Blogda Ara

1 Kasım 2011

Seninle Ben, Çerkeslerin En Büyük Problemiyiz!


Türkiye’de yaşayan Çerkeslerin sayısı dünya üzerindeki pek çok ülkeden daha kalabalık. 

Türkiyede en az bir kaç milyon Çerkes var. Dünya üzerinde nüfusu bir kaç milyon olmayan da çok ülke var. Bu ülkelerin devlet başkanları, yazarları, çizerleri, işçileri, köylüleri var. Yaşıyorlar, canlılar. 

Türkiye’deki Çerkeslerin sorunları sayılarının az olması değil. Çünkü az değiller. Çerkeslerin ekonomik sorunları da yok.

Çünkü Türkiyedeki Çerkeslerin mal varlıklarının toplamı kendi nüfusları kadar olan pek çok ülkeden daha fazla bile olabilir. 

Türkiyedeki Çerkeslerin içerisinde üniversite mezunlarıda azımsanmayacak kadar çoklar, vs. vs. 



*** 


Türkiye’deki Çerkeslerin en büyük sorunu benim Çerkesler hakkında yazı yazabiliyor olmam.

Ben Türkiyedeki Çerkes toplumu için yayın yapan yapılar içerisinde en çok takip edileninde yazabiliyorsam bu bir sorundur. 

Çünkü; 

Bir kaç üniversite bitirmiş, bir kaç dalda doktora yapmış birisi değilim. Fakat böyle insanlarımızda var. Ekonomi konusunda başarılar göstermiş, siyasi örgütlenmeler içerisinde yer almış, parti yöneticiliği milletvekilliği vs. yapmış birisi de değilim. 

Zengin değilim, fakir de değilim. 

Hiç bir keşifte yapmış değilim, bir satır müzik bestelemiş birisi de değilim. Ordular yönetmiş üst düzey bir asker de değilim. Uluslarası anlaşmalar imzalamış bir diplomat ta hiç değilim. Çok iyi resim de çizemem. Çerkesce, Türkçe veya başka bir dilde yazdığım şiirler ödül de almış değil. 

Bir fabrikanın en iyi çalışan teknik elamanı da değilim. Doktor değilim, ayakkabı yapmasını da bilmem. Bir tencere şıpsı da kaynatmış değilim. 

Ben sadece elimden geleni bu ulus için esirgememeye çalışan birisiyim. Üzerime düşen vazifeyi elimden geldiği kadar yapmaya çalışan birisiyim. Bu millet için asker değilken elime silah alıp dağa çıkabilirim, kimliksiz pasaportsuz yakalanıp sorgulanabilirim, hapise de girebilirim, dayak ta yiyebilirim, bu millet için konuşabildiğim kadar gerekiyorsa susadabilirim. 

Ama bu bana mı düşer...

Albaylarımız, onbaşılarımız, dünyaca ünlü diplomatlarımız, şarkıcılarımız varken, sen varken bu bana mı düşer. 

Bu milletin öyle zamanlarda, öyle yerlerde öyle insanlara ihtiyacı var ki...

Kendi çorabımdaki söküğü dikemezken, yaralı arkadaşımın yarasını dikmek istediğim zamanlarımda oldu. Hele hele battaniyeden diktiğim yelekleri karda-kışta giyen arkadaşlarım için üzülmelimiyim bilmiyorum. 

Ben bu bağlamda çerkeslerin sorunu için güzel bir örneğim.

Çünkü benden daha iyi bu işleri yapabilecek pek çok Çerkes varken, 'sen varken' benim bunları yapmam Çerkeslerin bu konuda sorunu olduğunu gösterir. 

Bu sefer, çokca ben dedim. Kusuruma bakmayın. Bir de sizden, senden bahsedelim. 

*** 

Bu milletin neye ihtiyacı olduğunu en iyi sen biliyorsun! Nerede ne yapılması gerektiğini de sen biliyorsun! Bunun için gerekecek para da güçte, akılda sende var! 

Bu millet için yapacağın herşey faydalı olacak. Bu millet için taş üstüne taş koysan faydası olacak. Ve o taşın üstüne en iyi taşı da koyacak olan sensin. 

Yapılacak, yapılması gerekir diye aklına gelen her şey senin eline bakıyor. 

En iyi diplomat, yazar, çizer, doktor, mühendis, çiftçi, ayakkabıcı, berber sensin. Bu millet için başkaları değil, sensin lazım olan. 

Bu milletin sorunu da çözümü de senin ellerine bakıyor. Bu millet milyonlarca senden oluşuyor. 

Sen elini kıpırdatmadıkça hiç kimse kıpırdamayacak.

Birilerini beklemek seni haklı kılmaz. Bu bana düşmez diyebileceğin hiç bir sorunumuz yok. Tüm sorunlarımızın çözümü sensin! 

Bu millet için yerinden bile kıpırdamayan profesörlerden daha yetkinsin.

Eğer, elini cebine, bu millet için atabiliyorsan, bunu yapmayan dünyanın her yerinde işyerleri olan dev sermayelere sahip pek çok Çerkes zengininden daha zenginsin. 

*** 

Benden, ondan, bundan bunları gerçekleştirmelerini bekliyorsan, ve bu ulus için hiç kıpırdamıyorsan bil ki, bu milletin, en büyük sorunu sensin. 

Sen kıpırdamadıkça, benim, onun, şunun, bunun yaptıklarına, yaptıklarımıza melul-melul baktıkça en büyük sorun sensin. 

Ve sen, bir tek değilsin.

Senin canın ne kadar tatlıysa diğer tüm Çerkeslerin canıda o kadar tatlı.

Senin paran ne kadar kıymetliyse diğer Çerkeslerin paraları en az o kadar kıymetli, tatlı. 

Çerkesya ne kadar seninse o kadarda diğer Çerkeslerin.

Çerkesya’yı kurmak için diğerleri ne yapmalıysa aynısını yapmak senin de benim de boynumuzun borcu. 

Çerkesya için Çerkesler için yapabilecek olup yapmadığın her şeyden sadece sen sorumlusun.

Bunu sen yapmadan birisinin yapmasını bekliyorsan çok yanılıyorsun. Çünkü, dedik ya; onların da canları, paraları, vakitleri, çocukları, malları-mülkleri en az seninkiler kadar kıymetliler. 

Bildiğin gerekli gördüğün her şey seni bekliyor. 

Yapabilecekken yapmadığın her şeyden sen sorumlusun, ve bu şekilde bu millet için benim gibi sen de bir sorun olmaya devam ediyorsun. 


Açumıj Hilmi