, madem konut sorununuz yok, o zaman bu bütçe açığının kaynağı nedir?» diye sorar. İşte bu kaygı, böylesi programlar hazırlama konusunda bölge yöneticilerimizin hevessiz davranmalarının altında yatan-görünen sebeptir.

 Federal Merkez istese böyle bir program hazırlayabilirmi de denilebilir, bu da işin diğer boyutu.

İkinci bir husus ise; Bu kanunu çıkartan Federal yönetim yasayı nasıl sadece Rusları kapsayacak şekilde hazırlayamamışsa aynı şekilde yerel yöneticilerimiz de sadece Çerkeslere yönelik böylesi bir program hazırlayamazlar.

Bu kanun hakkında vatanımızdaki Çerkes toplumsal hareketlerinin yaklaşımları ise şu şekilde. Çerkeslerin geri dönüşü ve vatandaşlıkları ile alakalı özel bir yasa çıkartılmalıdır. Fakat böylesi bir yasa çıkartılana kadar var olan tüm kanunlardan faydalanılması da gereklidir. Zaten yukarıda bahsedilen kanunun hazırlanması için Çerkes organizasyonlarının defaaten müracaatları ve çalışmaları olagelmiştir.

Bu kanundan faydalanmak için diasporadaki Çerkeslerin konu ile alakalı yapmaları gereken şeylerde var.

Yukarıda belirttiğimiz gibi soydaş statüsünde olanlar aynı zamanda Rusya dışındaki ülkelerin vatandaşlarıdırlar. Rusya’nın onlarla alakalı çalışmaları, uluslarası hukuğun verdiği çerçevede olabilir. Mesela oldukça çok sayıda Rusun yaşadığı Almanya’da yaşayanlar, kendileri istemedikleri müddetçe, Rusya onları ne kendi vatandaşı yapabilir ne de sosyal-kültürel ekonomik konularda onlarla alakalı bir çalışmayı Almanya’da sürdüremez. Bu bir nevi Almanya’nın içişlerine karışmaktır. Almanyada yaşayan Rusların kendilerinin bunu talep etmesi gerekir. Bu örneği daha net anlaşılır olsun diye verdim, çünkü aynı şey Türkiyede yaşayan Çerkesler içinde geçerli. Ne Rusya Federasyonu ne de Çerkes Cumhuriyetleri Türkiye’deki Çerkesler istemedikleri takdirde bu konuda çalışma yapamazlar. Türkiye devletinin iç işlerine karışamazlar.

Zaten çıkartılan kanunda, uluslarası anlaşmaların gölgesinde yurtdışında yaşayan soydaşların talebi ile çalışılacağı da belirtilmiştir.

Türkiye’de yakın bir geçmişe kadar resmi olarak hiç Çerkes kurumu yoktu. Dolayısıyla bu kanundan faydalanmak isteyebilecek herhangi bir kurumsal yapı yoktu. Bunun yanısıra var olan ‘Kafkas’ isimli yapılarında soydaş statüsünde ele alınabilmeleri uluslarası anlamda mümkün değildi. Çünkü Kafkas isminde bir millet hiç bir zaman var olmamıştı. Ayrıca Kafkas denildiğinde sadece Çerkesler değil diğer Kafkasya ülkeleride anlaşılır bir mahiyetteydi.

Kısaca herhangi bir şekilde Türkiye’deki Çerkesler Çerkes olduklarını gösterecek bir kurumsal yapılanma içerisinde değilllerdi (6).

Çerkes yapılanması, kurumsallaşması sadece bu bağlamda değil uluslarası arenada mesela Avrupa birliği vb. ile türkiyenin kurduğu ilişkilerde dahi Çerkesler için gerekli bir yapılanma şekliydi. Ve ne yazık ki bir guruhun ‘sebebini izah dahi etmeden-edemeden’ yıllarca bu yapılanmanın önünde durmalarıda anlaşılabilir değildi (7).

Yukarıda andığımız bu kanundan faydalanmak için Türkiyedeki Çerkes yapılanmalarının resmi yollardan talepkar olması gerekiyor. Rusya dışında kurulu böylesi yapılarla olan ilişkileri düzenleyen yarı-resmi bir kuruluş var (8). Bu kuruluşla ilişkiye geçilmesi ve taleplerin işler hale getirilmesi gerekiyor. Aynı zamanda yine bu kuruluş (Uluslarası Rusya Soydaşları Konseyi) vasıtası ile vatana dönülmek istendiği ve gereken programların hazırlanması içinde çalışılması gerekiyor (9). Diğer gereken tüm platformlarda Türkiyenin kendisinin kurduğu benzer amaçlar içeren devlet kuruluşları (10) ile olan ilişkileri vs. kurumlarımızdan beklememiz gerekiyor.

Bu konuda henüz Türkiyede hiç bir Çerkes organizasyonunun çalışması olmamıştır. Bu konuyu boşverin henüz Çerkes adını dahi almaktan imtina eden organizasyonlar da mevcuttur.

Var olan tüm imkanlardan faydalanmak boynumuzun borcudur. Bu kanun hakkında en fazla tedirginlik duyan yapı ise birincil derecede Azerbeycan ve Gürcistan Devletidir.

Son düzenlemelerden önceki hali ile vatandaşlık kanunundan faydalandırılarak Rusya federasyonu vatandaşı yapılan Abhazya ve Güney Osetya halklarından dolayı Gürcistan derin bir rahatsızlık duymaktadır.

Azerbeycan ise kendi toprakları içerisinde yaşayan Dağıstanlılara ait nüfusunun Rusya federasyonu ile olan ilişkileri, hatta zaman zaman dile getirilen Dağıstan ile birleşme isteklerinden rahatsızlık duymaktadır. Azerbeycanda yaşayan Dağıstanlıların kurduğu organizasyonların üzerinde değişiklikler yapılan bu kanundan faydalanmak için ‘Uluslarası Rusya Soydaşları Konseyi’ kurumu ile çalışmaları dikkat çekicidir (11).

Azebeycan ile olan ilişkilerinde, ‘Biz, bir millet, iki devletiz’ diye kendilerini anmaktan hoşlanan Türkiye yöneticilerinin bu konudan habersiz olduğunu düşünmekte biraz saflık olur sanıyorum.

Türkiyenin Çerkeslerin kendilerini bir millet olarak değilde, bir sürü halkın karışması, sanki karışık gibi gösterilmesine imkan veren ‘Kafkas’ isminden hoşnutluk duymasıda doğaldır. Bu yapılanma şekli ile sözkonusu kanundan faydalanılmaması TC.yi hiç rahatsız etmez. Aynı zamanda ülkesi içerisinde Çerkes etnisitesinin Kurumsal olarak ortaya çıkamıyor olması da Türkiye için rahatsızlık konusu değildir.

Esasında, dünyaya dağılmış milyonlarca Rus için çıkartılmış bu kanundan böylesi bir şekilde faydalanmak istemeyecek Çerkeslerden Rusya Federasyonunun rahatsızlık duyacağını sanmakta saflık olur.

Türkiyede ‘Kafkas’ isminin devam etmesi halinde, Avrupa ve dünya devletleri nezdinde uluslarası anlaşmalar sebebiyle sorumlulukları olan TC. Devletinin, kendisini bir millet olarak tanımlayamayan yapıya karşı hiç bir şey yapmak zorunluluğu yoktur.

Bunun yanısıra Çerkesler bu kanundan yararlanmak isterlerse Türkiye’de yaşarlarken dahi sosyal-ekonomik- kültürel konularda RF. bünyesindeki devletlerimizin desteğini teoride alabilirler. Bu da hem Türkiye’nin ulusalcı eliti hem Türkiye aşığı bir kısım insanımızın çokta hoşuna gidecek birşey değil. Mesela resmi olarak anavatan destekli bir lisenin Adapazarında açılması Türkiyenin içişlerine başka bir ülkenin karıştırılması olarak bazı çevrelerce algılanabilir.

Kısaca bu kanundan faydalanılmaması için bulunabilecek ortaya sürülebilecek bir sürü bit yeniği ve bahane hazırdır.

Bu kanundan ve uluslarası diğer yaptırımlardan Türkiyedeki Çerkeslerin faydalanabilmeleri için yapmaları gereken şeyler;

1.                       Her taşın altından çıktığı gibi burada da önümüze çıkan şekli ile Çerkes olduklarını kabul etmeleri, bunu resmileştirmeleri gerekiyor.
2.                       Bu konu hakkında çalışan organizasyonlarla irtibat kurmalı ve inisiyatiflerini göstermeliler.
3.                       Devletlerimize dönüş programı hazırlamaları için resmi olarak müracaat etmeliler. Bu sorunun çözümündeki birincil muhatab olan Rusya Federasyonunun Moskova’daki ilgili kurumları ile de ‘taraf olduklarını gösteren şekilde’ ilişkiye geçerek dönüşün sağlanması için çalışmalarda bulunmalılar.

Kısaca Dönüşün resmi bir boyuttan ele alınmasını ve bunun uluslarası niteliğe taşınması için Diasporada ki yapılarımızında çalışması gerekiyor.

***

Şu an yürürlükte olan kanunlar çerçevesinde ivedilikle diasporadaki kurumlarımızın temel olarak yapmaları gerek şeylere yüzeysel olarak değindik.

Olması gereken kanuni uygulamalar hakkında ise;

Çerkeslerin ‘sürgün ulus’ kapsamında ele alınarak, vatanlarına geri dönüşleri için gereken hukuki düzenlemelerin hem yaşadıkları ülkelerde hem de Rusya nezdinde yapılması içinde diasporanın da çalışması gerekiyor. Var olan kanunlardan sonuna kadar faydalanmalıyız fakat olması gerekenler içinde çalışmayı unutmamalıyız.

Bu bağlamda, Çerkeslerin sürgün ulus satatüsünde ele alınarak Rf.nun gerekli kanuni yapıyı oluşturması çağrısında bulunulan Çerkes cumhuriyetlerinin aldıkları parlemento kararları dahi var (12). Bu konuda anavatanımızda çalışmalar sürdürülüyor. STK’larımız da bu konuyu defalarca Rf. genelinde tüm sivil hareketlerde, platformlarda demokratik yollardan dile getiriyor ve mücadeleyi sürdürüyorlar.

Diaspora ayağı ise, uluslarası anlaşıda olması gereken bu konuda henüz kendisinin çerkes olduğunu dahi dile getirebilmiş değil. Bu gereksiz tavır ile herhangi bir uluslarası kuruluşa müracaat edecek, olayı bu boyuta taşıyacak gerçek bir yapılanmanın önünü de günümüze kadar bu tavır tıkıyordu.

Kısaca, vatanımızda bu konuda yürütülen çalışmalar neticeye ulaşsa dahi Türkiyedeki Çerkesler kendilerinin Çerkes olduğunu kanıtlayacak yapılanmayı tamamlamadıkları müddetçe demokratik- uluslarası kanunlara uygun bir çözüm ortaya çıkmayacak.

Türkiyedeki Çerkesler, kendileri Çerkes olduklarını kabul etmedikleri müddetçe hiç bir kanun, hiç bir uluslarası organizasyon-hüküm onlara yardım edemez.

***

Tüm bu yapılması gereken şeyler gerçekleştirilene kadar vatana dönüş ister-istemez kişisel boyutlarda olmak zorunda. Her birimiz biliyoruzki dünya üzerinde vatanına dönmeyi hiç aklına getirmemiş çerkes yok. En ilgisiz, en asimile olan Çerkes bile vatanını zaman zaman düşünür.

Kişisel olarak vatana dönüşün bireylere getirdiği ek yükler var. Devlet ve kurumların desteği ile olmayan dönüşlerde bireylerin kendilerinin aşması gerekli olan problemlerin sayısı daha fazla olacaktır.

Bunlar temelde evrak, barınma, iş ve adaptasyon ile alakalı sorunlardır. Çözümü konusunda bireyin kendisinin diasporada yaşarken dahi hazırlıklar yapmasını gerekli kılar.

Bunlar arasında en birincil olanı, barınma sorunudur.Vatanına dönen kişi bir ev kiralayarak barınma sorununu aşamaz. Rf. Federasyonunda kişiler yaşadıkları yerde kendilerini kayıt altına almak zorundalar. Ülke genelinde nereye giderseniz gidin, ne iş yapmak isterseniz isteyin evraklarınız arasında olmazsa olmaz babında ‘bir yere kayıtlı gözükmeniz’ gerekiyor.

Rf.nda uygulanan bu kayıt (propiska) uygulamasının temeli toprağa bağlı kölelik sisteminden kaynaklanıyor. Türkiye ve diğer diaspora ülkelerinden gelenler benzeri bir uygulamanın kendi yaşadıkları ülkelerde olmamasından dolayı bunu kavramakta zorlanıyorlar.

Çarlık Rusyası döneminde halkın büyük çoğunluğu toprağa bağlı kölelerden oluşuyordu. Onlar, üzerinde yaşadıkları toprakla birlikte anılıyorlardı. Yaşadıkları yerlerden başka yerlere göçleri böylece engelleniyordu.

Çarlık ardılı SSCB yönetimide toprağa bağlı köleliğin getirdiği bürokrasiyi daha da geliştirerek günümüzde önümüze çıkan ‘Propiska’ kayıtlılık uygulamasını geliştirdi.

Propiska uygulamasının ulusumuza faydaları da var.

Ekonomik devrimleri, kentleşme, metropolleşme hareketlerini 20 yüzyıl içerisinde gerçekleştiren ülkelerde yaşayan diasporanın hızlı asimilasyonunda böylesi bir uygulamanın yaşadıkları ülkelerde olmaması en büyük etkendir. Köylerden kentlere göçlerin Rusya’da uygulan şekline kıyasla nerede ise hiç denetim altında olmaması diasporadaki Çerkes köylerinin boşalmasına, bazılarında ise başka uluslardan insanların çerkes köylerine dolmasına kolaylıklar sağlamıştır.

Rusya’da ise özellikle SSCB döneminde bu uygulama ile kişilerin ülke içerisinde başka bölgelere göçleri denetim altında tutulmuş hatta seyahatleri dahi kontrol altında olagelmiştir. Başka bir kente gitmeniz için bile bunu gerektiren sebepleri izah eden belgelerle yolculuk edebilirdiniz.

Vatanımızda tüm ulusumuzun nüfusunun % 5 -10 luk kadar bir kısmının kalmış olmasına rağmen, bu insanların yaşadıkları bölgeden ayrılmaları dolaylı bir şekilde izine tabii olduğu için vatanımız, Rusya’nın içlerine hemen hemen hiç göç vermemiştir.

Köyler büyümüş adeta ufak kasabalara dönüşmüşlerdir.  hatırı sayılır bir nüfus sahibi olmamıza da bir şekilde bu uygulama vesile olmuştur.

Günümüzde Propiska (bir yere kayıtlılık) SSCB dönemindeki kadar yoğun denetim altında olmamasına rağmen etkisini sürdürür. Hala köylerin büyük şehirlere akmasının önünde bu bir set gibi durur.

Rusya Federasyonunun kapladığı alanın genişliği hepinizin malumudur. Bu kadar geniş bir coğrafyada yaşayan nüfus ise araziye göre oldukça azdır. Örneğin Propiska (bir yere kayıtlılık) zorunluluğu ortadan kaldırılırsa Rusyanın uç bölgelerinde yaşayan nüfusun tamamının bu bölgeleri boşaltarak merkeze akması işten bile değildir.

Bunun yanısıra SSCB’nin dağılması ardından özellikle petrol fiatlarının arttığı son yıllarda ülkenin eline geçen paranın halka dağıtılmasında Propiska (bir yere kayıtlılık) önemli bir yer tutar. Ülkenin gelirleri hammadde satışına dayalı olduğu için, küçük ve orta ölçekli işletmelerin nerede ise yok olduğu ülkede halkın azınsanmayacak miktarda bir çoğunluğu düzenli işe sahip değildir. Bu da devletin elindeki hammadde gelirlerinin dağıtımında, hizmet dışı halka ulaştırılmasında, kredilerin verilmesinde zorluk çıkartmaktadır. RF. propiska (bir yere kayıtlılık) zorunluluğun var olmasından faydalanarak bu zorluğun üstesinden gelir. Tüketici kredileri ve (teşvik amaçlı) küçük işletme kurulmasına yönelik verilen krediler bu vasıta ile aşılır.

Kısaca Rf. Federasyonunda sosyal-toplumsal yapının dağılmaması, siyasi istikrarın temini ve devamı için Propiska (bir yere kayıtlılık) zorunluluğunun yakın bir gelecekte değiştirilmesi mümkün değil gözükmektedir.

Bizim Cumhuriyetlerimiz içinse; SSCB.nin dağılması, ardından kolhoz ve sowhozların ortadan kalkması ile tarımsal nüfus ağırlığına sahip olan köy kökenli nüfusumuzun büyük şehirlere, Rusya içerisine akmasına engel olucu en büyük etkenlerden birisi ‘Propiska (bir yere kayıtlılık)’ zorunluluğudur.

İnsanlarımızın wunekoş vs gibi Çerkes toplumuna mahsus sosyal ilişkilerden-ağdan faydalanarak kendilerini nispeten daha kolay Propiska (kayıt) ettirebildikleri yerler, Cumhuriyetlerimizdeki kentler olmaktadır.

Bunun yanısıra, Cumhuriyetlerimiz devlet statüsünde olmalarına rağmen kendi vatandaşlarına, ülke yaşayanlarına ayrıca bir Pasaport-kimlik vermeleri mümkün değil. İnsanların bu ülkede yaşadıklarını gösteren belge yerine geçen şey ise Propiska (kayıt) evrağıdır. Dolayısıyla bu belge aynı zamanda Cumhuriyetlerimizin vatandaşı olduğumuzu kanıtlayan, burada oy kullanmamızı sağlayan evraktır da.

Kısaca Propiska (bir yere kayıtlılık) zorunluluğunun devamı Cumhuriyetlerimizin de, günümüz şartları içerisinde istedikleri bir şeydir.

Bir yere, bir konuta propiskalı olmanız, o yerin satılması - el değiştirmesi, yıkılması, tamir edilmesi, bunların belge altına alınmasında sizinde onayınızın olmasını zorunlu kılar. Çünkü siz bu belge ile, o yerin, o binanın yasal kullanıcıları arasında yer alırsınız.

SSCB döneminde yapılan, merkezi ısıtma ile ısıtılan, mutfak ve banyoda kullanılan sıcak su şebekesine bağlı çok katlı binalarda, bu hizmetlerin kullanımı binada yaşayan insan sayısına göre ücretlendirilir. Çok katlı evlerde kullanılan, su, sıcak su, kalorifer, doğalgaz vs. için saat yoktur. Aynı zamanda tesisatların büyük çoğunluğuda buna uygun döşenmemiştir. Bazılarında ise evsahipleri tesisatın izin verdiği ölçüde bu hizmetleri saatlendirmişlerdir.

Bir eve kayıtlı olduğunuzda, o evin sahibi, hanedeki artan nüfusa göre ödemelerini yapmak zorundadır. Kısaca bir yere propiskalandığınızda, o evin sahibinin evi satması, kiraya vermesi, hatta evin planını değiştirmesinde sizin izninizide almak zorundadır. Bunun yanısıra sizse bu yere propiskalı olduğunuz için herhangi bir bankadan tüketici kredisi vs.yi kimlik bilgilerinizden başka bir belgeye ihtiyaç duymadan çekebilirsiniz.

***


Vatanına kişisel çabaları ile dönen bir kişinin, yukarıda kısaca değinmeye çalıştığım sebeplerden dolayı yakın bir gelecekte kaldırılması imkansız gibi gözüken propiska (bir yere kayıt olma) sorununu aşması gerekmekte.

Adıgey Cumhuriyeti bu sorunun aşılması için Yurtdışından gelenlerin geçici barınma ve kayıt altına alınabilecekleri bir binayı tahsis etmiş durumda.

Söz konusu bu bina Kosova’dan Adıgey’e gelen Çerkeslerin bir dönem barınma sorunlarının giderildiği de yer. Maykop şehrinin içerisinde.

Yutdışından gelecek insanların barınacak yer bulana kadar yaşamaları ve kayıtlanmaları sorunu böylece teoride kısmi olarak çözülmüş gözükmekte. Pratikte ise sadece kısa bir dönem için kısa bir soluklanma getirmesinden öteye geçememiştir.

Bu bina günümüzde nerede ise boştur. Tamire de ihtiyacı vardır. Fakat hala yurtdışından gelenlere ayrılmış olmaya devam etmektedir. Kayıt anlamında ise tıkabasa doludur. Vatanına dönmüş olan, oturma izni (vit na jitelstvo) hatta Rf vatandaşlığı dahi almış pek çok kişi kendilerine ait bir konut satın alamamış-inşa edememiş olmalarından dolayı buraya kayıtlı olmaya devam etmektedirler. Kısaca aslında boş olan bu bina evraksal olarak içine adım atılamayacak kadar doludur.

İlgili devlet dairesi ve yurtdışından gelenlerin kurmuş olduğu DAR isimli yapılanmalar bu sorunu teoride aşabilecek olmalarına rağmen pratikte aşamazlar. Teoride aşmaları çok kolaydır. Bu binada yaşamayanların kayıtlarının iptali çok basittir. Fakat propiskaları iptal edilen bu kişilerin kendilerini başka bir yerde kayıtlandırmaları konusunda her iki kurumunda ortaya koyabildikleri bir çözüm yoktur.

Burada kayıtlı olanların hepsi Adıgey’de yaşayan insanlar da değildir. Bir kısmı Yurtdışında yaşamaya devam ettikleri halde, mesela diasporada derneklerde zaman zaman ‘masaya Adıgey’den aldığı oturma iznini çıkartıp arkadaşlarına hava atan kişide’ bu binaya kayıtlı olabilir.

Ne devlet ne de DAR Vatanına dönmüş olup başka bir yerde kendini kayıtlandıramayan ve pratikte aslında vatanına dönmemiş olmasına, Türkiye’de vs. yaşıyor olmasına rağmen burada kayıtlı olmaya devam eden kişileri kayıttan düşüremez. Çünkü bu ulusal bir konudur. Vatanına gelmiş veya gelmek istediğini gerekli evrakları oturma izni vs alarak kanıtlamış bir kişinin kaydının silinmesi Çerkesliğede, etik yaklaşımlara da bir açıdan uygun değildir.

Yukarıda bahsettiğimiz gibi, Adıgey devletinin kentlerde hala varlığını sürdüren obşijitiye ve köylerde kolhoz-sowhozların iflası ile şehirlere olan göç nedeniyle oluşmuş bulunan konut sorununu yakın bir tarihte aşması mümkün gözükmemektedir. Bu konut sorunun ortaya çıkardığı şey ise evlerin Türkiye veya dünyanın başka bir ülkesine bile kıyasla, muaddillerine göre pahallı olmalarıdır.

Yurtdışından gelenlere ayrılan bu bina da bir nevi obşijitiye görünümündedir. DAR’ın günümüzde bu problemi aşması ise ne yazık ki mümkün gözükmemektedir. Çünkü zaten bu binada bu şekilde kayıtlılık, DAR’ı oluşturan, çalıştıracak kitlenin bir yere kayıtlanma sorunlarının devam etmesinden kaynaklanmaktadır. Yurtdışından gelip vatanına yerleşenlerin hepsi kendi evlerine sahip oldukları takdirde bu sorun kısmi olarak aşılmış olacak. Kısaca vatanına daha önce gelip yerleşmiş olanların konut sorunlarını aşmaları da gerekiyor.

Onların bu sorunu aşmaları halinde dahi bu binada kayıtlanma sorunu devam edecek. Çünkü vatanına kısa bir dönemde dönmeyecek olmalarına rağmen yurtdışında yaşayan bir sürü insanın bu binaya kayıtlılığı devam edecek. Yurtdışındaki bu insanların belli bir süre sonunda dahi kayıtlarının düşürülmesi yönünde DAR’ın bir çalışma yapması zordur. Çünkü DAR’ı oluşturan kişiler vatanlarına dönmüş dönüşçülerdir ve büyük çoğunluğu bunun dönüş aleytarı bir propagandaya vesile olacağını düşünürler.

Bu binanın tamir edilerek, Türkiyeden gelenlerin kalacağı bir otel, kısa süreli barınak vs gibi düzenlemesi yapılarak yeni gelenlerin kayıt işlemleri için kullanılmadan sadece bu amaç için kullanılması da mümkündür. Bu konuda evrak bazında gereken bürokratik engellerin hepsini ilgili kurumların aşması da mümkündür. Fakat o takdirde dahi yurtdışından gelenlerin propiskalanma sorunları devam eder.

Bu sorunun aşılması için yapılması gereken temel iki husus vardır.

1. Çerkeslerin vatanlarına dönüşlerinde bu kayıtlılık şeklinin değişitirilmesine yönelik, Çerkeslerin vatandaşlık edinmelerinde kendilerine özel bir kanunun Rf tarafından çıkartılmasını sağlamak.

2. Vatanına yerleşmiş olanların kendilerinin konut sorunlarını aşmaları ve Türkiyeden gelecek olanların kayıtlanabilecekleri, geçici olarak yaşayabilecekleri bir ortam, bina teminidir.

Bu konuda yurt dışında yaşayıp çeşitli sebeplerden vatanına şu an için dönemeyecek olan fakat vatanına dönüşü desteklemek isteyen bunun organizasyonu için ekonomik olarak katkıda bulunabilecek yapıların oluşturulması veya harekete geçirilmesi de gerekmektedir.

Mesela; Adıgey devletinin bu kayıt sorunun üzerinden gelmek için ortaya koyduğu bina benzeri yapıların oluşturulması gerekmektedir. Veya oluşturulmuş bu yapının işler hale getirilmesi için ulusal bir uzlaşının geliştirilmesi, böyle bir anlayışın ortaya çıkartılması gerekiyor.

Örneğin böylesi binalara kayıtlananlar bir-iki yıl içerisinde vatanlarına dönmedikleri takdirde bu binalardan kayıtlarının silinmesi doğal karşılanır olmalı. Aslında, 15 yıl sonra emekli olduğunda, belki vatanına dönecek olan kişinin, sadece dernekte arkadaşlarına hava atmasına vesile olan vitnejitelstvo’su ile, gerçekten vatanına şimdi dönecek olan bir başkasının kayıtlanmasını daha zor hale soktuğunu, anlaması da gerekmekte.

Bu bina üzerinde yaşanan tıkanıklığın günümüzde aşılma şekli ise vatanına daha önce dönmüş olanlar arasında konut sorununu aşmış, müstakil (çok katlı apartman tarzı olmayan) ev sahip insanlarımızın yardımıyla olmaktadır.

Bu niteliklere sahip dönüşçülerin evlerinde onlarca hatta bazılarında daha da çok sayıda insan kayıtlıdır. Bu kayıtlılık müstakil evlerde yaşayanlara ekonomik olarak sadece çöp parasında yansımakta ve bunun cüz’iliği sebebi ile günümüze kadar hiç kimse tarafından dile getirilmiş, yakınılmış bir husus değil. Fakat bunun yanısıra bürokratik, evrak vs. bazında bu şahıslara getirdiği yükte yadsınamaz.

Kısaca bireysel dönüşlerde kayıt olunacak bir yer bulunması gerekmektedir. Şimdilik bu sorun vatanına yerleşmiş olanların katkıları ile aşılabiliyor. Fakat tıkanma noktasına da gelinmiştir.

***


Bireysel dönüşlerde gereken evrakların arasında yer alan bir diğeri ise dönüşçünün davet edilmesidir.

Rusya federasyonununa ticari, turizm vs. amaçlı gelinmediğini gösteren, bu ülkede yaşayan bir kişi tarafından davet edildiğini açıklayan bir evrak ile Rf sınırları içerisine girilmeli.

 Devlet vasıtası ile resmi olarak var olan soydaşlar kanunundan faydalanılarak vatana dönülmesinin şu an için uygulanmıyor olmasının sebeplerine yukarıda kısaca değinmiştik. İşte bunlardan dolayı şu an vatanına dönmek isteyen bir kişi vatanda yaşayan, Rf. vatandaşı olan bir kişi tarafından davet edilmeli.

 Bu daveti yapan kişinin çıkartılan davetiye için bir miktar masraf yapmak zorunda olmasına rağmen, günümüze kadar bu konuda vatanına dönmüş olanlar tarafından bir yakınmaya şahit olunmamıştır.

Vatanına yerleşmiş olanlar bu evrağı hazırlayarak Türkiyeden gelmek isteyen şahsa ulaştırmaktadırlar.

Aslen kendi öz vatanına dönecek bir kişinin davet edilmesi-böyle bir zorunluluğun var olması doğru gözükmemektedir. Bu zorunluluğun ortadan kaldırılması için yapılması gereken şey Çerkeslerin kendi vatanlarına dönmesi için özel bir kanunun çıkartılması ve-veya var olan Soydaşlarla alakalı kanunun işler hale getirilmesi için mücadele vermektir.

Günümüzde davetiye konusu en az sorun teşkil eden konulardan birisidir.

***


Vatanına dönen, dönmek isteyen kişinin vatanında kendisine garanti verecek bir kişi bulması gerekmektedir.

Henüz Soydaşların geri dönüşü ile alakalı kanunun (şu veya bu sebeplerden dolayı) işletilememesinden kaynaklanarak devlet daveti ve garantörlüğünde vatanına dönemeyen kişinin bireysel olarak yapabileceği tek şey vatanda yaşayan bir kişinin kendisine garantör olmasını sağlamaktır.

Bu konuda da, vatanına yerleşmiş kişilerin, sorunun aşılmasında katkıları yüksektir. Yeni dönen kişi için gerekli garantörlük belgesini genelde onlar imzalarlar.

Vatanına daha önce gelip yerleşmiş - vatandaşlık edinmiş kişi Türkiye’den gelen şahsın ülkedeki kanunlara uyacağını vs. garanti ettiğini bu belge ile belirtir.

***


 Vatanına bireysel olarak geri dönmek isteyen kişinin Çerkes olduğunu kanıtlayan bir evrağada sahip olması gerekmektedir.

Adıgey Cumhuriyeti soydaşların vatana geri getirilmesi ile alakalı bir program hazırlamamış olmakla birlikte, geriye bireysel olarak dönecekler için belli sayıda bir kota ayrılmasını sağlamıştır.

Bu kotadan faydalanacak olan kişinin, Çerkes olduğunu gösteren bir evrağa sahip olması gerekmektedir. Türkiyede bulunan kurumlarımızın böyle bir evrak vermek için gerekli müracaatları ilgili kurumlara yapmamış olmaları bir yana, kendilerini dahi günümüze kadar Çerkes kurumu olarak resmileştirmemeleri bu evrağın Türkiyeden getirilmesini imkansız kılmaktadır.

Bu konuda da Adıgey Devleti, vatanına daha önce gelmiş olanların kurdukları DAR isimli kuruluşun şu, şu şahıs Çerkestir yazılı şehadetnamesini yeterli görmektedir.

Kısaca vatanına yeni dönecek olan şahsın Çerksliğini de daha önce vatana dönmüş olanların şehadeti kanıtlar konumdadır.

Bu konuda Türkiyede bulunan kurumların Çerkes kimliğini kabul ederek, yaşadıkları ülkede bulunan Çerkeslerin resmi olarak bu kimlikle anılmalarını sağlayacak mücadeleyi vermelerinin gerekli olduğunu da belirtmekte fayda görüyorum.

Çünkü şu anki işleyiş bu konuda mevzuatın boşluklarından faydalanılarak yapılıyor. Türkiyeden bireysel göçlerin artması neticesinde bu işleyişle alakalı mevzuatın boşluklarının bırakılacağını düşünmekte çok iyiniyetlilik olur.

Bu yüzden, daha henüz Türkiye’de iken bile TC.nin Çerkes kimliğini tanıması, kurumlarımızın Çerkes kimliğini almaları için mücadele etmek kitlesel dönüşlerin yolunu açabilecek bir husustur.

***


Vatanına dönen kişinin burada evrakları kendisine verilene kadar, çalışma oturma izni alana kadar yaşamasına yetecek paraya, gelire sahip olduğunu gösterecek bir evrağa da ihtiyacı vardır.

Vatanına yeni geri dönmüş şahsın Türkiyeden gelecek mesela emekli maaşı gibi bir geliri var ise bu evrağı hazırlaması zor olmamaktadır. Böyle bir evrağa ve bu süre için yaşamasını sağlayacak miktarda paraya nakit olarak sahip olmayan kişinin yardımına ise yine daha önceki konularda olduğu gibi Adıgey’e önceden yerleşmiş olanların yardımları söz konusu olmakta.

Fakat, söz konusu miktar, altı aylık gibi bir dönemi kapsadığı için gereken paranın nakit olarak hemen o gün bulunamadığıda çıkmakta. Bir kaç kişiden toplanan bu para bankaya yatırılarak, ilgili şahsın adına kayıt altına alınarak gerekli evrak temin edilir. Evrağın temininden sonra geçici süreliğine alınan bu para yeniden sahiplerine verilir.

***

Tüm bunların yanısıra bireysel olarak geri dönen şahsın vatandaşı olduğu ülkedeki savcılıktan iyi hal kağıdı da getirmesi gerekmektedir. Pek çok kimse için sorun olmayan bu evrak için bile RF. Federasyonunun Diasporadaki Çerkesler için özel bir kanun çıkartması gerekliliği yine önümüze çıkar.

Türkiyede Çerkeslik yaptığı için, Çerkeslerin haklarının temini için mücadele ettiğinden dolayı yargılanmış, hapis yatmış Çerkeslerin vatanlarına dönüşlerinde temiz kağıdı alamamaları sebebiyle vatandaş olamayacak olmaları böylesi bir kanunun çıkartılması için ilgili makamlara diasporanın ve devletlerimizin müracaatı ile mümkündür.

Vatanımızda var olan yapıların böylesi bir özel kanun için, Diasporadaki Çerkeslerin Sürgün Ulus statüsü almaları için geçmişte mücadele verdiklerine yukarıda kısaca değinmiştik (13).

Bu çalışmalar neticelense dahi, diaspora Çerkesleri sürgün ulus statüsü ile Rf tarafından değerlendirilseler dahi, günümüzde Türkiyede yaşayan Çerkeslerin yaşadıkları ülkede kimliklerinin resmi olarak tanınması mücadelesi içerisinde olmamaları, henüz kurumlarımızın kendilerinin Çerkes kurumu olduklarını resmileştirmekten çekinen yapıları ne yazık ki bir şeyin değişmesine imkan vermeyecek görüntü sergiliyor.

Son yıllarda Türkiyede Çerkes kimliğinin elde edilmesi fikrine sahip olarak ortaya çıkmaya başlayan hareketlenmeler kurumlarımızın olmaları gereken çizgiye taşınacağı umutlarımızın doğmasına da sebep olmuştur.

***

Vatanına bireysel çabaları ile geri dönen kişi tüm gereken evrakları tamamladıktan sonra dahi hemen oturma izni (vitna jitelstvo), vatandaşlık alamaz. Çünkü şu an Rf. Yürürlükte olan Soydaşlarla alakalı kanun kapsamında bu işleri yürütememiştir.

Bireysel olarak vatanına dönen kişi, Türkiyeden Rusya federasyonu vatandaşlığına müracaat eden her hangi birisi gibidir. Yani bu toprakların yabancısı gibi sayılarak işlemleri yürütülür. Bir Almandan, ingilizden bu müracaat etme şekli ile çokta farklı değildir.

Vatandaşlığa geçebilmesi için en iyi tahminle, tüm belgeleri gerektiği zamanda aksatmadan eksiksiz verebilmesi halinde 6-7 yılllık bir sürenin geçmesi gerekmektedir. Bu işlemleri bireysel olarak hızlatabilecek tek çıkış yolu Rf. Federasyonundan birisi ile evlenmesidir. O takdirde dahi vatandaşlığa müracaaat eden dilekçeyi yazabilmesi için en az oturma iznini aldıktan sonra 3 yıllık evli olması gerekmektedir.

Tüm evraklarını hazırlayarak, vatandaş olmak için gerekli süre kadar beklemeye hazır olan kişinin yine de vatandaşlığa alınacağı kesin değildir. Günümüze kadar tüm bunları gerçekleştirmiş olmasına rağmen henüz vatandaşlığa geçememiş kişilerde mevcuttur.

***

Vatanına bireysel çabalarla yerleşmek isteyen kişinin mal-mülk edinmesi, şirket kurması ticaretle ilgilenmesi için vatandaşlığa hak kazanmış olması bir zorunluluk değildir. İlk günden itibaren bunları yapma özgürlüğüne sahiptir.

Türkiye’de belli bir düzen ve malvarlığına- sermayeye sahip kişilerin bu düzenlerini vatanlarına aktarmalarını teoride engelleyen hiç bir şey yoktur. Fakat ailesinin geçimini sağladığı bu düzeni en az 5-6 yıl kadar sonra vatandaşlığına geçebileceği ve hatta bundanda emin olamayacağı bir yapı içerisinde vatanına aktarması beklenir.

Bu şahıs vatandaşlığa alınmama ihtimali karşısında, ‘henüz var olan düzenimi bozmayayım, Türkiye’de var olan mal varlığımı aktarmayayım, işimi vatana taşımayayım’ da diyebilir. Böylesi bir durumda işi ve düzenini Türkiye’de birisinin takip etmesi gerekir. Çünkü Vatandaşlığa müracaat dilekçesi yazabilmesi için; her yıl Rusya Federasyonu sınırları dışında en fazla 90 gün kalması gerekmektedir. Bunun anlamı vatandaşlığa geçmesi için gereken sürede Türkiye’deki düzeninin devamını yılda üç ay Türkiyede kalarak sağlayabilmesi gerekmektedir.

Bunun yanısıra vatandaşlığa geçmek için müracaat etmese dahi işyerlerinin Rusya’da çalışıyor olmaya devam etmesini engelleyici bir şey de yoktur.

‘Ne olursa olsun, zaten vatandaşlığa müracaaat edenlerin pek çoğu vatandaşlığa alınıyor, alınmasamda bir şekilde yeniden Türkiye’de ailemin geçimini sağlayacak düzeni kolayca kurabilirim’ diyenlerin ise sermayelerini vatanlarına aktarmalarında herhangi bir sorun yoktur.

Türkiyede yapılan hemen hemen her iş Rusya Federasyonunda da yapılmaktadır. Elbette Türkiyedeki mevzuat ile Rusya Federasyonu genelindeki mevzuaat bire bir örtüşmez. Söz konusu olan iki farklı devlettir.

Sermaye aktarımı ile yapılacak her türlü iş, doğal olarak bir ön araştırmayı ve işle alakalı mevzuatın incelenmesini, üretim hatlarına yakınlığı, hammadde temini, pazara olan uzaklığı, üretimde kullanılacak işgücü, enerji vs. nin durumu hakkında fizibilite çalışması gerektirir. Bunun anlamı kısaca şudur; yapılması arzulanan hemen hemen her işi özel olarak, bu işle alakalı olarak değerlendirebilecek bir ön araştırma yapılması zorunluluktur.

İş kollarının binlerce olması, ve her iş kolunun doğal olarak kendine has uzmanlık gerektirdiği için bu konuda hazır reçeteler sunmak ise zordur.

Örnek olması babından; Türkiyeye Ağaç ihracı işinde çalışmak isteyen, Türkiyede iken Ağaç ithali-işlemesi üzerine çalışan birisi vatanında iş yapmaya başladığında, yaptığı araştırmalar neticesinde her iki ülkenin mevzuatının, çalışması, kazançlı çıkması açısından müsait olduğunu düşündüğünde bu işi yapabilir. Fakat aradan geçen zaman esnasında Türkiye Yurtdışından işlenmiş ağaç getirilmesini engellemek için mevzuatını değiştirirse, Rusya da aynı zamanda ülkesinden ağacın hammadde olarak çıkışı yerine işlenmiş olarak çıkmasını sağlamak amacıyla mevzuatını değiştirirse veya tam tersi olursa sunulan hazır reçete de reelliğini kaybetmiş olur.

Kısaca ticaret dünyanın her yerinde olduğu gibi değişken faktörlerden etkilenmektedir. Bu günün şartlarında çok karlı bir iş bir zaman sonra karlılığını yitirebilir.

Dolayısı ile ticaretle ilgilenmek isteyenlerin bunu kendilerinin, kendi şartlarına göre değerlendirmeleri gerekmektedir. Bu konuda iş yapmak için kendi branşlarında iş yapan, daha önceden vatanına yerleşmiş olan birileri varsa, elbetteki onlara yardımcı olacaklardır ve oluyorlarda.

***


Vatanına bireysel çabaları ile yerleşmek isteyenler arasında, hizmet sektöründe, küçük ölçekli işletmeler açabilecek sermayayeye sahip olanlar, mesela, bakkal, berber, ayakkabacı, kırtasiye, züccaciye vb. işletme açmak istiyenlerde çıkabilir.

Bu tip işletmelerin maliyetini yine elbetteki işletmecileri daha iyi bilirler. Bir bakkal dükkanı açmak için gerekli miktardaki mal Türkiye için ne ise yaklaşık olarak Rusya içinde aynı şeydir. Bir çuval toz şeker, on koli makarna işletmenin yaşamasını Türkiyede sağlıyorsa RF. içerisinde de yaklaşık olarak sağlar demektir.

Bu tip işletmelerle alakalı mevzuatın takibi ve işletmenin kurulacağı yerin seçimi vs. gibi pek çok değişken etmen yine hazır bir reçete sunumunu zor kılar. Fakat bu işletmeler burada da varlar ve burada da bunlarla geçinen aileler yaşıyorlar.

Vatanına yeni gelen kişiye, yine, bu tipte bir iş yapacağı zaman, ilgili mevzutı kendiside aynı işi yaptığı için bilen daha önce vatanına yerleşmiş kişiler varsa, yardımcı olabilirler ve oluyorlar.

***


Türkiye’de iken avukat, mali müşavir, coğrafya öğretmeni vb. bir mesleğe sahip olan kişilerin bu mesleklerini vatanlarında icra etmeleri oldukça zordur.

Mesela bir avukatın, avukatlığını Rusyada devam ettirebilmesi için diplomasının denkliğini onaylatması yeterli gelemez. Rusya Federasyonu Kanunlarını da, bir avukatın bilmesi gereken oranda, öğrenmesi gerekir. Bu dil öğrenmekten öte bir şeydir. Aynı şey mali müşavir vb. içinde geçerlidir. Hatta dünyanın neresine giderseniz gidin aynı şekilde, aynı semptomlarla hastalanan insanları tedavi eden doktorlar için bile geçerlidir. Doktorun hastanın tedavisi için yazacağı ilaçları yeniden öğrenmesi gerekir. Elbetteki bir doktorun kendi branşında çalışması avukata kıyasla daha kolay olur.

            Bu bağlamda da Türkiyeden vatanına dönmek isteyen kişinin sahip olduğu mesleği vatanında yürütüp yürütemeyeceği konusunda en iyi bilgiye yine kendisi sahiptir. Mesleğini icra etmek için ne kadar Ruscaya hakim olmalı ve bunu ne kadar sürede elde edebilmesi, ve mesleğini bunlardan dolayı icra edemediği bu süre içerisinde ailesinin ve kendisinin geçimini sağlama imkanına sahip olup olmadığını bilen yine kendisi olacaktır.

Hizmet sektörü içerisinde el emeği ile yapılan işlerle alakalı söylenebilecek şey ise diğer tüm hususlara kıyasla daha net olarak ifade edilebilir. Tüm dünyada konu ile alakalı kime sorarsanız sorun size bu konuda rahat ve kolay bir şekilde ‘Bu işlerin Rusya’da rağbet gördüğü’ konusunda teminat verebilir.

Rusya federasyonunda el-emeğine dayalı işler en çok aranan işler arasındadır. Berberlik yapmasını bilen birisinin berber dükkanı açıp işletmesi diğer tüm işletmecilere kıyasla daha çabuk ve zahmetsiz olabilir.

Otomobil tamircisi, kaportacı ustası, boyacı vs. vs. tüm bu iş kolları Rusyada dolayısıyla Çerkes Cumhuriyetlerinde de aranan işler arasındadır.

***

Vatanına döndüğünde geçimini sağlamak için yeterli sermayeye sahip olmayan, mesleğini Rusya’da uyum süresi esnasında gerçekleştirmesinin imkansız olduğunu bilen kişiler ise vatanlarına döndüklerinde bu şartlara sahip olarak Türkiye’de ne iş yapılabiliyorsa aynılarını Rusya Federasyonunda da yapabilirler.

Pazarcılık, manavcılık, bedenen çalışılan işler vs. vs.

Fakat vatanına dönmek isteyen kişi, bunu gerçekten yapmak istiyorsa ve bu yolda çalışmak istiyorsa, mesela gereken miktarda sermaye toplayamayacağını düşünüyorsa, el emeğine dayalı bir mesleği Türkiyede iken, kurulu bir düzen içerisinde yaşarken öğrenmeye çalışması daha mantıklı olanıdır.

Örneğin coğrafya öğretmenliği okumuş bir genç delikanlının vatanına döndüğünde coğrafya öğretmenliği yapmaya çalışmasından daha kolayı Türkiyede iken mesela halk eğitime giderek el-emeğine dayalı bir mesleği öğrenmesi kendisi için daha yararlı bile olabilir. Hatta günümüz Rusyası şartlarında mesleğini icra etmesinden daha ekonomik bile olabilir. Bir bayanın ise, berberlik öğrenmesi, manikür-pedikür yapmasını öğrenmesi de bu çerçevede değerlendirilebilir.

***

Tüm bunlara rağmen kendi özel şartları gereği vatanına bireysel olarak dönme imkanına sahip olmamasına rağmen vatana olacak dönüşlerin ulusal anlamda öneminin bilincinde olan kimselerinde yapabilecekleri şeyler var.

Örneğin; kendilerine benzer konuma sahip olan kimselerle bir araya gelerek vatana dönecek olanların konut sorununu aşmaya yönelik çalışmalar yapabilirler. Kendi bölgelerinden vatanına dönecek olanların evraklarını tamamlayana kadar kalabilecekleri konutları satın almak için kampanyalar düzenleyebilirler. Bölge dernekleri yapacakları çalışmalar ile en azından kendi bölgelerinden vatana dönecekler için böylesi misafirhaneler açılmasına vesile olabilirler.Veya işyeri, iş imkanı oluşturmak için biraraya gelebilirler. Bir kaç dolmuş vs. vatanlarında satın alabilirler. Veya tam tersine vatanlarına insanların dönmesini finanse edecek şekilde yaşadıkları ülkelerde kooporatif esaslı çalışan geliri bu işe ayrılacak kurumlar vs. oluşturabilirler.

Hatta bunların yanısıra, bulundukları bölgedeki kurumlarının çalışmasını sağlamaları dahi bu konuda önemlidir. Kurumların Çerksleşmesini, Çerkes ulusunu temsil eden niteliklere kavuşması için çalışmaları da bu konuya hizmet eder. Türkiye içerisinde Çerkeslerin Çerkes kimliklerinin devletce tanınıyor hale getirilmesi için çabalamalarıda hakeza aynıdır.

Vatana dönüş öncesi, orada uyum sorununun olmaması için ön hazırlık babından Çerkesce, Rusca öğreten kurslar açılması, hatta bunların okullara dönüştürülmesi için çalışmakta bu konuya hizmet eder.

***

Vatanına dönmüş kişinin iş bulmasında devletin sağlayacağı yardımlar varmı sorusunuda cevap verecek olursak; Aynı türkiyede olduğu gibi Adıgey Cumhuriyetinde de İş ve İşci Bulma Kurumu vardır(14).

İşverenler - buna devlet kuruluşlarının yanısıra özel sektörde dahil olmak üzere bu kuruluş vasıtası ile içci-çalışan temini yoluna gidebililirler. Bu kuruma online müracaatta etmek mümkündür. Fakat Türkiye’den yeni gelen kişinin dil sorunundan tutun yukarıda kısaca değindiğimiz her aşamayı geçmesi gerekmektedir.

Kurum düzenli olarak Adıgey’de en çok ihtiyaç duyulan iş kollarını yayınlar(15). İşçiye verilecek ücret vs. de bu listelerde gözükmektedir (16). Bu listelerin dinamik yapısı her gün değişmesi, mevsimlere göre olan farklılıklara rağmen Adıgey genelinde en çok aranan işçilerin son yıllarda motorlu araçlarla alakalı sektörlerde olduğunu söylemekte zor olmasa gerek. Araç tamiri bakımı vs. yanısıra hemen hemen hiç bir vasfa sahip olmayı gerektirmeyen oto yıkama servisleri çalışanları vs. oldukça aranan işçiler arasındadır.

Tarım aletleri ve iş aletleri operatörleri de bu sıralamada önemli bir yer tutarlar.

Kısaca ilgili kurumun internet üzerinden yayın yapan sayfasını tetkik edecek olursanız, bu dinamik ve değişkenlik gösteren ilanları takip ederek yaklaşık bir sonuca ulaşılması mümkündür.

Elbetteki devlet vasıtasıyla iş bulan bu kurumun sağladığı yardımlardan faydalanmak için yukarıda kısaca değinmeğe çalıştığım prosedürden de geçmeniz gerekmektedir.

Devlet bunun yanısıra, yurtdışından soydaşların getirilmesi için bir program oluşturmamış olmasına rağmen, DAR isimli daha önce vatanına gelmiş insanların kurduğu kuruluşun gerek duyduğunda yaptığı müracaatlar ile Maykop kent merkezinde bulunan bir okulda yurtdışından yeni gelenlere dil konusunda yardımcı olmak üzere ücretsiz kurslarda verir.

Bu ücretsiz kurslar lise öğretmenleri tarafından, liselerde verilir. Fakat günümüze kadar düzenli olarak her yıl sınıf açılmasını sağlayacak kadar insanın yurtdışından gelmemesi ve gelen kimselerin de pek çok diğer sebepten dolayı bu uygulamaya katılmaması bu çalışmanın başarılı olmamasını sağlayan temel faktördür. Sınıf açmayı sağlayacak sayıda insanın olmadığı yıllarda doğal olarak bu sınıflar açılamamaktadır.

Devletin aynı zamanda iş sahibi olmayan kişilere meslek öğretme çalışmaları da vardır. Fakat yine daha önceki hususlarda olduğu gibi bu konudan da vatanına dönen kişinin yaralanabilmesi için en azından evraklarının yanısıra dil ile alakalı sorunlarını ve bu süreç içerisinde yaşamını ikame ettirmesini sağlayacak gelir sorunundan da beri olması gerekir.

***

Kısaca Çerkeslerin vatanlarına geri dönüşleri için sürgün ulus statüsünü elde edip, bu statünün gerektirdiği özel kanunların çıkartılmasına kadar, Bu temel hakkımızın elde edilmesi mücadelesi vatanda ve diasporada verilene kadar...

Şu an Yutdışında yaşayan Çerkesleri, soydaşlar kanunu çerçevesinde ele alarak değerlendiren kanundan faydalanılabilmesi için, diasporadaki Çerkeslerin yaşadıkları ülkede de Çerkes kurumsallaşmalarını tamamlayarak bu konuda talepkar olacakları güne kadar...

Çerkeslerin vatanlarına dönüşleri bireysel olmaya devam edecektir.

Günümüze kadar, yukarıda kısaca ele almaya çalıştığım işleyiş ile vatanına gelmek, yerleşmek isteyip, bu konuda da çabaları olan insanların sayısı onbinlere ulaştı. Fakat üzerinde konuştuğumuz bu hususların getirdiği zorlukları aşabilerek vatanına yerleşmiş olanların sayısı diğerlerine kıyasla oldukça az.

Bunun anlamı; ulusumuz şayet gereği yerine getirilebilirse, uygun çalışmalar yapılabilirse, gerekli hukuki işleyiş hem diaspora hem vatanımızda inşaa edilebilirse, kitlesel dönüşe hazır.

Bizler bireyler olarak, hiç bir şey olmazsa, hiç bir kurum çalışmazsa, bunların hiç birisi harekete geçmezse dahi kendi çabalarımızla vatana dönmeye çalışmalıyız. Ve bu ne kadar gerekli ise o kadar da kolay değil...

Kurumlarımız, devletlerimiz yapmaları gerekeni yapmıyorlar diyerek bir köşeye çekilme hakkına da ne yazık ki hiç birimiz sahip değiliz.


Notlar__________________________________________________:

(2) Konu hakkında ayrıntılı bilgi için bknz. http://www.cherkessia.net/news_detail.php?id=3317
(3) Konu hakkında ayrıntılı bilgi için Bknz. http://www.cherkessia.net/news_detail.php?id=3402 ve
(4-1) 2011-2014 yılları arasında planlanan proram Türkçe olarak http://www.cherkessia.net/news_detail.php?id=4231
(4-2) 2009-2011 yılları arasınada Adıgey Cumhuriyetinin soydaşlarla alakalı uygulayacağı program içinse http://adygkomnac.ru/index.php?option=com_content&view=article&id=85&Itemid=68
 (5) Görünen-belirtilen bu sebep için Bknz.3. nolu dipnot
(8) Konu ile ilişkili ayrıntılı bilgi için bknz. http://www.cherkessia.net/author_article_detail.php?article_id=2160
(9) Uluslarası Rusya Soydaşları Konseyi hakkında bilgi ve Bu konseye dahil ülkelerdeki organizasyonlar hakkında ayrıntı için brnz.http://msrs.ru/about/members/
(10) Türkiye Cumhuriyetinin benzer amaçlı oluşturduğu yapı ‘Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı’ ile alakalı mevzuat için Bknz.http://mevzuat.basbakanlik.gov.tr/Metin.Aspx?MevzuatKod=1.5.5978&sourceXmlSearch=&MevzuatIliski=0 ‘Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı’ hakkında ayrıntılı bilgi için bknz. http://www.ytb.gov.tr/
(11) Ayrıntılı bilgi için Bknz. http://msrs.ru/organisations/azerbaijan/143/
(12) Adıgey Cumhuriyetinin konu ile alakalı çalışmalarına örnek olması açısından http://www.cherkessia.net/news_detail.php?id=4681 Ayrıca 13. nolu dipnota da bknz.
(13) konu ile alakalı olarak Kabardey-balkar cumhuriyetinin aldığı karar ;

KABARDEY-BALKAR SSC YÜKSEK SOVYETİ
KARARI

RUS-KAFKAS SAVAŞLARI ESNASINDA YAPILAN
ADIGE(ÇERKES)SOYKIRIMININ KINANMASI

Yüzyıllık (1760-1864) Rus-Kafkas savaşları adıge(çerkes)lere çağımız tarihinde benzeri olmayan sayısız felaket ve acı getirmiştir. Adıge etnosunun büyük kısmı, bu bağlamda kabartayın nüfusunun yüzde 90’ı fiziki olarak yok edilmiş, 500 bin adıge’den fazlası Çarlık yönetimi tarafından Osmanlı İmparatorluğuna sürülmüştür.
Rus-Kafkas savaşlarının siyasi ve hukuki değerlendirmesi babından Kabardey-Balkar Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti Yüksek Sovyeti;
1. Rus-Kafkas savaşı yıllarında adıge(çerkes)lerin kitlesel imhası ve zorla tarihi vatanlarından Osmanlı imparatorluğuna sürülmeleri insanlığa karşı işlenmiş ciddi bir suç ve soykırımıdır.
 2. Rus-Kafkas savaşları esnasında adıge(çerkes) soykırımın yapıldığı ve yurtdışındaki soydaşlarına çifte vatandaşlık hakkının verilmesinin, Rusya Federasyonu Yüksek Sovyeti tarafından görüşülmesini, teklif eder.
3. Kabardey-Balkar SSC Yüksek Sovyeti daimi temsilcisi ve Kabardey-Balkar SSC Bakanlar Kurulu’nun yurtdışındaki adıge(çerkes)lerin geri dönüşleri ve rehabilitasyonları hakkında programlar hazırlamaları ve faaaliyette bulunmalarının sağlanmasına,
4. Rusya Federasyonu yüksek Sovyeti aracılığıyla Uluslarası Organizasyonlarca yurt dışındaki adıge(çerkes)lere ‘sürgün ulus’ statüsü verilmesine çalışılmasına,
5. 21 Mayıs gününün Rus-Kafkas savaşı kurbanları - Adıge (Çerkes) anma günü ilan edilerek iş günü olmamasına,
karar vemiştir.
7 Şubat 1992
№ 977-ХII-В

(14) Türkiye cumhuriyetindeki İş ve İşci bulma kurumunun adıgeydeki muadili için Bknz. http://zanad.ru/home.aspx
(15) Adıgey Cumhuriyetinde en çok aranan işçiler http://zanad.ru/home/seekrab/profreiting.aspx
(16) Adıgey Cumhuriyeti İstihadam Servis Merkezi ( İş-İşçi bulma kurumu) tarafından verilen iş ilanları (işçi talebine göre yenilenir) http://zanad.ru/home/seekrab/vac.aspx



Açumıj Hilmi