Aya ibadet yeri
Onuncu höyüğün güney eteğinde özen
gösterilerek dere çakıltaşları ile yapılmış iki tane hilal ortaya çıkardık. Bu
hilaller çetre girişindeler. Onar metre uzunluğunda yanyanaydılar.
Çıkarttığımız 29 at kalıntısı ile
çakıltaşlarından yapılmış iki hilal Mıvut’e’lerin Ay veya Ay Tanrısına çetre
şeklinde ibadet yerleri yapıyor olabileceklerini düşünmemize sebep oluyorlar.
Eski Adıge dininde, mecusilikte güneşi yaşam ve dünya ile alakalı görüyor, ay’ı
ise ölüm ve ahret ile ilişkilendiriyorlardı.
Ulusumuzn antik kültüründe güneşin büyük
bir yeri vardı. Tarihi destan ve öykülerde onunla ilgili çok nüveye
rastlıyoruz. Bu antik dinlerine göre ibadet yerleri düzenliyorlardı. Ayın
şekline, görünüşüne bakarak olacakları, geleceği tahmin ediyorlardı. Yüksek
sesle Maze – ay, Mezağo – ay aydınlığı denilmezdi. Benim hatırladığım kadarıyla
ninemin bir defa dahi ‘maze –ay’ dediğini duymadım. Ondan bahsedeceği zaman
‘ХъаныкIэр къихьагъ- yeni han geldi, yeni ay girdi’ ‘хъаныкIэм изы хъугъэ, yeni ay tamam oldu,
ayın ondördü oldu’ derdi. Ay’ı parmakle
el ucuyla göstermek olmaz derlerdi. Eğer parmakla ayı gösterdiysen o parmağı
iyice ağrıtana kadar ısırmalıydın.
Çeşitli ritüeller arasında mesela Ceviz
ağacını ay aydınlığı olmadan dikmezlerdi. Ceviz ağacının altında uyuyanın orada
öleceğine inanırlardı.
Şifalı su kaynakları
Adıgeyde çok sayıda sıcak ve şifalı su
kaynağı var. Böyle içerisinde pek öok mineralin bulunduğu su kaynaklarında
şifahaneler dinlerce yerleri yapılıyor.
Nart destanlarına göre Savsırıko canlı
canlı yer altına gömülmüş olarak yeraltında yaşıyor. Gün ışığını göremiyor
olması sebebiyle gözyaşları akıyor. Söylencelere göre Adıge topraklarında bu
gözyaşları insanlara şifa olmaka üzere yer yüzüne çıkıyor.
Mıyekuapenin güneyinde ‘şifalı su kaynağı’
var. Eskiden burada gerçekleştiğini sçyledikleri ilginç bir olay var.
Şhaguaşe nehri kırında bir nine ve dede
yaşıyordu. Dedenin bir keçi sürüsü vardı ve bunları otlağa salıyordu. Bir gün
sürdeki yaşlı teke bir pınardan su içer ve gençleşip keçi yavrusuna dönüşür.
Dede’de bu sudan içer ve genç yakışıklı bir hal alır. Akşam geri geldiğinde
eşine ‘ Bu gün çok acıktım, bana sofra kur’ der. Nine kocasını tanımadığından
homurdanır. Dede olanları nineye anlatınca, o da bu sudan içmek ister. Dede
sabahleyin keçileri yeniden otlağa salacağı zaman nineyei de yanında götürür.
Nine dedeyi yanına yaklaştırmadan su kaynağına kendisi iner. Ninenin uzun zaman
gelmemesi üzerine dede su kaynağına indiğinde ninenin elbiseleri içinde ufacık
bir bebeğin ağlayarak ayttığını görür. Bebekleşmiş eşini de alıp evlerine geri
döner.
Arkeolog, Rusya Gazeteciler Birliği üyesi
TEVU Aslan
Çeviri; AÇUMIJ Hilmi
Adıghe Makh 18-12-2012