Bu yaz tatilde
Türkiyeye gitmek istiyordum ama
Türkiyede olanları duyunca acayip
tırstım, can güvenliğimden çekindim, Türkiyeye tatile gitmekten vaz geçtim.
Türkiyede Polisle
çatışmalar oluyormuş.
Polisler insanlara
biber gazı dolu silahlarla, hatta ateşli silahlarla yakından ateş edip
öldürüyorlarmış. Palalı insanlar diğerlerini İstanbulun göbeğinde kesiyormuş.
Çerkesler
kürtleri öldürmeleri için zorla askere alınıyormuş. Çerkesleri Türkler askere
zorla alıp Kürtlerle savaştırıyorlarmış, hatta yakında Esat güçleri ile de
savaştırmayı planlıyorlarmış.
Bununla da
kalınsa iyi daha düne kadar Çerkesce konuştukları için Türkiyedeki Çerkeslerin
derilerini yüzüyorlarmış.
Yalanım yok, buraya
vatana Türkiyeden gelip sığınma niyetinde olan Çerkesler öyle söylüyorlar.
Türkiyedeki bu kaostan zulüm ortamından kaçıp buraya gelmiş sığınma niyeti olan birisi ile kayınpederim
karşılaşmış. Kayınpederlere bayram ziyaretine gittiğimde Türkiyeli sığınma niyetlisinden
edindiği bilgileri bana aktardı.
Sığınma niyetlisi;
«АдыгабзэкIэ тыкъэмгущыIэным пае тишъо тырахыщтыгъ» ‘Çerkesce konuşturmamak
için derimizi yüzüyorlardı’ demiş.
Daha başka
şeylerde anlatmış, Türkiye çok tehlikeli bir hal almış, şeriatçiler yönetimi ele almışlar, yavaş yavaş kimseye
söz hakkı vermiyorlarmış. O kadar ileri gitmişlerki Çerkesleri
sıkıştırıyorlarmış, siz akraba evliliği yapmıyorsunuz dinsizmisiniz
diyorlarmış.
Bir sürü
Çerkes’de Suriyede gönüllü olarak Esada karşı savaşmak için gitmiş. Esada karşı
savaşan çok Çerkes varmış.
O kadar ileriye
gitmeye başlamışlar ki devlet memuru olan, thamate olan bütün Çerkeslerin önünü
kesmişler, işlerinden çıkartıyorlarmış. Bunlarla da sınırlı kalmıyorlarmış, artık
nerede ise Çerkes çocukları ile evlenen Çerkes kızları kalmamış, Türkler Çerkes
kızlarının iyi olduğunu bildiklerinden kendilerine alıyorlarmış.
Kısaca durum çok
kötüymüş, O Türkiyeli, sığınma niyetinde
olan ama sığınırsa büyük bir ihtimalle Türkiyede geride bırakacağı akrabalarına
Türklerin çok kötü şeyler yapacağı için sığınamayan Çerkes büyüğü bütün bunları açık açık
kayınpederime aktarmış.
Türkler sadece
bununla da yetinmiyorlarmış, bazılarını kandırıp Çeçenistana falan götürüp
savaştırıyorlamış. Yeniden Osmanlı devletini kuracaklarmış. O devletin
sınırları bizim buralara kadar uzanacakmış. Buralara hep ajanlarını
gönderiyorlarmış, bu yüzden Türkiyeden gönderilen bu adamların söylediklerine
çok inanmamalıymışız. Bu ajanlar
Türkiye’nin durumunu Adıgeyde iyi göstermek için bütün bu olanları esasında
olduğu gibi aktarmıyorlarmış.
Şeriatçiler o
kadar azıtmışlar ki namaz kılmayanları mimliyorlarmış. Sığınma niyeti olup
akrabalarının başına bir şey gelmesinden korktuğu için sığınamayan bu Çerkes büyüğü
bir daha Adıgey’e gelemezse, bayram tatilinde gavur memleketine, Rusyaya
geldiğini tespit edip mimlemişler demekmiş...
İşte böyle; Allah
bilir daha kayınpederime ulaştırılmayan onun bilmediği ne kadar korkunç şey
oluyordur.
Zaten
televizyonlar da gösterdiler. Son bir aydır hafta da bir iki defa Büyük
İstanbul Halk Ayaklanması gösteriliyor. İnsanlar polislere saldırıyor,
sokaklarda ateşler yakılmış, Kısaca buradan durum çok felaketmiş gibi gözüküyor.
Benim Adıgey’e
taşındığım oldukça uzun bir süre oldu. Türkiye hatırladığımdan çok daha farklı
olmuş. Buraya gelen bütün sığınma niyetli (ama niyeyse bir türlü sığınmayanlar)
ve bu zulümden hakikatten kaçıp gelenler özellikle yerli Adıgelere bunları
anlatıyorlar.
Türkiyeden gelen
diğer insanlara anlatmıyorlar. Çünkü hiç belli olmaz yeni Osmanlı İmparatorluğunu
kuracak o muazzam yapının buraya gönderdiği casuslarda olabililer.
En çok ta
Türkiye’den başka ülkeye Suriyeye savaşmaya gönderilen, giden Çerkeslere
üzüldüm.
***
İşte bu yüzden bu
yaz Türkiyeye gitmekten çok çekindim.
Biraz da
kendimden çekindim, şimdiye kadar yazdıklarımı takip ediyorsanız, konuyu bir
şekilde döndürüp dolaştırıp Çerkeslerin Türkiyede temsil edilmiyor olmalarına,
Türkiyede Çerkeslerin kuracağı, Ben Çerkesim diyen insanların vereceği oylarla
seçilecek, içinde çerkeslere ait her
türlü siyasi görüşü barındıracak bir Çerkes meclisi oluşturulmasının
gerekliliğine değiniyorum.
Yeni
Osmanlıcılar, Türk derin devleti, MİT,
Türk ordusu, Kürt savaşçılar,
Şeriatçiler, Türk ırkçıları daha aklıma gelmeyen pek çok kısmıyla,
kesimiyle Türkiye bu söylediklerimi kabul edebilir mi?
Zaten çok
şüpheleniyorum. Bizim evin karşısında bir manav açıldı, üç beş karpuzla üç beş
kavun satıyorlar.
Bununla sanki
geçinilebilir gibi. Dikkat ediyorum gece yarılarına kadar açıklar. Siyah kısa
boylu bodur tipler, Böğürleride sakalları ile karışmış derece de kıl
içerisinde, enseleri de kat kat, saç traşları da asker traşı gibi. Aynen o
bildiğiniz tipler.
Niye bizim evin
karşısında böyle bir yer açtılar bilmiyorum. Manavdan öncede bu esmer tiplere
raslıyordum. Rusya da biz Çerkeslere’de esmer diyorlar ama bunlar daha bir
esmerler. Kesin o esmer bodur tipler...
Biraz tırsmadım
desem yalan. Galiba beni takip ediyorlar...
O derin güçler
Türkiye’deki Çerkesleri kışkırttığımı düşünüyor olmalılar. Ne olacak ki. Koca
Türkiye devleti istese peşime böyle üç beş ajan takamaz mı. Takar tabii..
Kısaca acaip
tırstım. Eee kolay mı, Çerkesler için bu
kadar çok şey yapınca, böyle şeyler insanın başına gelebilir.
Hele hele
rahmetli Medet Ünlü’yü de vuran o şahsı Türk devleti’nin bir şekilde saldığını
bilince, Allah bilir altında ne vardır. Rusya ile Türkiye arasında ne gibi
derin anlaşmalar vardır.
Bu, benim
etrafımda dolaşan o esmer bodur tipleri, Rusya’nın da bildiğine eminim.
Ne yapacağımı
bilemiyorum. Ama hepiniz bilin ki, milletime canım feda. Biz bu yola çıkarken
bunların hepsini göze almıştık.
Göze aldıysan, O
zaman, Türkiyeye gelip Türkiyedeki Çerkeslerin kendilerini temsil eden
meclislerini kurmaları mücadelesine neden katılmıyorsun da diyebilirsin. Biz, o
kadar da saf değiliz. Türkiye’ye gelip o derin yapıların bizi direk saf dışı
bırakmasına müsaade edecek kadar da aklımız başımızdan gitmiş değil.
Ama, şunu da
söyleyeyim, Türkiyeye yaz tatilinde ‘turist olarak’ gelmekten tırstım.
***
Şaka, şaka
arkadaşlar...
Böyle hoş,
okunabilir, Aaa, aaaa, yapma ya dedirttirecek bir yazı kaleme alayım dedim
yoksa, Türkiyenin durumunu az buçuk biliyorum.
Türkiyede bir
sürü eylem yapılmasına rağmen bir içsavaş olmadığını da biliyorum.
Nasıl Nalçikte
bir sürü eylem yapıldığını, birlerinin birilerini öldürdüğünü biliyorsam ve
bunun bir içsavaş olmadığını da biliyorsam aynısı Türkiye için de geçerli.
Nasıl Türkiye’de derin bir yapının var olduğu kesinse aynısının Rusya’da da
olduğuna eminim. Bu tip şeylere aynı
şekilde sıcak bakmıyorum.
Veya nasıl Türkiye’de
bir içsavaşın çıkma olasılığı varsa, aynısının Rusya’da da olduğunu biliyorum.
Türkiye nasıl
bıçak sırtındaysa aynısı ile Rusya’nında bıçak sırtında olduğu noktalarının var
olduğunu da biliyorum.
Önemli olanın
ise, bunları sağlıklı değerlendirmenin yanısıra kendi durumumuzu ve
yaptıklarımızı da sağlıklı değerlendirmek olduğunu düşünüyorum.
Eğer kendi
yaptıklarımızı, kendi durumumuzu sağlıklı değerlendirmiyorsak, diğerlerini daha
büyük olguları sağlıklı değerlendirmemizin mümkün olamayacağını, değerlendirme
diye sunduğumuz şeylerin bu yüzden yukarıda kaleme aldığım şeyler gibi bir yönü
ile doğrudan pay taşırken diğer yönü ile çok komik bir hal alabileceğini bilmemiz
de gerekir.
AÇUMIJ Hilmi
NOT; Türkiyeye bu
yaz tatile gelmeme sebebimi de yazayımda (aslında okuyucuları ilgilendirmese
de) bir yanlış anlaşılmaya yol açmayayım. Bu yıl çeşitli sebeplerden dolayı
yaptığım şahsi- ailevi harcamalarım sebebiyle aile bütçem yurtdışına çıkıp
tatil yapmama müsaade etmiyor. İşte bu yüzden Türkiye’ye tatile gitmiyorum.